- Başbakan Özal’ın kızı ve davulcu damadına hediye edilen lüks otomobili hatırlatmak için amblemi davul delen jaguar olan BAP diye bir partimiz vardı. Bir de milletvekillerinin parti değiştirmesini yasaklayan Anayasa maddesi değişmeden önce kurulan hülle partileri vardı. Partisinden ayrılan vekil sabah bir parti kuruyor, ertesi gün kurduğu partiyle beraber bir başka partiye katılıyordu. Bu şekilde 20’den fazla parti kuruldu Türkiye’de. Sonuç mu, her parti seçim kazanmak için kurulmaz.
- Bilim insanları siyasi partileri çeşitli kategorilerde tanımlar. Duverger’nin 75 yıl önce yazdığı kadro ve kitle partileri tipolojisi, Neumann’ın yazdığı bütünleşme partileri, Kircheimer’ın ortaya attığı “Hepsini yakala partileri” gibi farklı tanımlamalardan söz edebiliriz. “Ben genel başkan olmalıyım” tarzı partilerin şu an bilimde bir yeri yok ama siyasi hayatımızda var. Siyasi tarihte bir ilk değilse de en önemli ve ülke kaderini etkileyen örnek Deniz Baykal’dır herhalde...
- Türkiye’de çok partili hayata geçilen 1946 yılından beri toplam 21 genel seçim yapıldı. Bunlardan sadece 4’ünde CHP birinci parti olabildi. Kazanılan bu 4 seçimin ikisinde İsmet İnönü, ikisinde Bülent Ecevit Genel Başkan koltuğunda oturuyordu.
- İsmet İnönü’nün kazandığı 1946 seçimlerinde yolsuzluklar oldu, bu doğru ama baskın erken genel seçim niteliği taşıyan bir seçim olduğu için Demokrat Parti’nin de iktidar çoğunluğu sağlayacak kadar milletvekili adayı yoktu. Toplam aday sayısına bakmayın siz, Adnan Menderes, 1946 seçimlerine 3 farklı ilden aday gösterildi, Aydın’da kaybedip, Kütahya’dan milletvekili seçildi.
- 60’larda yaşanan İnönü-Kasım Gülek mücadelesi de Bülent Ecevit’in İsmet İnönü’yü devirmesiyle sonuçlanan mücadelenin de temeli daha çok fikir ayrılıklarına dayanıyordu. Sonra CHP’de bitmeyen bir hizip hareketi türedi. Bu alışkanlık 12 Eylül’den sonra SHP’ye de sıçradı. Düşünün, SHP, Eylül 1990, Temmuz 1991 ve Ocak 1992’de, tam üç kez kurultaya gitti. Hepsinde de Erdal İnönü Deniz Baykal’ı mağlup etti, Baykal ancak CHP’nin tekrar açılmasıyla bir genel başkan koltuğuna oturabildi.
- Muharrem İnce, “Genel Başkan Adayı” olarak Kılıçdaroğlu’nun karşısına iki kere çıktı, kaybetti. Ardından, en popüler olduğu dönemde olağanüstü kurultay toplamak için adını, siyasi kariyerini ortaya koydu ama başaramadı. Şimdi ideolojik sebeplerle parti kuracak olsa bile kamuoyunu ve CHP tabanını, “Öz hakiki CHP benim partim” diye ne kadar ikna edebilir acaba?
- Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha iddialı, hitabeti daha iyi bir isim olabilir ama fark edemediği bir durum daha var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı oyun büyük bir kısmını Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarının açıklandığı gece kaybetti. Hep seçim kaybeden Kılıçdaroğlu’nu deviremeyen İnce, şimdi ittifaklarla olsa bile yerel seçimlerde başarı sağlamış Kılıçdaroğlu ve CHP’den kadro ve seçmen koparmakta büyük sıkıntı yaşayacaktır.
- CHP’nin meselesi Kemal Kılıçdaroğlu mu, Muharrem İnce’mi meselesinden çok daha ötede olan bir sorun. Dört genel seçim haricinde hep ana muhalefet görevinde kalan bir partiden söz ediyoruz. Yaptığı muhalefet başarılı olsa, halka güven verse, iktidar olur, olamıyor. Bu kadar mağlubiyete rağmen diğer yandan da çözülmüyor. Bu başarının sebebi ne Baykal ne de Kılıçdaroğlu. CHP, “Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi” olduğu için her zaman belirli bir oyu alabiliyor.
- CHP gerçekten sosyal demokrat bir parti olsa bütçe görüşmelerinde Ak Parti maliye politikalarında imzası olan Abdüllatif Şener’i CHP adına kürsüye çıkartmaz, “Benim planlarımı iyi uygulayamamışsınız” tadında bir konuşma yaptırmazdı. Sosyal demokrat bir parti, ekonomide uygulama değil prensipler eleştirisi yapar.
Hoş, gerçek bir sosyal demokrat parti Şener’i milletvekili, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı yapar mıydı diye sormak lazım önce.
- Türkiye’de gerçekten sosyal demokrat bir partiye ihtiyaç var mı, derseniz elbette var ancak o parti kaybetmiş genel başkan adaylarının istediği makama ulaşmak için kuracakları bir parti olmamalı. Genel başkan kadar kadrosu güçlü, ilkeleri belli bir parti olmalı.
- CHP var olduğu sürece başka bir parti başarılı olabilir mi derseniz orası da şüpheli.
Muharrem İnce’yi bırakın, Kemal Kılıçdaroğlu bugün parti kursa yüzde kaç oy alabilir?
Mustafa Kemal Atatürk’ün adı olduğu için CHP belirli bir seviyede oy alabiliyor aslında.
Bu gerçeği önce CHP genel başkanlarının kavraması gerekiyor ama seçim kaybettikçe o noktadan uzaklaşıyorlar.
Keşke Nutuk’u baştan okuyup, lider olmanın başarısızlığa kılıf bulma çabası olmadığını anlasalar...