Hollanda’da aile hekimleri yaşlı insanlara “Koronavirüs olursanız, yoğun bakıma alınmak ister misiniz?” diye sordular.
Diğer ve daha genç hastalara yer açmak için, ölümü peşinen kabul edin demekti bu insanlara.
İngiltere’de de Ulusal Sağlık Sistemi, salgınla mücadele edenlere “Solunum cihazlarını ölme riski yüksek hastalardan çıkarıp, daha genç hastalara takma kararı verebileceklerini” açıkladı.
İşi yaşatmak olan sağlık emekçilerine, kimin yaşayıp, kimin öleceğine karar verme sorumluluğunu yükledi yani siyaset. İyi işleyen, kamu ihtiyacını önde tutan bir sağlık sistemi maliyetine katlanmak zor, sağlık emekçilerine Tanrı vazifesi vermek kolay.
90 yaşın üzerinde hastaların kurtulduğu, 12-13 yaşlarındaki çocukların öldüğü bir salgında, kimin yaşayacağına karar verme sorumluluğu...
Ahmet Telli mısrasındaki gibi, “Şimdi maymun halkasında insanlığımız...”
ABD ne bulursa çalıyor
Fransa’nın Çin’den sipariş ettiği milyonlarca maskeyi, yola çıkmak üzereyken 4 katı fiyat ödeyerek satın almış ABD.
Fransa’nın Büyük Doğu Bölge Başkanı Jean Rottner açıkladı bu durumu.
Doktor ihtiyacını karşılamak için de tüm dünyadaki doktorlara kendi ülkelerini ve hastalarını bırakıp, sağlanan çalışma vizesi kolaylığından yararlanmalarını istemişti ABD.
Maske, doktor, salgına karşı ne buluyorsa ve daha doğrusu, başkalarının yaşam hakkını çalıyor şu an ABD devleti.
Kıblesi Washington olan, ABD’ye eleştirileri “eski model solcu ağzı” diye tanımlayanlara ders olur umarım.
Koronavirüs demek yasak “Netekim”
Türkmenistan’da “koronavirüs” demenin yasaklanmasıyla sosyal medyada çok dalga geçti yaşı genç arkadaşlar.
Kenan Evren döneminde, TRT’de, solcular kullandığı için “Evren” demek yasaklanmıştı bir zamanların Türkiye’sinde.
Çağdaş yerine asri, doğa yerine tabiat, doğaçlama yerine irticalen demesi isteniyordu ekrana çıkanların.
Aziz Nesin, o dönemde bu yasaktan müthiş bir mizah üretmiş, Kenan Evren’e, Kenan Kâinat demeye başlamıştı.
Bugün bize komik ya da anlamsız gelen şeylerin çoğunu geçmişte yaşamış bir milletiz biz. Başlıktaki “Netekim”in Kenan Evren’i anlatmak için kullanıldığını da hatırlatmış olayım genç arkadaşlarıma.
Alkışlamak yetmez
Özel Okullar Birliği, koronavirüs mücadelesinde hayatını kaybeden sağlık emekçilerinin çocuklarına yüzde 100 burs vermeli.
Hazine ya da belediyelerin tahsis edeceği arsalara, TOKİ evler yapmalı, parasını milletçe birlikte ödeyeceğimiz.
Taksilere tanınan Özel Tüketim Vergisi’nden muaf araba alma hakkından tutun da daha bir sürü şey yapılabilir.
Alkışlamaktan öte şeyler yapmalıyız tüm sağlık çalışanları için ve bu mücadelede hayatını kaybeden tüm sağlık emekçilerinin gözlerinin arkada kalmamasını sağlamalıyız.
Bak sen şu radyolara
17 Ağustos’ta, 15 Temmuz’da, bilinmezlik zamanında sokağa çıktığımızda hep radyolar vardı yanımızda.
Şimdi evlerdeyiz ve radyo yine yanımızda.
MediaLiven’ın 15 binin üzerinde tekil şahsın katıldığı anketi sonuçlandı.
İnsanların evlerinde radyo dinleme alışkanlıkları artmış, bu şaşırtıcı değil.
Evlerdeki televizyon sayısı belli, buna karşılık radyoların tamamı anten, web, mobil uygulamalar, uydu ve dijital platformlardan yayında. Araştırmada beni asıl etkileyen şey, insanların koronavirüs öncesine göre çok daha uzun süre radyo dinlemeye başlamış olmaları.
Karantina günleri, eski ama eskimeyen dostumuz radyoyu bir kez daha hatırlattı hepimize, iyi de oldu.