ABD merkezli Rand Corporation adlı düşünce kuruluşunun raporuyla “Türkiye’de darbe” tartışmaları yeniden alevlendi.
Gölge CIA diye bilinen bu kuruluşun Türkiye’ye dair ilk raporu değil bu.
2003 yılında da, Ilımlı İslam diye bir rapor yazmıştı bu kuruluş.
O raporda, ABD yönetimine, ayetler ve hadisler üzerinde şüpheler yaratmak için oynamalar yapmak ve bazı “Müslüman liderleri” uygun şekilde kullanmayı tavsiye etmişlerdi.
Kullanılması gerektiği söylenen 5 isim şöyle:Eski Bosna Müftüsü Mustafa Ceriç, UCLA’nın İslam Hukuku Profesörü Abou El Fadl, Türkiye’den Fetullah Gülen, Suriyeli yazar Muhammed Shahrur ve Amerika İslam Yüksek Konseyi Başkanı Şeyh Hişam Kabbani.
Arama motorları birbirinden bağımsız olarak sıralanan bu isimlerden bazılarının arasında ilişki olduğunu söylüyor.
Mesela Profesör Fadl’ın Youtube’da FETÖ’yü öven bir röporajı var.
Bir diğerinin kızına Türkiye’de FETÖ iş bulmuş, bir diğeri tıpkı FETÖ lideri gibi uzun yıllardır ABD’de kaçak.
Suudi Arabistan’ın Kuran-ı Kerim’i İbraniceye çevirirken Hz. Muhammed’in adını anmamasından, Mescid-i Aksa’dan “Tapınak” diye söz etmesinden ve 300 kadar hata ya da tahrifat yapmasından sonra, 17 yıl önceden gelen bu öneriler halen yürürlükte mi diye merak ediyor insan.
Üstelik öyle olduğuna inanmak için çok sebebimiz var...
Sıla ve komplo teorileri...
Önce Ankara, hemen ardından da Kıbrıs’taki sahnesini son dakikada iptal etti Sıla.
İş disiplini yüksek sanatçılardan birisinden gelen bu iptallere şaşırmış herkes.
Şaşırmak kısmına bir itirazım yok da, bayılıyoruz hemen dedikodusunu yapmaya, komplo teorileri üretmeye.
Müzik dünyası ve o dünyaya yakın insanların tamamı başka başka hikâyeler anlatıyor.
Hikâyelerin ne olduğunun çok bir önemi yok...
Kimileri kadınsal problemlerden söz ediyor, kimileri de “evlilik ve gerçekler” diye bilmiş cümleler kuruyor.
Duyduğum her farklı senaryoda “Ya kadın grip olduysa, ya yorgan döşek yatıyorsa” diye itiraz ettim.
“Elbette öyle diyecek, ne demesini bekliyorsun” diye geri püskürtüldüm.
Anladığım kadarıyla, Sıla’nın başına gelmeyen kalmamış olabilir ama asla grip olamaz...
Dünya mı çocuklarımız mı?
Bir litre inek sütü üretmek için 628 litre, bir litre soya sütü üretmek için 28 litre su kullanılıyor.
Bitkisel süt daha az toprak gerektiriyor ve süt üretilirken havaya daha az karbon salınıyor.
Ancak işin bir de besin değeri kısmı var.
100 mililitre inek sütünde 3.5 gram, soya sütünde de 3.4 gram protein var.
Badem, pirinç, Hindistan cevizi ve yulaf sütü, besin değeri açısından inek sütüne yaklaşmıyor.
Soya sütü protein değeri açısından alternatif ama proteinlerin içindeki sindirilebilir amino asitler açısından da inek sütü önde gidiyor.
BBC’nin hazırladığı dosyada başka parametreler de var ama işin özeti şu, yetişkinler hemen bitkisel süte geçmeli, çocuklar da, bezelye sütü gibi piyasaya çıkan yeni ürünlerin besin değerleri anlaşılıncaya kadar hayvansal süt tüketmeye devam etmeli...