Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Rus Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı General Aleksandr Menşikov, 1854 yılında Yalıboyu’nda yaşayan Kırım Tatarlarının toplu olarak Rusya içlerine sürülmesini emretmişti. Savaş koşullarında o emir yerine getirilemedi.

Çarlık Rusya’sında kurulan bu planı, 90 yıl sonra, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Josef Stalin uyguladı.

18 Mayıs 1944 günü, şafak vaktinde, Kırım’da Tatarlara ait evleri basan Sovyet İçişleri ve Devlet Güvenlik bakanlıklarına bağlı askerler Çarlık Rusya’sının bir komutanının planının uygulandığını bilmiyorlardı elbet.

Haberin Devamı

Onlara, Çarlık Rusya’sının halk düşmanı olduğu ve “devrimin selameti” için Rus imparatorluk ailesi Romanovların ortadan kaldırıldığı öğretilmişti. Girilen her evde hazırlanmaları için insanlara sadece 15 dakika verildi. Erkeklerin büyük kısmı asker ve silah altında olduğu için çoğu çocuk ve kadın en az 191 bin sonraki kayıtlara göre 238 bin kişi önce balık istifler gibi kamyonlara bindirildi, ardından tren istasyonuna götürüldü.

**

Sürgünde görevlendirilen Sovyet askerleri oldukça tecrübeliydi, daha önce de Karaçayların, Çeçenlerin, İnguşların ve Kumukların sürgününde görev yapmışlardı. Buna rağmen oldukça hoyrat davranıyor yaşlı kadınları önce serbest bırakıyor ardından kaçıyor diye kurşuna diziyorlardı.

Başlarında üst rütbeli subaylar da vardı elbette ama hiçbiri Sovyet Yönetimi’nden Ahmet Han Sultan kadar madalya ve övgü kazanmamıştı.

Ahmet Han Sultan, Kırım Tatarı olan bir savaş pilotuydu. Tek başına 30, grup uçuşunda da 19 Nazi uçağı düşürmüştü.

Savaştan önce de test pilotu olarak büyük cesaret göstermiş ve çok sayıda madalyaya sahip olmuştu. Bu kahraman pilotun aile üyeleri ve akrabaları da sürgün edilenler arasındaydı.

Kızıl Ordu için çarpışan sadece Ahmet Han Sultan değildi. Kırım’daki 7 tugayın ikisinde ve 28 bölüğün 10’unda kumanda Tatar askerlerin elindeydi. Binlerce kişi Kızıl Ordu için cephede savaşıyordu ama Stalin, Kırım Tatarlarını Nazilerle iş birliği yapmak ve vatana ihanet etmekle suçluyordu.

Burada çok önemli bir nokta var. O dönemde yaklaşık 50 bin kişilik askeri gücü olan Ruslar, Lokot Cumhuriyeti adı altında otonom bir Nazi Cumhuriyeti kurmuş, Kızıl Ordu’ya karşı savaşmıştı. Stalin zaferden sonra o askerleri idam ettirdi ama kimsenin ailesine dokunmadı, kimseyi toplu olarak cezalandırmadı. Amacın stratejik önemi büyük: Kırım’ın, 1854’te önerildiği gibi, Tatar nüfusundan ayıklanmasının en önemli kanıtıdır bu.

Haberin Devamı

***

18 Mayıs 1944 günü evlerinden toplanan insanlar kamyonlarla istasyona getirildi ve tıpkı kamyonlarda olduğu gibi balık istifi halinde daha önce hayvan taşımakta kullanılan vagonlara yerleştirildi.

Dolan trenler arka arkaya yola çıkarıldı. İstasyonlarda hiç durmadı trenler. Arazilerde durdular, iki üç günde bir kömür kovalarında dağıtılan çorbalar yetmediği için açlıktan, kalabalıktan dolayı havasızlıktan, sağlıksız koşullar nedeniyle ölenleri gömme imkânı bile bulamadı insanlar. Çölün ortasında bırakmak zorunda kaldılar sevdiklerinin bedenlerini.

