Bir yakınını kaybettiğinde değil ya da yere düştüğün ya da dayak yediğin veya para kaybettiğin zaman değil,
Bir filmin sonu, bir şarkının sözü, bir şiir, ya da iki kişi için kurulan ama tek bir kişi tarafından yaşatılan bir hayal için ağladın mı hiç sarsıla sarsıla?..
Hayatın boyunca kazandığın parayı, çıktığın kariyer basamaklarını, sahip olduğun sosyal statüyü, tek bir an için feda etme kararı verdin mi hiç?
Bazen herkesin gittiği yönün aksine gitmenin, “Cici” ya da “Söz dinleyen” çocuk olmak yerine itiraz etmenin daha iyi olduğunu düşündün mü hiç?
Gördüğün bir manzarayı sosyal medyada herkese göstermek yerine tek bir kişiyle göstermek istedin mi?
Pahalı hediyeler alıp vermeyi mi daha çok seversin, yoksa fikir ya da beden, üzerinde emek harcanmış hediyeler mi daha kıymetlidir senin için?
Bölüşmek ile paylaşmak arasındaki fark üzerine düşündün mü hiç?
Ayakkabın çamur olmasın diye hep asfalttan mı yürüdün yoksa toprağa, çime bastın mı, tozu, çamuru düşünmeden?
Zengin olmak çok para sahibi olmak mı senin için yoksa aradığında hesapsız kitapsız koşup, gelecek çok dostun olması mı?
Yeni tanıdığın insanlara güvenmemeyi değil de güvenmeyi denedin mi hiç?
İyi insan olmaya çalışmanın aslında bitmeyen bir ibadet olduğu geldi mi hiç aklına?
Herkes nasıl ve neden öleceğini merak eder, salgın günlerinde merak azalıyor, korku artıyor haliyle.
Aslında insanın nasıl yaşadığıdır önemli olan.
Kaçınılmaz son geldiğinde yaşadım diyebiliyorsan, kredi kartına ya da arabaya borcun olsa da vicdanında kimseye borçlu değilsen, zoru başarmışsın demektir.
Beni sevme, kendini sev
Koronavirüs mücadelesi başladığından beri Bodrum’a yaklaşık 100 bin kişi gitmiş.
Arkadaş Bodrum’da, devlet-özel, toplam 27 tane yoğun bakım yatağı var ki her yatakta da solunum cihazı olması şart değil.
Bu tür salgınlarda insanın başkasını düşünüp düşünmemesi bir yana, kendilerini de düşünmüyorlar.
Türkiye’de 100 bin kişiye ortalama 40 yoğun bakım yatağı düşüyor.
Buradan kalkıp Bodrum’a gidenler ile Bodrum’da yaşayanların yararlanacağı toplam yoğun bakım yatak sayısı 27, geçmiş ola...
Çeşme’ye gidenlerin haberi olsun, orada yoğun bakım yatak sayısı normalde sıfırdı, eğer önlem alındıysa şimdi beş, bilemedin 10 olmuştur.
Hayatımız çok değişecek
Koronavirüs işi bittiğinde çok değişecek hayatımız;
Mesela, sahip olmayı istediğimiz için değil, gerçekten ihtiyaç duyduğumuz için tüketme dönemi başlayacak.
Ülkelerin gücü artık sahip oldukları nükleer silah ya da balistik füzelerle değil, bilim, üretme kapasitesi ve sahip oldukları sağlık sistemiyle ölçülecek.
Sağlıklı olmak, en iyi mekânlarda yemekten, en son model telefonu kullanmaktan, en gözde yerlerde tatile gitmekten daha önemli hale gelecek.
Boşanmaların sayısı artacak, emeklilik hayalleri Ege kıyısında bir köy olanlar, emekli olmayı beklemeyecek, şimdi yapılan uzaktan öğretimin, eğitim olmadan bir işe yaramadığı daha net anlaşılacak.
Plaza düzeni, beyaz yakalı alışkanlıklar ve kariyer kaygıları yerini daha insan odaklı tercihlere bırakacak.
ABD niye çöktü sanıyorsunuz?
Bütçesinin yüzde 54’ünü ordusuna ve silahlanmaya harcıyor ABD.
Eğitime, sağlığa, emekli maaşlarına, Federal yönetim giderlerine yüzde 6’şar harcama yapıyor.
Bilim ile sosyal güvenlik ve işsizlik maaşları bütçeden yüzde 3’er pay alıyor.
Sonra yüzde 2 ulaşım, yüzde 1 tarım, vesaire diye devam ediyor rakamlar.
Herkese maske dağıtamadığı için insanlardan yüzlerini şal, atkı ya da benzeri şeylerle kapatmasını isteyen bir ABD var bugün karşımızda.
Ve deposundaki atom bombası sayısı, üretim hattındaki F-35 uçakları, Patriot hava savunma sistemleri koronavirüse karşı işlemiyor.
Havalandırmanın önemi
Japonya’da metrolarda klimalar 6 derece ayarlanmış durumda.Tren ve otobüsler camları açık şekilde seyahat ediyor, hava sirkülasyonu sağlıyorlar. Eğer koronavirüse karşı işe yarıyorsa biz de bu önlemleri deneyebiliriz. Acaba Bilim Kurulu ne der bu önlemler için?..