Dünya havacılık tarihinde, Osmanlı'dan çok yerde bahsedilir.
Dünya tarihinde uçaktan atılan ilk bomba, Kasım 1911'de, Trablusgarp Savaşı'nda Osmanlı askerlerinin üzerine atıldı.
Bir uçağa karşı ilk topçu ateşini 15 Aralık 1911'de Osmanlı birlikleri açtı. İtalyan Yüzbaşı Roberti yara almadı.
31 Ocak 1912'de İtalyan Yüzbaşı Carlo Montu yerden açılan ateşle yaralanan
ilk pilot oldu.
İlk gece bombardımanı 11 Haziran 1912'de Aziziye bölgesinde Yüzbaşı Morengo tarafından yapıldı.
25 Ağustos 1912'de uçağı denize düşen İtalyan asteğmen Manzini, bir savaşta ölen ilk pilot oldu.
Havacılık tarihine hedef alınan olarak geçmiş olmanın kısa özeti bu bilgiler.
Ama bir de madalyonun
diğer yüzü var.
***
Her sene 26 Nisan'da niye pilotlar gününü kutladığımızı biliyor musunuz?
Sultan 5. Mehmed'in cülus yıl dönümü kutlamaları için Türkiye'nin ilk pilotu Üsteğmen Fesa Bey’in 1912'de yaptığı gösteri uçuşunun yıl dönümü olduğu için pilotlar günüdür 26 Nisan.
Osmanlı devletinde 1 numaralı pilot brövesinin sahibidir Fesa Bey. Hayat hikâyesinden bir değil birkaç film çıkar.
1878'de İstanbul Gedikpaşa'da doğdu Fesa Bey. Galatasaray Lisesi'nden askeri liseye geçip, 1899 yılında süvari teğmeni olarak mezun oldu. 1910 yılında İstanbul'da Süvari Bölük Komutanı olduğu dönemde Avrupa'ya pilotluk eğitimine gönderilecek subaylar için açılan sınavı görünce, Fransızca yabancı dil şartına uyduğundan, aday oldu. Garip bir seçim sürecinde, üç ayrı kere sınava girerek, birinci seçilip, Fransa'ya pilot eğitimine gitmeye hak kazandı. Temmuz 1911'de İstanbul'dan yola çıkı. Viyana'da, Avusturya'nın eski İstanbul askeri ataşesiyle karşılaştı. Viyana gece hayatının etkisiyle bir haftalık gecikmeden sonra Fransa'ya vardı. 8 aylık eğitimden sonra İstanbul'a döndü.
***
Balkan Savaşı'nda uçağıyla cephede yer aldı. Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesi'ne atandı. Trabzon'a gitmek için İstanbul'dan yola çıkan Bezm-i Âlem gemisi 7 Kasım 1914'te Rus savaş gemilerince batırıldı, Fesa Bey esir düştü, Sibirya'ya yollandı. Tam beş yıl sekiz ay boyunca Sibirya'da kaldı. Şoförlüğünü yaptığı Rus generalin çizmelerini çıkarmanın çok ağırına gittiğini yazdı anılarında.
1917 devriminin yarattığı karışıklıktan faydalanarak kamptan kaçtı, yük trenlerinde saklanarak Moskova'ya ulaştı.
Hayatta kalmak için Kızıl Meydan'da dilenirken, Mustafa Kemal Atatürk'ün, Moskova'dan yardım almakla görevlendirdiği Halil Paşa'nın heyetine rastladı. Önce heyete sekreter olarak alındı, ardından Halil Paşa'nın gizli notunu Ankara'ya ulaştırmak için Kırım'a kadar at bindi, oradan küçük bir tekneyle Trabzon'a ulaştı. Kurtuluş Savaşı'nda yüzbaşı ve binbaşı rütbesiyle Batı Cephesi'nde uçtu. 1923 yılında, uçak satın almak için oluşturulan heyette yer aldı, 1925'te ordudan ayrıldı. 1933'te Devlet Havayolları İşletmesi'nin ilk genel müdürü oldu. 1942-50 yılları arasında Türk Hava Kurumu için emek verdi. 1951'de hayata gözlerini yumdu.