O uzun yolculuk haftalar boyu sürdü. Yolculuk süresince binlerce kişi hayatını kaybetti. Sovyet rakamlarına göre yaklaşık 151 bin kişi Özbekistan’a, 4 bin 200 kişi Kazakistan’a, 34 bin kişi de Sovyetler Birliği içerisinde farklı yerlere sürüldü.

Haberin Devamı

Sürgün başlarken çok az sayıdaki erkeği de farklı yerlerdeki çalışma kamplarına sürmüştü Stalin.

Toplam üç ay devam eden sürgün sürecinde trende olmaktan daha kötüsünü de yaşadı Kırım Tatarları.

***

Kırım’ın kuzeydoğusunda yer alan Arabat kıyı şeridinde küçük bir Tatar köyü vardı. İnsanların balıkçılık yaparak geçimini sağladıkları bu köyde yaşayanlar unutulmuş, sürgüne yollanmamıştı.

Temmuz 1944’ün ortalarına gelindiğinde etnik temizlikte görev alanlara madalyalar verilip, içinde “devrim” olan konuşmalar yapılırken fark edildi bu unutulan köy halkı. Artık trenlere doldurulup götürülmelerine imkân yoktu.

Geniçeks’ten kalkan eski bir gemi yanaştı köye. Yine çoğu kadın ve çocuk insanlar bu gemiye bindirildiler. Gemi Azak Denizi’nde açığa doğru ilerledikten sonra ambar kapakları ve vanaları açılarak batırıldı. Yüzmeye çalışanlar operasyona nezaret eden askerler tarafından vurularak öldürüldü. Hani şu son günlerde adını çok duyduğumuz Kerç Boğazı var ya, işte o boğazdan girilir tarihi kanlanan Azak Denizi’ne.

***

On binlerce büyük ve küçükbaş hayvan, on binlerce ev, binlerce dönüm arazi, kooperatiflere ait on binlerce aleti hemen devlet kaydına aldı Sovyetler. Ardından Kırım’a kendi nüfuslarını yerleştirme operasyonunu başlattılar. Gidenlerin yerlerine gelenlerin bir kısmı taşa ihtiyacını mezarlıklardan karşıladı. Diledikleri kadar gönüllü bulamayınca Komünist Partisi, Nazilere yardım eden Rusları, hapse atılmak istemiyorsanız Kırım’a gidin, bir de ev sahibi olun diye teşvik etti. Yüksek Sovyet Prezidyumu 14 Aralık 1944’te Kırım’daki bütün Türkçe adların kaldırılmasına karar verdi.

Sürgün sırasında Kızıl Ordu için savaşan erkeklerden yüzlercesi, ellerinde çocuklarının resmi Özbekistan sokaklarında ailelerini bulmaya çalıştı yıllar boyunca.

***

Çektikleri yetmezmiş gibi, Sovyet rejimi tarafından yok sayıldılar Kırım Tatarları. 1956’da çıkarılan bir kararnamede “Bir zamanlar Kırım’da yaşamış olan Tatar asıllı vatandaşlar” olarak adlandırıldılar, millet olarak kabul edilmediler. Ülke içerisinde tanınan kısmı özgürlükte bile zarar gördüler. Kırım’a komşu Zaporojye’ye 778 Kırım Türkü yerleşince Moskova kaşlarını çattı Kırım’a ve çevresine yerleşmeleri yasaklandı. Çok az sayıda Kırım Tatarı 1967’de memleketlerine dönebildi, ama eski evlerine, verimli arazilerine değil, kurak toprakların olduğu alanlara yerleşmelerine izin verildi.

Sovyetler Birliği yıkılıncaya kadar mücadelelerine devam etti Kırım Tatarları.

***

Yaşadığımız coğrafyada sadece kendi tarihimizi bilmek yetmiyor bize.

