Yunanistan’da seçim tarihi henüz belli olmadı.
30 Nisan ile 7-14-21 Mayıs tarihleri üzerinde duruluyor ve en öne çıkan tarih 14 Mayıs’tı.
Atina’da çarşamba gününden beri başka hesaplar yapılmaya başlandı.
Yunanistan, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2. tura kalırsa, Erdoğan’ın milliyetçi oyları almak için Atina ile gerilimi artırabileceği ve bu sırada da hükümeti oluşmamış bir Yunanistan’ın sorun yaşayabileceği senaryosu konuşuluyor.
Yunanlılar iki büyük hata yapıyorlar.
Birincisi, “Cehennem Haftası” senaryosu adı altında seçimlerin 2. turunun 21 Mayıs’ta yapılacağını yazmışlar.
Oysa Cumhurbaşkanlığı seçimi 2. tura kalırsa sandık 28 Mayıs’ta kurulacak.
İkincisi, Erdoğan’ın milliyetçi oyları alması için Yunanistan ile gerilime ihtiyacı yok.
Altılı Masa bileşeni ve Cumhurbaşkanı aday adayı Ali Babacan’ın ulusal savunma sanayiinin en önemli şirketlerinden Baykar’a karşı açtığı savaş, Anayasa’daki Türklük kavramıyla yaşadığı sorunlar ve Kürtçe eğitim vaadi, Türkiye’deki seçmen için yeterince aydınlatıcı oldu zaten.
Yunanistan siyasetinin bu paranoyasına gülmek mümkündü ama bizim daha acıklı bir durumumuz var.
Yunanistan’ın takımada devletiymiş gibi davranıp Ege ve Akdeniz’i gasbetme çabasına, adaları uluslararası hukuka aykırı olarak silahlandırmasına ve aidiyeti belli olmayan adaları işgal ederek yayılmacı politikalar izlemesine Millet İttifakı’ndan kimse tek cümle etmedi.
Gönül isterdi ki Millet İttifakı’nın tamamı, hadi o olmadı, en azından bir bileşeni, “Biz Erdoğan’ın tüm yaptıklarının aksini yapacağız ama sadece Mavi Vatan ile Türkiye’nin egemenlik haklarını korumaya devam edeceğiz” diyebilseydi.
Maalesef diyemediler.
Aidat krizinde eylemden önceki durak
Geçen ocakta Milliyet yazmıştı, Sarıyer’in bazı köylerinde ve Ortaköy gibi yerlerde aidatı 8 bin lira olan siteler var diye.
Eskiden kiralık ve satılık emlak ilanlarında sitelerin aidatları da yazılırdı şimdi sadece aidatı ucuz olanlar rakam veriyorlar.
Her akşam bir haber bülteninde aidat nedeniyle eylem yapan insanların haberlerini izliyoruz.
Kırıp dökme olmadıktan sonra insanların protesto haklarını kullanmaya başlamaları demokrasi adına güzel bir manzara.
Ancak ortada bir sorun var.
300-400 daireli sitelerde genel kurullar en fazla 30 kişiyle yapılıyor, bir katılımcı elinde 70 dairenin vekâletiyle gelip 71 kişi adına oy kullanıyor.
Tek tatil günümü site genel kurulu için harcayamam deyip de sonra aidatlara itiraz etmek garip bir durum.
Oy kullanma, tercihini söyleme, sonra çıkan sonuca itiraz et.
Demokrasi, haklar kadar, sorumluluklar da yükler insana. Sorumluluğunu yerine getirmeyince, hak aramak için eylem yapmak, kulağını ayak parmaklarınla tutmaya çalışmak gibi oluyor.
Yeni ihracat alanı milli jet motorları
Türkiye’de savunma sanayiinde atılan dev adımlardan biri de turbo jet füze motoru üretimi.
İlk olarak SOM ve ATMACA füzelerinde kullanılacak turbo jet motor KTJ-3200’ü geliştiren Kale Ar-Ge, Çakır seyir füzesinin motoru KTJ-1750’de de testleri başarıyla tamamlamıştı.
Kulağıma gelen bilgilere göre, turbo jet füze motoru üretiminde yakalanan başarı, İngiltere ve İtalya’nın da dikkatini çekmiş durumda. Bu noktada önemli bir ayrıntı var. Yerli turbo jet füze motorlarının tüm bileşenleri Türkiye’de tasarlanıp üretildiği için ihracatta herhangi bir kısıtlama da söz konusu olmayacak.
Bugün Avrupa’nın ordusu en güçlü ülkelerine ihracat yapacak hale gelen bir Türkiye var.
Hangi siyasi görüşten olursanız olun, bu tabloyla gurur duymamak elde değil.
Terör örgütleri futbola geri mi döndü?
Türkiye’de hakem hataları giderek daha fazla konuşuluyor.
Bu her sezon yaşanan bir durumdu ama ne zaman ki Federasyon Başkanı VAR kayıtlarını açıkladı, o günden beri hatalar katlanarak artmaya başladı.
Türkiye’de futbolun seçmen tercihleri üzerindeki etkisini uzun yıllardır biliyoruz.
İlk akla gelen örnek, televizyonda “Allah’ın izniyle bu sene de Galatasaray’ı şampiyon yapacağız” diyen Başbakan Mesut Yılmaz’ın Fenerbahçe taraftarından gördüğü tepkiydi.
Sonra gördük ki başta FETÖ olmak üzere terör örgütleri de futbolun popüler yanından fayda sağlamaya çalışıyor.
Türkiye’de bu yıl seçimler var ve hakem hataları, VAR’ın olmadan gördükleri ve göremediklerinin sayısı katlanarak artıyor.
Bu tartışmalı işlerden fayda sağlayanlar arasında futbolculuk dönemleri soruşturma konusu olmuş isimler de var.
Belki tesadüftür ama yaşadıklarımız ya değilse diye sormamızı da gerektiriyor.
Federasyon Başkanı, gidişe dur demek için uğraştıkça, istatistik bilimine uymayan hatalı, kötü niyetli karar sayısı artıyor.
Bu iş çok hızlı bir şekilde ve devletin tüm birimleri tarafından soruşturulacak hale geldi maalesef.