İtalya’da mahsur kalan Türk bir aile biliyorum.
Çocuklarının gittiği okulda koronavirüs taşıyan iki İtalyan öğrenci çıkmıştı.
Bir süre beklediler sonra, baba, tüm ülke karantina altına alınmadan Almanya’ya uçtu.
İtalya’da salgın bilinmesine rağmen tek bir soru sorulmadan Almanya’ya girdi, sonra İtalya’dan geldiğini söylemeden uçak biletini aldı, İstanbul’a uçtu.
Pasaport polisi “Nereden geliyorsunuz?” diye sordu, “Almanya’dan” diye cevapladı, pasaportuna giriş mührü vuruldu.
Sonra merakına yenildi, polise, “İtalya’dan gelsem ne olacaktı?” diye sordu, Polis memuru “Gelemezsin ki İtalya’ya uçuşlar iptal” diye cevapladı adamı.
İtalya’da seyahat yasağı getirildiğinde Türk anne ve iki çocuğu hâla ülkedeydi.
Baba önce Fransa’nın İtalya sınırına yakın bir yerden şoförlü bir araç kiraladı, sonra o araba 200 kilometre mesafedeki yere gidip ailenin kalanını aldı.
Araba Fransız plakalı olduğu için İtalyan Jandarması durdurmadı, seyahat yasağı uygulamadı, aile bireyleri Fransa’ya vardı.
Sınırdan geçtikten hemen sonra Fransız polisi arabayı çevirdi, İtalya’dan geldiklerini duyunca önce endişe de ettiler ama şoför “Fransızca konuşabilirsiniz, biz Fransa vatandaşıyız” deyince, onlar da “Hadi geç” dediler.
Hikâyenin kalanı yine aynı, anne ve çocuklar İtalya’dan geldiklerini söylemeden uçağa bindiler ve İstanbul’a ulaştılar.
Aile 14 günlük bekleme süresini geçti, hepsi iyi durumda ama koronavirüs Türkiye’ye nasıl geldi sorusuna cevap, böyle, dolambaçlı yollarla gelmiştir muhtemelen...
Kafaya göre üniversite tatili olmaz
İlk koronavirüs teşhisinden sonra bazı üniversiteler hemen tatil kararı aldılar.
Size “çok düşünceli” bir hareket olarak gelmiş olabilir, aksine, çok düşüncesiz bir hareket.
Başka şehirlerden gelen üniversite öğrencileri bu tür tatiller ilan edildiğinde İstanbul’da kalmaz, memleketlerine dönerler.
Haksız değiller, üniversitede ucuz olan yemek dışarıda pahalı, harcadığın elektrik, ısınma giderleri, hepsi maliyet öğrenci için.
Çin’de salgının nasıl yayıldığını bir hatırlayın, tüm ülkedeki tatil döneminde, milyonlarca insan hareket halindeyken yayıldı virüs.
YÖK’e danışmadan, artısı, eksisini hesaplamadan kafaya göre üniversite tatil edilmez, edilememeli.
Bilim yuvası olduğunu düşündüğümüz yerlerden daha soğukkanlı, daha düşünceli adımlar beklemek hakkımız.
Sağlık Bakanı CHP’li olsaydı...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca CHP’li olsaydı,
Bugün, Ak Partili Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı alkışlamaya çekinenlerin tamamı, “Yaşa, var ol” nidaları atacaktı.
Buna karşın, bugün, Fahrettin Koca’yı alkışlayanlar, en iyi ihtimalle, “Herhalde CHP’ye yanlışlıkla girdi” diyeceklerdi.
Yapılan işe dair yüklemler aynı, özne aynı özne ama bizim tavrımızı belirleyen şey, “AK Partili” ya da “CHP’li” kimlikler.
Bir kişiyi alkışlamak ya da eleştirmek için yaptıklarına değil de, siyasi kimliğine baktıkça Türkiye’nin bağışıklık sistemini çökertiyoruz.
Koronavirüs için eninde sonunda aşı bulunacak ama bizim bu hastalığımız nasıl iyileşecek acaba?
Markete git, korona al...
Tüm dünyada, insanların toplu olarak bulundukları organizasyonlar iptal ediliyor.
Evde bile dikkatli olan insanlar, iş markete ya da eczaneye gidip, hazırlıklı olmaya gelince zıvanadan çıkıyor.
Üst üste alışveriş, kasalarda upuzun kuyruklar...
Bu gidişle koronavirüs en çok marketlerdeki stoklama çabamız sayesinde yayılacak.
Köy yanar...
Bilinen bir sözdür ya “Köy yanar, k... taranır”, kimileri için durum tamamen öyle.
ABD’de, NBA sezonunun askıya alınmasını dert eden milyonlarca insan var,İngiltere’de de maçlar seyircisiz oynansın fikrine karşı, sezon iptal edilsin, 30 sene sonra şampiyonluğa yaklaşan Liverpool kupa kazanamasın derdinde olanlar var.
Fanatizm belli ki ne koronavirüs dinliyor ne de başka bir soruna kulak asıyor.
Karambolde bankalar çaktı
BDDK, bankacılık sisteminin aldığı masraflara el attı, sınırlamalar getirdi ya bankalar da hemen kendi pozisyonlarını aldılar.
Geçmişte emeklilerden almadıkları havale ve EFT işlemleri için para tahsil etmeye başladılar.
Gündemimiz başka ama fark edilmedi zannetmesinler diye yazayım dedim.