2003 yılında Galatasaray dergisi oldukça ilginç bir haber yaptı: Habere göre, 1912 yılında Galatasaray Kulübü Başkanı Ali Sami Yen ile Fenerbahçe Başkanı Hulusi Bey aralarında bir anlaşma imzalayarak işgal döneminde yabancılara karşı birlikte hareket etmeye karar vermişler.
O tarihte İstanbul işgal altında değildi, bu işin soslanmış tarafı. Fakat Galatasaray ve Fenerbahçe’nin azınlık takımlarına karşı iş birliği anlaşması yaptıkları doğru.
1911-1912 sezonuna katılmayan Galatasaray, ligdeki tek Türk takımı olan Fenerbahçe’nin Strugglers Rum takımına karşı oynayacağı maç öncesinde üç futbolcusunu Fenerbahçe’ye verebileceğini açıkladı, Fenerbahçe bu teklifi kabul etmedi. Başta bahsettiğim anlaşma bu olaydan sonra geldi.
Fenerbahçe ve Galatasaray, yabancılara karşı güçlü bir Türk takımı oluşturmak için, beyaz üzerine göğüs kısmında kırmızı yıldız olan bir forma altında birlikte hareket etmeye karar verdiler. Savaş yıllarının ardından Galatasaray ve Fenerbahçe karması yabancı takımlara karşı birlikte sahaya çıktılar. Bazen kazandılar, bazen yenildiler ama birlikte olabilmenin gururunu yaşadılar.
Son 20 yılda, Avrupa Kupası maçlarında ezeli rakibinin oynadığı Avrupa takımını tutmayı marifet sayanlar utanırlar mı acaba bu bilgiden?..
***
Dünyanın önemli derbi karşılaşmalarının tarihçesi bazen mezhep, bazen siyaset, bazen de sınıf farkına dayanır.
İngiltere’de, Protestanların ve İskoç kökenlilerin takımı olan Glasgow Rangers ile Katolik ve Kelt kökenlerin takımı Celtic arasındaki derbi savaşın sahaya yansımış halidir.
İspanya’da, Barcelona-Real Madrid derbisi, diktatör Franco’nun Real Madrid’e verdiği destek ve Barcelona’nın diktatörlüğe muhalefetiyle başlar. Barcelona Başkanı Sunyol’un, diktatör Franco’nun askerlerince öldürülmesiyle zirveye taşınır, bu aynı zamanda İspanya’da iç savaşın başlangıcı sayılır.
Real Madrid-Atletico Madrid derbisi de diktatör Franco’ya karşı Cumhuriyet’i destekleyenlerin maçıdır aslında.
İtalya’da Roma-Lazio derbisi faşistlerin kendi aralarındaki mücadelenin sahaya yansıyan halidir. Mussoli’nin Kuzey’in güçlü takımlarına karşı Roma’nın güçlü bir takım oluşturulması emrine uyan üç yerel takıma karşı, bir başka faşist generalin yönetimindeki Lazio’nun direnişiyle başlar rekabet.
Milan-Inter Milan derbisi, Milan’ın yabancı oyuncuları yasaklamasına karşı çıkanların Inter Milan’ı kurmasıyla başlar.
Kökeni sınıf mücadelesine dayanan derbiler de var. Portekiz’in dünyaca ünlü Benfica-Sporting Lizbon derbisi, zenginlerin takımı Sporting’in fakirlerin takımı Benfica’dan 8 futbolcuyu ayartmasıyla başlar. Arjantin’de de River Plate milyonerlerin, Boca Juniors liman işçilerinin takımıdır ve rekabetleri aynı zamanda sınıf mücadelesidir.
***
Yakın geçmişte en farklı derbi, Fenerbahçe’nin Galatasaray’ı 6-0 yendiği karşılaşma oldu. 1914 yılında da Galatasaray Fenerbahçe’yi 6-1 yenmişti. Skorların hiç önemi yok, asıl hikâyeye bakalım.
Derbi öncesinde Galatasaray’ın en önemli üç futbolcusunun sakat olduğunu gören Fenerbahçe Başkaptanı Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray Başkaptanı’na haber gönderir: “Karşımızda sağlam bir Galatasaray istiyoruz, dilerseniz maçı başka bir zamana erteleyelim.” Ertelenen maç 20 Ekim 1914’te oynanır ve tam kadro sahaya çıkan Galatasaray maçı 6-1 kazanır. Bu dönemde, derbi öncesi rakibinin en önemli futbolcularının kart cezası ya da sakatlık nedeniyle sahaya eksik çıkmasını isteyen taraftarlık anlayışı utanır mı acaba bu bilgiden?
***
En popüler maç şarkılarından biri “Ölmeye, ölmeye geldik” diye başlar ya, o zaman 23 Ocak 1925 tarihine gidelim. Vatan gazetesi kupası için oynan derbi mücadelesinde, Fenerbahçe penaltı kazanır, Galatasaray taraftarları karara o kadar sert tepki gösterirler ki ahşap stadyum balkonlarından biri çöker. Atışı kullanmak için topun arkasına geçen Fenerbahçeli futbolcu Cafer Çağatay, topu yumuşacık bir şutla Galatasaray kalecisinin kucağına yollar. Ölmeye, ölmeye geldik şarkısı ile kazanmanın insan hayatından daha değerli olmadığını gösteren davranış arasında tercihimiz hangisi olacak acaba?
***
Fenerbahçe ve Galatasaray…
Biri olmadığında diğerinin de değeri yarı yarıya azalıyor aslında.
Bunu fark edeceğimiz ve “İyi oynayan kazansın” diyeceğimiz bir Türkiye’den bu kadar uzakta bir derbi akşamı daha yaşayacağız hepsi hepsi...
An’lar...
1930’lar, İstiklal Caddesi: Her zaman şık insanların olduğu yerdi bir zamanlar. Bugünlerde eski halinden çok ama çok uzak.
29 Haziran 1923, Taksim Stadı: Fenerbahçe’nin İngiliz işgal birliklerinden oluşan karma takımı 2-1 yenip General Harrington kupasını kazandığı maç. Geldikleri gibi gitmelerine sadece dört ay kala oynanmıştı maç.
Eylül 1921, Taksim: İşgal güçleri bando takımı gösterisi. Aynı günlerde Sakarya’da bu ülkenin tarihini değiştirecek savaş veriliyordu.
Haftanın fotoğrafı
Fotoğrafı gördüğünüzde aklınıza El Kaide ya da DAEŞ militanı bir kadın gelmiş olabilir. Oysa gördüğünüz kadın bir sporcu. 3 Ocak 2023’te Yemen’in Husi isyancılarının kontrolündeki başkenti Sanaa’da yerel bir atış şampiyonasında havalı tüfekle nişan alan bir kadın sporcu gördüğümüz kişi. Algı bazen gerçeğin önüne geçer ya...