ABD medyası Malatya’da çöken bir binanın nasıl yanlış mühendislik hizmeti aldığını dosya haber yaptı.
Son iki haftadır, Türkiye ve KKTC’de 138 inşaat mühendisliği fakültesi olduğunu, bu kadar çok fakültede bir eğitim standardı sağlamanın mümkün olup olmadığını sordum.
Türkiye’de kimi resmi kurumlara soru sormakla duvarla sohbet etmek arasında bir fark yok.
İnsan canı “Ben sordum, cevap vermediler” diye geçiştirilecek bir konu değil, kendi sorumun cevabını araştırıp kendim buldum.
İTÜ, 45 profesör, 17 doçent, 24 doktor öğretim görevlisi, ODTÜ, 35 profesör, 9 doçent, 8 doktor öğretim görevlisi ile inşaat mühendisi yetiştiriyor.
İstanbul’a 100 kilometre mesafedeki devlet üniversitesinde 1 profesör, 2 doçent, 10 doktor öğretim üyesi var.
Doğu ya da Güneydoğu Anadolu’da değil, Ege ile Orta Anadolu’nun kesişim noktası şehirdeki devlet üniversitesinde hiç profesör yok, 4 doçent, 4 doktor öğretim üyesiyle inşaat mühendisi yetiştiriliyor.
2022’de üniversiteye giriş sınavında 40 matematik sorusundan 35’ini doğru cevaplayan inşaat mühendisi olacak, 13’ünü doğru cevaplayan da.
Türkiye’de, tüm dünyanın kabul ettiği ABET Standardı’nda eğitim veren inşaat mühendisliği fakülteleri de var, yerli, Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği’nin sertifikasına sahip olmayan inşaat mühendisliği fakülteleri de...
Tıpkı tıp eğitimi gibi inşaat mühendisliği de insan hayatıyla ilgili bir eğitim ve YÖK’ün bu işi ciddiye alması, çözüm üretmesi gerekiyor.
‘Buradayız Hatay’, bir başarı hikâyesi
Sosyal medyanın sadece bir nefret yayma aracı olmadığını gösteren harika bir örneğimiz var artık.
Depremin en büyük zararı verdiği illerden biri olan Hatay’da bugün hangi ilçede hangi esnaf açık biliyorum.
Bu sayede şehri terk etmeyen esnafa destek sağlamak mümkün olabiliyor.
Hatay’da hangi iş kolunda eleman ihtiyacı olduğunu ya da Hatay’da kimlerin iş aradığını da biliyorum.
Bu sayede bir felaketin ardından ciddi anlamda bozulan emek arzı ve talebi aynı çatı altında buluşuyor.
Kiralık araç ilanlarından, duşu-tuvaleti olan konteyner satışına kadar bir sürü ek bilgiye de ulaşıyorum.
Antakyalı iki yakın arkadaş, avukat Mehmet Ali Gümüş ve tercüman Öykü Atıcı’nın başlattığı bu girişim iki günde 30 binden fazla takipçi sayısına ulaştı. Daha önemlisi, Hatay’dan insanlar başka şehirlerle ve kendi aralarında iletişime geçmeye başladılar.
Hatay’da doğmuş olanları, yaşayanları ve Hatay’a destek vermeyi isteyenleri bir araya getiren bu hesap, sosyal medyanın iyi işler yapabilme özelliğinin somut bir kanıtı oldu.
Yaralarımız ne kadar bireysel olursa olsun, ancak birbirimize destek olarak ayağa kalkabiliriz ve bunu da ancak birbirimizden haberdar olabilirsek yapabiliriz.
İnşaat değil tespit seferberliği lazım
İstanbul’da bir milyon 166 bin 255 bina var.
Rezerv alana taşınacak 1.5 milyon konut sayısı daire ve dükkânlardan oluşan bağımsız bölüm demek.
Bu da yaklaşık 100 bin bina anlamına geliyor.
Beklenen depremde çok ağır ve ağır hasar sayısı alacak bina sayısı 91 bin civarında hesaplandığı için rakam ihtiyaca uygun.
Fakat iki sorunumuz var:
Birincisi, İstanbul’daki binaların depreme gerçekten dayanıp dayanmayacaklarını belirlemek için gereken süre.
Şu an yapılan kontrollerde zemine ve proje doğruluğuna bakmıyor, sadece imalatı, o da kısmen kontrol ediyoruz.
Hal böyle olunca da binaların yaşına bakarak karar vermeye çalışıyoruz.
İstanbul’daki binaların 255 bini 1980 öncesinde, 533 bini de 1990 ile 2000 yılları arasında yapılmış.
Sadece yaşa bakarak iş yapmaya kalkarsak, 788 bin binayı yenilememiz gerekir ki bu imkânsız.
Tüm uzmanlar, zemini, projesi, imalatı düzgün yapılmış eski binaların da depreme dayanabileceğini söylüyor.
O zaman takıntı haline gelmeye başlayan bina yaşı meselesini bir kenara bırakıp, yaşına bakmadan zemini, projesi ya da imalatı sorunlu binaları tespit etmek gerekiyor. İnşaat seferberliğinden önce tespit seferberliği başlamalı.
Dikkat, Macaristan’da oylama başladı
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini henüz parlamentosunda onaylamayan iki ülke var. Biri biziz, diğeri de Macaristan.
Macaristan’da oy verme süreci başladı, Başbakan Orban da tasarıya destek vereceğini söyledi ama partisi Başbakan ile aynı fikirde değil.
Budapeşte, üyelikleri onaylamak için, İsveç ve Finlandiya’dan, Macaristan demokrasisine yönelik gerçek dışı iddiaları seslendirmemesini istiyor ama bugüne kadar taleplerine karşı somut bir sonuç elde edemediler.
Yine de Macaristan, İsveç ve Finlandiya’ya yeşil ışık yakarsa, tam da seçime gideceğimiz dönemde Ankara üzerindeki onay baskısı artacaktır.
Macar Parlamentosu’ndaki konuşmaları ve sonucu dikkatle takip etmemiz gerekiyor.