Bugün Ukrayna’da yaşanan savaş, soykırım suçlamaları var ya, 1932-33 Holodomor Soykırımı’nı bilmek gerek. Moskova tüm tahıl ve gıdaya el koyduğu için yaklaşık 4 milyon kişi açlıktan öldü.

Stalin, 1930’larda Osmanlı pasaportu taşıyan Kırım Tatarlarını sürgün etmeye başlamıştı, onu da bilmiyoruz.

Kırım Tatarları Aralık 1917’de parlamentoyu toplayarak Kırım Demokratik Cumhuriyeti esasını ilan ettiler. Kadınlar seçimlerde oy kullandı mesela, bunu da bilmiyoruz.

İki önemli not daha ekleyeyim, bugün Rusya toprakları olan geçen yerler 1242’den itibaren yaklaşık iki asır boyunca bir Türk devleti olan Altın Orda Devleti tarafından yönetildi, Ruslar, vergi ve asker vererek yaşayabildiler o topraklarda.

Son notum, yazının başında Kırım Tatarları sürgününü 1854 yılında ilk dile getiren General Menşikov’un yolu İstanbul’a da düşmüştü. Rus hükümetinin Osmanlı topraklarında yaşayan tüm Ortodoksların koruyucusu olarak tanınması talebiyle geldi ve haliyle geri yollandı.

Coğrafyayı anlamak için tarihe bakmamız lazım. Üstelik sadece kendi tarihimizi de değil tüm bölgeye. Bugün UNESCO tarafından yok olduğu için koruma altına alınan Kıpçak ve Kumanların konuştuğu Türkçe anlamamız hiç de zor olmayan bir Türkçe aslında. Bazı Kıpçak ve Kumanların 11. yüzyılda Hıristiyanlığı seçmiş olması onları görmezden gelmemize neden olmamalı.

Ruslardan Sovyetlere Holodomordan 2022ye...

An’lar

RUMELİHİSARI, 1930: “Biz büyüdük ve kirlendi dünya” demediğimiz zamanlardan kalma, İstanbul Boğaz’ı da beton grisine dönmeden önceki zamanlardan kalma bir kare.

Ruslardan Sovyetlere Holodomordan 2022ye...

AKARETLER, 1973: İstanbullu olma meselesinde hep eksiden trafik mi vardı diye bilmişlik yapılır ya, evet, eskiden de bazı yerlerde trafik olurdu. Bazen toplumsal bir olayın yansıması, bazen araba kullanma şeklimiz nedeniyle tıkanırdı trafik.

Ruslardan Sovyetlere Holodomordan 2022ye...

HALİÇ, 1936: Ayvansaray’da çok güzel sandallar yapılırdı 1960 ve 1970’lerde. Haliç’in iki yakasında en çok kullanılan ulaşım aracıydı sandallar. Eski bir karede bir sandal deniziyle karşılaşmak şaşırtıcı değil o yüzden.

Ruslardan Sovyetlere Holodomordan 2022ye...

Haftanın fotoğrafı

"Bir kızın kocaman gözlerinde gördüm,bulutların dağlara sessizce çöküşünü. Çocuksu susuşları gördüm, kırılan sevinci Ve kalbimi puslu yamaçlardaki pusulara saldım..." Dilimde Ahmet Telli'nin bu mısraları dönüp dönüp baktım bu kareye. Druzhkivka kentindeki Bir Numaralı okuldaki çocukların sığınak tatbikatı sırasında çekilmiş bu kare. Çocuklar alfabe öğrenir, öğrenmeli. Bugünün çocukları önce maskesiz bir yaşam olamayacağını öğrendiler şimdi de sığınakta yaşamayı öğrenmek zorunda kaldılar. Çocuksu gülüşler zaten maskelerin ardında kalmıştı şimdi kızların gözlerinden çok korku var...

Ruslardan Sovyetlere Holodomordan 2022ye...