Özlem Akarsu Çelik

Özlem Akarsu Çelik

ozlemakarsucelik@gmail.com

Tüm Yazıları

Hükümeti yıkmaya teşebbüsle suçlanan Çarşı grubunun önde gelen isimlerinden Cem Yakışkan: “Ben bedelli yaptığım askerlikte bile silah kullanmadım, ne silahlı örgütü! Biz hep darbelere karşı olduk”

ürkiye olarak absürtlükteki dünya birinciliğimiz, bir taraftar grubunu “darbeye teşebbüs”le suçlayarak tescillendi. Dünyada benzeri yok bunun! Olmaz da! Gezi sürecinde gözaltına alınan Çarşı grubu üyelerine yönelik soruşturmada hazırlanan ve kabul edilen iddianamede savcı, aralarında Çarşı’nın liderlerinin de bulunduğu
35 kişiyi “Hükümeti yıkmaya teşebbüs”le suçladı, haklarında müebbet hapis istedi. Sanıklar
silahlı örgüt kurup Türkiye’de Arap Baharı imajı oluşturarak hükümeti devirmeye çalışmakla suçlandı.

“Beyazı bulana kadar siyaaahhh!”
Darbecilikle suçlanan, Çarşı’nın önde gelen isimlerinden Cem Yakışkan’ı aradım. “Açıklamamızı yaptık, avukatlarımızla konuşursanız daha doğru olur” dese de ısrar ettim: “Sizin için silahlı örgüt kurdular iddiasına bir cevap verin bari”... Çarşı’nın hazırcevaplığı malum. Yakışkan da yapıştırdı cevabı: “Ben bedelli yaptığım askerlikte bile silah kullanmadım, ne silahlı örgütü!”
Darbeci misiniz? “Biz hep darbelere karşı olduk, sadece demokrasiyi savunduk. Darbeciler Tayyip Erdoğan’ı devirmek istese, onların da karşısına dikiliriz, Erdoğan’ın yanında yer alırız.”
Peki iddialar bu sezon tribünlere yansır mı? “Bizim için Beşiktaş her şeyden önemlidir. Bizi yargılayabilirler, cezaevine koyabilirler. Beşiktaş’ın zarar görmemesi, tüm bunlardan önemlidir.”
Telefonu kapatmadan önce Yakışkan’a bir dostumun yorumunu iletiyorum. “Türkiye koskoca Beşiktaş bayrağı gibi. Siyah-beyaz... Bir yanda insanlığın yüz karaları, öte yanda yüz akları...” Cem Yakışkan gülümsüyor: “Ömrümüz beyazı aramakla geçecek. Ve beyazı bulana kadar siyaaahhh!” Ve avukat Derviş Yıldız...
Ben tam telefonun ucundaki sesi, tribünde takımı için tezahürat yapan ateşli bir taraftar olarak canlandırırken, anlatmaya başladı Yıldız: “Ben tribünde doğdum büyüdüm. İddianamede suçlanan ağabeylerimle, arkadaşlarımla yıllardır iç içeyim. İlk kez aramızdan biri hukukçu oldu, o da benim.”
Cem Yakışkan’la konuştuğumu söyleyince, “Müvekkilim, bırakın silahı falan, sabıkasız bir adam!” dedi. “Suçlananlar arasında eski özel harekatçı bir polisin oğlu da var. Evinde babasından kalma hatıra
paslı mermileri bulup onları bile yazmışlar iddianameye. Çarşı’da her siyasi görüşten insan vardır. Biz hep tatlı tatlı didişiriz. Nasıl darbe yapacakmış bu kadar farklı insan? Çarşı’nın para karşılığı bu işlere kalkıştığı iddiasına herkes güler. Cebimizden para verip Van’a depremzedelere desteğe gittik,
donduk yahu! Son 11-12 yılda yaptığımız işlere baksınlar, sosyal sorumluluk projelerimize. Çarşı bunların hiçbirini para için yapmadı, yapmaz da!

“Polis içimizdeyken nasıl terör örgütü oluruz?”
Bu iddiayı ortaya atan, hakkındaki iddialar nedeniyle defalarca soruşturulmuş, Başbakanlık’a şikayet edilmiş, yargılanmış, sürülmüş kirli bir polis. Bize kini var çünkü Çarşı kendisini ona istismar ettirmedi. Telefonda böyle bir iddia ortaya atıyor. Birileri bu iddiayı dillendiriyor ve iftira iddianameye giriyor. Hepsi bu!
Kendisine Beşiktaşlı diyen tüm kardeşlerimiz kıymetlidir. Ancak kendisine Çarşılıyım diyen herkesin yaptıklarının bedelini bizler ödüyoruz. Çarşı çok büyük bir dalgalanma, deniz! Ama buna emek verenler bellidir ve polis bizi çok iyi tanır. Polis hep içimizdeyken nasıl terör örgütü olmuşuz? Gelin burayı sakinleştirin diye oraya Çarşı’yı çağıran da polis! Bütün bunlar ortada!”

Haberin Devamı

İnsan olmaya çağrı
Onu Radikal İki, Taraf, Birgün gibi gazetelere yazdığı analizlerinden tanıyorsunuz. Sendikacılıktan yerel yönetimlere, Alevi meselesinden CHP’ye ve sosyal demokrasiye kadar pek çok konuda yüzlerce önemli makaleye, çok sayıda kitaba imza atmış biri Yüksel Işık. 2001-2004 yılları arasında Çankaya Belediyesi başkan yardımcılığı görevinde bulunmuştu. Belediyeden ayrıldıktan sonra da yazmayı sürdürdü. Işık bu ay, kişisel gelişim alanında art arda yayınlanan dört kitabı; “Motivasyon Mucizesi”, “Lider Benim”, “Algıyı Yönetmek” ve “İletişim Hayat Kurtarır” ile adından söz ettirdi. Kitaplarının çağrısını şöyle özetliyor: “Gerektiğinde çirkin ördek yavrusu olmayı göze alabilecek kadar cesur olmak ve dünyanın öbür ucunda dahi bir yaprak titrese bulunduğunuz yerde ürperebilmek. Yani insan olmak!”

Haberin Devamı

Pes etmeyen kürekçiler

Haberin Devamı

Acil Çıkış Yapımevi’nin internete yüklediği videoyla öğrendim Hereke Kürek Kulübü’nün çarpıcı hikayesini (vimeo.com/100924521 adresinden izleyebilirsiniz) Proje koordinatörü Funda Uluköse ile yönetmenler Hasan Uslu ve Dilek Alan olağanüstü bir iş çıkarmışlar. Her bölümde farklı bir spor dalının özel bir hikayeyle anlatıldığı belgesel serisi “Pes Etmek Yok”un ilk bölümünün kahramanları Herekeli kürekçiler.
Cumhuriyetin ilk fabrikalarından Hereke Sümerbank’ın çatısı altında kurulmuş, 1925’ten bu yana milli takıma kürekçi gönderen kulübü farklı kılansa sporcuların aynı zamanda Sümerbank işçileri olması. Dededen toruna nesillerdir kürek çeken sporculara vaktiyle tanınan iş, maaş, lojman gibi imkânlar kulübü cazip kılmış. Şimdi Nuh Çimento’nun desteğiyle ama hâlâ kısıtlı imkanlarla sporcu yetiştiriyor. Pazartesi yarışa girmek için cumartesi Hereke’den kürek çekerek İstanbul’a giden kürekçi dedelerle onların adını sürdüren torunların hikayesini izlemek için sabırsızlanıyoruz.