Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

* ”Türkiye, Suriye’de yeni bir askeri operasyon düzenleyecek.” Son 3 gündür bu yorum çok fazla dillendirilir oldu. O zaman şöyle başlayayım, yeni bir operasyon için önce eskinin bitmesi gerekiyor. Türkiye gerek Irak gerekse Suriye’de gerek Silahlı Kuvvetler gerekse de MİT eliyle operasyonlar yapmaya devam ediyor. Dün MİT’in gerçekleştirdiği operasyon bunun en somut örneğiydi.

*Beklenti Zeytin Dalı ya da Barış Pınarı gibi yeni bir bölgeyi denetime alma operasyonuysa, orada biraz daha sakin yorumlar yapmak gerekir. Her askeri harekât bir siyasi hedefe ulaşmak için yapılır. Türkiye, Suriye’de terör koridorunun birleşmesini kesti. Siyasi olarak beklentimiz daha derinde olmak değil, Irak ve Suriye yönetimleri, toprak bütünlüğü ve sınır güvenliğini sağlayıncaya kadar terör geçişini durdurmak.

Haberin Devamı

Masabaşı paşaları seferde

*Zap, terör örgütünün 1990’lı yıllarda kongrelerini yapacak kadar rahat davrandığı Haftanin, bölgesinde saha Türk Silahlı Kuvvetleri’nin denetiminde. Gara bölgesinde SİHA’lar ve MİT, terör yöneticilerini yola çıkamaz hale getirdi. ABD’nin terör yamağı Mazlum Abdi, yurt dışından kirli bir işten Süleymaniye’ye döndüğünde ABD askerlerinin olduğu konvoyunun yanına düşen bombalarla sarsıldı. Bombayı kim attı bilinmiyor ama Abdi Suriye’de saklandığı ABD Üssü haricinde her an avlanabileceğini bilerek yaşıyor. Irak’ta 200 kilometreden daha derinde operasyon yapabiliyor Türkiye. Bunlar siyasi hedefe yönelik önemli sonuçlar.

*Türkiye güç olarak askeri bir harekât yapabilir mi, elbette yapabilir. Peki bunun artısı kadar eksisi de olacağını neden aklımıza getirmiyoruz?

Şu an ABD ile F-16 sürecinde hızlanma müzakereleri yürütülüyor. Almanya’yı yok dediği örtülü ambargoyla ilgili sıkıştırabildiğimiz kadar sıkıştırıyoruz. Rusya ile dengeli bir ilişki götürmeye çalışıyoruz. İsveç’in terörle mücadelede ikiyüzlü tavrını tüm dünyaya anlattığımız bir dönemde yeni ve büyük bir askeri harekata girişmemiz bize diplomasi alanında fayda mı sağlar zarar mı?

*Masa başı Paşası olmak zor değil, askeri olarak Türkiye bir hedef belirler ve o hedefe ulaşır, bu doğru. Burada göz ardı etmememiz gereken nokta topyekun bir askeri harekatın Türkiye’nin siyasi hedeflerine ne kazandırıp, ne kaybettireceği. Önceki gün Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın üçüncü taraflar uzak dursun ve dün Milli Savunma Bakanlığı’nın yaptığı tek seçeneğin kara harekatı olmadığı vurgusundan çıkan sonuç, tek bir noktada yeni bir operasyon yerine her noktada süren operasyonların şiddetlenerek devam edeceğini gösteriyor.

Haberin Devamı

Özneye bakanlar ülkesi...

*9 yaşında koruyucu aile yanına yerleşmiş bir çocuk bugün doktor ya da mühendis olarak aramızda. Bu nasıl oluyor sorusunun cevabı Gönül Elçileri’nde saklı. Sadece çocuklar değil, kadınlar için de mesleki eğitim imkânı sağlıyorlar.

*Kız çocukların eğitimi çok önemli cümlesini milyon kere duymuşuz ya da kurmuşuzdur hepimiz. Bu çalışmanın adı “Haydi Kızlar Okula”ydı.

Bir de zamanında ailelerin eğitim almasına izin vermediği, anne olmuş kadınlar vardı. Onlara da “Ana Kız Okuldayız” kampanyasıyla ulaşıldı.

Haberin Devamı

*Bilim dünyası, çocukların 3-6 yaş arasında aldıkları erken çocukluk eğitiminin, çocuğa tüm ömrü boyunca fayda sağladığını gösteren onlarca araştırma yaptı. Bu alanda eksik kalınmaması için Türkiye’de 7 Çok Geç Kampanyası yürütülüyor.

*”Sağlık beslenmenin yolu Anadolu’nun zenginliklerine dönmek, ben ata tohumundan üretilenleri tercih ediyorum” cümlesini kurmak kolay ama Anadolu’nun tohumlarına sahip çıkmak zor. Çoğu kişi bilmez, her tohum yerinde değerlidir. 200 metre aşağı ya da yukarı ya da 200 km uzağa dikilen tohum özelliğini kaybedilir. Mirasımız Yerel Tohum işte tüm bu sorunlarla uğraşan proje.

*Hepsi ne kadar güzel ve gerekli projeler değil mi? Bu projelerin arkasında kim var sorusunun cevabını da yazayım: Sıfır Atık tanımlamasını önce bizim sonra da Birleşmiş Milletler çatısı altında dünyanın öğrenmesini sağlayan, First Lady Emine Erdoğan var.

Masabaşı paşaları seferde

*Semra Özal dönemini Papatyalar ile hatırlıyor Türkiye. Rahşan Ecevit 1980’lerde aktif siyasete girmeden önce Başbakan eşi olarak Olgunlaşma Enstitüsü çalışmalarına ağırlık vermişti. Bunun dışında projelerle aklımızda kalan ilk First Lady Emine Erdoğan olacak. Şimdi önemli bir soruya cevap vermemiz gerekiyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset anlayışına kızanlar, yazdıklarım ve yazamadıklarım dahil hepsi bir ihtiyaca cevap veren projelerle ilgili, fiile bakıp takdir haklarını mı kullanacaklar yoksa özneye göre mi konumlanacaklar?

*Şu an Ankara’da 25 depremzede çocuk kendilerine aile ortamı sağlayacak Gönül Elçileri’ni bekliyor. Başta valilerin eşleri olmak üzere yüzlerce gönüllü de o çocuklara yuva arıyor. Bu görev salı günü bizzat First Lady tarafından verildi onlara. Yukarıdaki sorunun cevabını vicdanımıza göre mi vereceğiz yoksa siyasi rekabetin düşmanlığa dönmüş haline göre mi vereceğiz? O çocuklardan biri daha doktor ya da mühendis olduğunda hepimizi tedavi edecek, hepimizin barınacağı evler inşa edecek. Peki hepimize fayda sağlayacak projelere sadece toplumun bir kesiminin destek vermesi kimin eksikliği olacak?

*Türkiye’de birlikte yaşama duygumuzu diriltmek adına ilk yapmamız gereken şey zaten özneye değil fiile bakmak olacak.