Özgür Kaynar

Özgür Kaynar

ozgur.kaynar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Moda, Hugo Boss ve İzmir



BÖLGE Temsilcimiz Bülent Zarif, “Modanın kalbine gitmeye hazır mısın?” diye sorunca. Aslında anlamıştım renklerin ısıttığı bir dünyanın beni beklediğini...
İtiraf etmem gerekir ki. Doğrusu böylesini tahmin etmiyordum...
Geçen hafta Alman moda devi Hugo Boss’un Stuttgart Metzingen’deki merkezinin kapıları açıldı benim de aralarında olduğum Türk gazetecilere...
Hiç üretim yapılmamasına rağmen onlarca dönüm üzerine kurulmuş, yeşillikler içinde dev bir kampus.
Tam 2 bin 500 kişi çalışıyor. 500’ü ise üzerlerine titrenen tasarımcılar... Sadece önümüzdeki yılın değil, şimdiden 3-5 sene sonrasının modasını işte onlar belirliyor...
Kimi Hint asıllı, kimi Honduras... Hepsi, modanın okulu olarak görülen Londra’dan sonra Hugo Boss’un tasarım fabrikasında kendisini bulmuş.
Her köşesinde hayal kurulan, renklerle ve kumaşlarla oldukça şık bir oyun oynanan bir yerdi.
Dünya sosyetesini büyüleyen koleksiyonlarla ve 2015’te bizleri nelerin beklediğini bugünden görmenin şaşkınlığıyla rüya gibi, benzersiz bir yolculuktu...
Böyle bir dünya devinin pek kimseye açılmayan tasarım üssünde dolaşırken, İzmirli olmanın ayrıcalığını yaşadım. Çünkü modanın kalbine İzmir öyle bir girmiş ki, adeta aşka dönüşmüş.
Hugo Boss’un İzmir Ege Serbest Bölge’deki tesisi gözbebeği. Rakamlar da zaten bunu gösteriyor. Dünya genelindeki takım elbise üretiminin yüzde 40’ı, gömleklerin yüzde 45’i, kadın kıyafetlerinin de yüzde 65’inin İzmir’de yapılıyor olması, İzmir’den gelenlere o insanı kışkırtan moda merkezinde ayrı bir yer sunuyor.
CEO Claus-Dietrich Lahrs’la konuşurken bile bunu hissediyorsunuz. Daha önce Cartier ve Loreal gibi dünya devlerinin kaptan köşkünde bulunan Lahrs, İzmir’e ve İzmirli ekibine övgü yağdırıyor.
Sürekli seyahat edip neredeyse her kıtadaki fabrikalarını gezen Alman CEO, İzmir’de kendini daha mutlu hissettiğini, Ege’nin bu güzel köşesinde yakaladıkları başarıyla gurur duyduklarını dile getiriyor her fırsatta. “Toplam 9 bin çalışanımızdan 2 bin 500’ü merkezimizde. Geriye kalan 6 bin 500’ünün de 3 bin 500’ü İzmir’de” diyor.
Yıllık cirosu 1.6 milyar Euro olan bir devin, dünya sosyetesine sattığı kıyafetlerin etiketinde “Made in Turkey” yazması...
Çin rüzgarının tufana dönüştüğü, bizim tekstilcilerin ve konfeksiyoncuların bile ülkelerine sırtlarını dönüp Uzakdoğu’ya koşa koşa gittiği bir dönemde bence çok şey anlatıyor!..



Başarının arkasında o var
“Moda devinin İzmir aşkında” en büyük pay hiç şüphesiz Türkiye CEO’su Dr. Sezai Kaya’nın...
1998’de İzmir fabrikasını kurarken 750 kişiyle yola çıkmış. Geçen 12 yılda çalışan sayısını 3 bin 500’e yükseltmiş. Bugün tedarikçilerin de Türk olması için mücadele eden, modada Türkiye’nin ve Türkler’in de bulunması için öncülük eden bir isim o...
Hugo Boss’un merkezinde ekibiyle birlikte dik yürüyen, özel bir sevgi ve saygı gören Sezai Kaya, daha yapacakları çok şey olduğunu söylüyor.
“İzmir ekibi olarak bilgimiz ve işgücü kalitemizle üretimde böyle bir yer alarak Çin’in önüne geçtik. Aslında İzmir, Hugo Boss nezdinde Çin’e karşı büyük bir savaş verip kazandı” diyor.
Bu başarıya nasıl ulaşıldığını, Hugo Boss’un İzmirli çalışanlarından önceden de biliyordum. Sezai Kaya’yla konuşunca daha iyi anladım. Dünya markası Hugo Boss’ta İzmir’in öne çıkmasının arkasında insana verilen değer var.
Sezai Kaya’nın yönetim anlayışının tam merkezinde sadece ama sadece insan bulunuyor. Çalışanlarına her türlü imkanı sunan Kaya’nın, 200 bin Euro harcayarak kurduğu, güzellik merkezinden spor salonuna her türlü etkinliği yapmaya imkan tanıyan sosyal merkezi anlatırken gözlerinin içi gülüyor.
“Şarap kulübümüzle keyifli bir hafta sonu geçireceğiz. Sonra balıkçılık kulübündeki arkadaşlarla birlikte olacağız” derken büyük heyecan duyuyor.
İş arkadaşları için 20’nin üzerinde sosyal kulüp kuran, onlara hak ettikleri değeri veren, karşılığını da başarı ve sevgi-saygı olarak alan Sezai Kaya’dan da öğrenilecek çok şey olduğunu düşünüyorum.
Modanın kalbini fethetmek öyle hiç de kolay değil.
Gittim, gördüm, alkışlıyorum...