Önce ABD Yönetimi’nin onayladığı 259 milyon dolarlık F-16 paketi ne anlama geliyor onu yazayım.
Operasyonel uçuş programı ve otomatik çarpışma önlemi sistemi gibi özellikler kazanacak F-16’larımız.
Yıllar sonra ilk silah satışı olacağı için önemsiz değil ama Kongre itirazı sürdüğü için beklediğimiz 80 modernizasyon kiti ve 40 yeni F-16 satış kararı kadar da önemli değil.
Yıllar sonra gelen bu satışa sevinirken atlamamamız gereken bir nokta var.
Asıl beklediğimiz satış kararı için ABD Yönetimi Türkiye’den İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasını, ABD Kongresi de Yunanistan ile gerilimin tamamen aşılması, Suriye’nin kuzeyinde askeri harekâttan kaçınılması ve Türkiye’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları uygulamasını istiyor.
Tüm bunların hepsi Türkiye’nin egemenlik haklarıyla ilgili meseleler.
Rusya’dan S-400 alıp, aktive eden, Rusya’ya yaptırımların tekini bile uygulamayan Hindistan’a bırakın yaptırımı, F-16’nın en gelişmiş modelini üretmek için fabrika kuran ABD, bizden de bunları istiyor.
Başlığı Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden almamın sebebine gelince:
Kendi siyasi ajandaları adına egemenlik haklarımıza karşı F-16 kartını masaya sürenler, kendi savaş uçağımızı yapacağımız için isteklerinden vazgeçmeyecekler.
Kredi musluklarını açmak ya da IMF ile yeni anlaşma yapmak fark etmez, bir şekilde o istekleri hep önümüze koyacaklar.
“Şu kadar para buldum”, “Şu kadar kaynak gelecek” diyenlerin, bu paranın hangi şartlarla geleceğini iyi düşünmesi lazım.
Ekonomik anlaşmaya siyasi bedel istemek demek egemenliğimizi satın almaya çalışmak demektir.
Felakete benzin dökmek, CHP’yi düşman ilan etmek
Adı İhsan Şenocak, ilahiyatçı-yazar diye geçiyor çok yerde, kurduğu bir de vakfı var.
Kot pantolon giyen kadın ve onları engellemeyen babalarının cehennemlik olduklarını iddia ederek ünlü olmuştu.
Bugünlerde yine popüler.
Önce ikiz depremleri ve Urfa’da canlar alan sel felaketini kadın haklarına ve 6284 sayılı yasaya bağlayan bir sosyal medya mesajı paylaştı.
Bilim desek, zemindeki sıvılaşma, yanlış proje, kötü imalat, yıkanmamış deniz kumu, kötü beton kalitesi, eksik denetim diye sorsak hemen din düşmanı ilan ederler insanı.
Kim olursa olsun, insanların ve ülkenin acısından ideolojik fayda sağlamaya çalışanları yok saymayı tercih ederim genelde.
Fakat Şenocak çıtayı iyice yükseltti, “Bir Müslüman’ın Allah-u Teâla’nın huzuruna götüreceği en büyük ameli CHP’ye düşmanlıktır” dedi.
Yazık, diğer ülkelerde yaşayan Müslümanlar CHP’ye düşmanlık yapamayacağı için eksik kalacaklar demek ki...
Bu işin şakasını bile yapmamak lazım aslında. Bu sözden etkilenen biri yarın kalkıp kaba kuvvete başvurur, silaha sarılırsa ne olacak?
Siyasi rekabet başka şey, siyasi düşmanlık başka, bir de bu düşmanlığa kutsalları karıştırmak daha başka.
CHP’nin siyasi anlayışında, aday listelerinde eleştirilecek çok şey var ama o kadar.
Düşmanlık lafının siyasette yeri olmaz, olmamalı.
Kimse düşünce ve sözlerinden dolayı yargılanmamalı ama kimse halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmemeli. Çizgi aşıldı, farkına varan olur umarım.
Hatay-Mavi Vatan (2)
Pazar günü Arsuz Limanı hasar gördüğü için yapılamayan Hatay-Girne seferleri yerine devreye girecek Taşucu-Girne seferlerine izin verilmediğini yazmıştım.
Sabah erken saatte Denizcilik Genel Müdürü Ünal Baylan aradı. Uzun bir konuşma yaptık Ünal Beyl’e.
Ünal Bey, Anamur ile Girne arasında açılacak bir hattın ihalesinin yapılacağından söz etti ama o ihale seçimden sonra yapılacakmış.
KKTC’de 30 bin Hataylının yaşadığını, bayramın yaklaştığını, ne kadar erken harekete geçilirse depremzedeler için o kadar iyi olacağında ısrar ettim.
Anladığım kadarıyla, Ulaştırma Bakanı Sayın Adil Karaismailoğlu da meseleyi yakından takip ediyor.
Ünal Bey, “Resmi başvuruyu yapsınlar, konuyu tekrar değerlendirelim” dedi, bu herkes için iyi haber.
Pazar günü Ulaştırma Bakanlığı’nın tüm gücüyle sahada olduğunu hatta Altyapı Genel Müdürü’nün enkazda arama kurtarma çalışmalarına katıldığını yazmıştım, Ünal Bey de Denizcilik Genel Müdürlüğü olarak yaptıklarını anlattı.
Ticari gemiler, destek gemileri, balıkçı gemileri, yolcu gemileri, feribotlar, yangın söndürme römorkörleriyle, onlar da İskenderun üzerinden Hatay’a yardım eli uzatmışlar hatta bütçeleri olmadığı halde 300 konteyner de sağlamışlar.
Geldiğimiz noktada hem depremzedeler Kuzey Kıbrıs’taki yakınlarının yanına daha rahat gidecekler hem de çevre illerdeki asker ve öğrenciler daha ucuza Kıbrıs’a ulaşma şansı bulacaklar.
Bu en iyisi ve doğrusu olacak.