***
Fesa Bey ile Fransa'da eğitime gönderilen ikinci isim Kenan Bey’di. Fransa'dan döndükten sonra pilotluğu bıraktı, Çanakkale Savaşı'nda şehit düştü Kenan Bey.
Bir de ilk hava şehidimiz Fethi Bey var mutlaka bilmemiz gereken. Fethiye'ye adını veren kişidir kendisi. Gemide çarkçıbaşı olarak çalışırken İngiltere'ye uçak teknik eğitimine yollanan ama yeteneğiyle pilot olan biridir Fethi Bey.
Balkan Savaşı'nda cephede görev aldı, sonra "Osmanlı bitmedi"yi göstermek için başlatılan İstanbul-Kahire uçuşunda görevlendirildi. Uçuşun 10. ayağında 27 Şubat 1914'te Şam'dan kalktıktan sonra Taberiye Gölü yakınlarında uçağı düştü, şehit oldu. Emeviye Camii’nde bulunan Selahaddin-i Eyyübi türbesinin yanına gömüldü. Muğla'nın Makri kasabasının adı 1934 yılında anısını yaşatmak için Fethiye olarak değiştirildi.
***
Birinci Dünya Savaşı’na dair bilmediğimiz daha bir sürü olay var aslında.
Mesela, 15 Nisan 1916 gecesi İngiliz uçakları Bakırköy, Zeytinburnu, Yeşilköy
civarına 11 bomba attı.
Bozcaada gibi, Ege'de Türkiye'ye yakın adalara konuşlanmış uçakların marifetiydi bu saldırı.
Bombaların bir kısmı patlamadı, bir kısmı mezarlıklara düştü ama sonuçta İstanbul'a bir hava akını düzenlendi.
Çanakkale Savaşı sırasında kullanılan deniz uçağı, görev yapan Alman pilotlar gibi daha başka notlar da var.
Çok konuştuğumuz ve haklı olarak gururlandığımız savaşlarda, hiç bilmediğimiz bir alan askeri havacılık tarihimiz.
An’lar…
1895, Aşiyan: Denize paralel uzanan mezarlık ve ardında daracık bir yol. Şimdi araba ve insan selinin hâkim olduğu Aşiyan’dan 127 yıl öncesine dair bir kare.
1930’lar, Sirkeci Garı: Sinema ve edebiyatımızda ayrılıkların, hüzünlerin başlangıç yeridir tren garları. Sirkeci Garı’nda 1930’larda çekilen bu karede, gülümseyen hanımefendiler hâkim anlayışın aksini gösteriyor.
1950, Şişli: İstanbul’un ne kadar değiştiğini gösteren bir kare daha işte. Mecidiyeköy’e doğru uzanan yeşilliklerin yerinde bugün kocaman
binalar ve bitmez bir gürültü var.
Haftanın fotoğrafı
St. Petersburg demek “Beyaz Geceler “ demektir çoğu insan için. Oysa Nazilerin 872 gün boyunca kuşattıkları Leningrad’dır orası aynı zamanda. Su, gıda, enerjinin olmadığı, 15.5 milyon sivil ve askerin hayatını kaybettiği bir kuşatma sözünü ettiğimiz. Halka dağıtılan 125 gram ekmeğin yüzde 60’ının talaş olduğunu düşünmek bile yeterli aslında yaşanan dramı anlatmaya. Nazilerin vahşetini bilsek de Fin ordusu ve Fin istihbaratı da bir parçası olmuştur bu kuşatmanın. Her 27 Ocak’ta Leningrad’ın kurtuluşunu değil hayatını kaybedenleri anar Ruslar. Bu seneki anma etkinliklerinden geldi bu fotoğraf.