Çarşamba gecesi, Alman devlet televizyonu WDR’nin Die Story programında 43 dakikalık bir “belgesel” yayınlandı.
Aslında adı belgesel olan propaganda yayınını Kawa Akwari ve Gulan Akwari adlı iki kişi çekmiş.
Yaşadıkları yer Brüksel, Facebook’u Türkçe olarak kullanıyorlar.
Sayfalarında ilk dikkatimi çeken şey, Sırrı Süreyya Önder’iin “Hendek eylemlerinde Kandil neden bizi dinlesin ki?” açıklamasının paylaşımı oldu.
“Türk devleti ve DAEŞ ortaklığı”, PKK’nın Suriye kolunun “direnişi”, Türkiye’nin SİHA operasyonları bu belgeselin hedefi.
Yapanların ağzından yazdım içeriği. Dikkatinizi çekti mi bilmem ama “Erdoğan rejimi” falan demiyor, direkt Türkiye’yi hedef alıyorlar.
Biz hep Washington’ı konuşuyoruz ama Berlin’in de Türkiye ile bitmeyen bir problemi var. Daha önce de Almanya’nın Sesi Türkçe Servisi doğal gaz zamlarıyla ilgili 13 dakikalık bir haber dosyası yapmış, yaptığı bu dosyayı da para ödeyerek Youtube reklamı haline getirmişti.
Bir medya kuruluşu, hazırladığı haberi paralı reklam olarak diğer mecralarda yayınlatmaz.
Ama bütçesini Alman Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği Almanya’nın Sesi Türkçe Servisi bu söylediğim operasyonu yaptı.
Demek ki Almanya ile
TRT ve TRT World üzerinden konuşmamız gerekecek.
Yok, akıllarına hemen Nazilerin katliamları gelmesin, TRT Namibya’dakii 31 yıldan başlayıp, Almanya’da sözde yasak olan PKK’nın kurduğu kara para ağına kadar çok çeşitli belgeseller üretip bunu da TRT World aracılığıyla tüm dünyaya yayabiliir.
Almanların empati duygusu hep tartışmalıdır ya, en iyisi bu belgeselleri gerçek habercilere değil militanlara çektirmek olur.
Babacan’ı unutmamak lazım
Adalet Bakanı olarak FETÖ kumpaslarını yürüten savcılara kol-kanat geren Sadullah Ergin’in CHP listelerinden, özellikle de kale durumundaki Çankaya’dan milletvekili adayı gösterilmesine tüm CHP tabanı haklı olarak tepki gösteriyor.
Garip ve kötü olan, Sadullah Ergin’i yeniden Meclis’e taşıma hakkını kullanan Ali Babacan’ı ıskalıyor olmamız.
Normal şartlarda yargılanması bile gerekebilecek bir portreyi yeniden Meclis’e taşıma kararını veren kişi Babacan.
Anayasa’dan Türklüğü çıkarmak, tarikatlara örgütlenme özgürlüğü, ana dilde eğitim, Batı’dan aferin alma çabası, Bayraktar SİHA’larla olan problemi ve şimdi de Sadullah Ergin’i Meclis’e taşıma operasyonu. Dün hem Ergin hem de Babacan konuya dair açıklamalar yaptılar ama Sadullah Ergin’in başkanlık ettiği bir HSYK toplantısında kumpas davalarını yürüten savcıların durumuna dair gelen yazılı bir teklifi yırtıp anlattığı masada ben de vardım.
Söylenenlerle hafızamdakiler birbirine uymuyor açıkçası. Hazine yardımı almamasına rağmen ekimden beri çok büyük reklam kampanları düzenleyen DEVA Partisi’ne daha yakından bakmak, finans kaynakları başta olmak üzere Avrupa ve Okyanus ötesi ile ilişkilerini daha çok didiklemek lazım. Umarım Kemal Kılıçdaroğlu tüm bu olan biteni bir yerlere not ediyordur.
Atina’ya barışa mecburuz notu
Depremler ve tren kazasının ardından Atina-Ankara ilişkilerindeki toparlanma süreci devam ediyor.
Bu olması gereken diyenler yanılıyor, olması gerekenden daha çok uzaktayız.
Olması gereken, Ege’nin bir barış denizi olması, iki ülkenin birlikte kazanması, Doğu Akdeniz’in kaynaklarını bölüşmek yerine paylaşmak.
Öyle ya da böyle, bir gün o noktaya varacağız zaten.
Atina, son dört yılda Fransa’yla iki anlaşma yapıp, kullanılmış savaş uçakları alarak askeri olarak güçlenmeye çalıştı. Bunun pek mümkün olmadığı ortaya çıkınca da Paris ile yaptıkları ortak savunma anlaşmasını gündeme getirmeye başladı.
Fransa’nın ipiyle kuyuya inilemeyeceğini gösteren harika bir örnek var şimdi önümüzde. Çin ile iyi ilişkiler kurma yönünde adımlar atan Cumhurbaşkanı Macron, hem AB’nin Ukrayna’ya silah yardımı paketini veto etti hem de bugüne kadar yolladıkları cephanenin parasının ödenmesini istedi. Atina yönetimi, Fransa ile iş tutanın mutlaka yolda kalacağı gerçeğini ve Ege’yi barış denizi yapmanın hepimizin işine yarayacağını unutmamalı.
Sınıfsız toplum, sınıf çelişkisi yaşayan hayvanlar
Sınıfsız toplum büyük
bir idealdi insanlık için, politbüro üyeliği sınıf haline gelince gördük ki bu çok mümkün değil.
Ünlü modacı Karl Lagerfeld onuruna New York Metropolitan Müzesi’nde yapılacak onur gecesine Lagerfeld’in 11 yaşındaki kedisi de resmen davet edilmiş.
Elon Musk, satın aldığı Twitter’a CEO olarak shiba cinsi köpeğini atamış.
Orhan Veli mısralarında ciğercinin kedisi ile sokak kedisi arasında yaşanan
sınıf çatışmasını fark etmiştik ama o edebiyattı.
İnsan dediğimiz tür şimdi de hayvanların dünyasını kirletmeye çalışıyor.