Perşembe sabahı Jerusalem Post, Rusya ile Ukrayna'nın konuştuğu paketin İsrail Başbakanı'nın temaslarıyla hazırlanan bir paket olduğunu yazdı manşet haberinde.
Perşembe gece yarısına doğru, BBC Dış Politika Editörü John Simpson, "Bir barış anlaşmasının ana hatları ortaya çıkıyor mu?" başlığıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı görüşmenin ayrıntılarını yazdı. Simpson'un Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile yaptığı görüşmeden sonra kaleme aldığı analiz BBC Dünya Servisi'nin ana sayfasında ve tüm dillerinde yayına girdi.
Tüm dünya birinci ağızdan Putin'in neler istediğini öğrenmiş oldu. Savaşın bitmesini sağlayacak maddelerden Ukrayna'nın NATO üyeliğine itiraz biliniyordu ama Rusya iki şey daha istedi. Birincisi Ukrayna'da Rusça'nın korunması diğeri de ayrılıkçı iki cumhuriyetin Rusya'ya bağlanması. Bunlar olur ya da olmaz ayrı konu ama Türkiye anahtar ülke rolünü dün gece bir kez daha perçinlemiş oldu. Her iki tarafla da konuşabilen, Putin'in ağzından müzakere şartlarını alan, aynı anda Moskova'dan Ukrayna'ya geçmiş olan Dışişleri Bakanı üzerinden barış için mekik diplomasisi üreten Türkiye. Bu imaj Türkiye'yi sadece siyasi olarak değil ekonomik olarak da başka alanlara taşıma potansiyeli barındırıyor.
Fark etmedik ama aslında barışta anahtar ülke olmanın ilk faydasını gördük bile: Pazartesi günü Washington'daki Delphi Ekonomik Formu'nda Trump dönemi Dışişleri Bakanı Pompeo, "EastMed canlansın" açıklamaları yaptı. ABD'de bulunan Yunan heyeti de bu sözlerle sevinçten havalara uçtu. Aynı heyet, önceki gün Beyaz Saray yetkilileriyle yaptıkları görüşmedeyse "Beyaz Saray'ın "EastMed politikasını değiştirmeyeceği" cevabını aldı, sevinçleri kursaklarında kaldı. Barışı arayan ülke algısı Türkiye'ye hem siyasi hem de ekonomik anlamda başka faydalar da sağlayacak gibi.
Maske-mesafe-şeffaflık
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, en son 18 Ocak 2022’de koronavirüs vakalarının yaş dağılımını açıkladı. Açıklanan yaş aralıkları 12-19 ile başlayıp, 65 yaş üzeriyle bitiyor ve dağılım yüzde 100’e ulaşıyordu.
Bu hesaba itiraz ettim zira o dönem ilkokul ve orta 1 dağılımın içine alınmamış ama ikiden fazla çocuk hasta olduğu için kapatılmış bir sürü sınıf vardı. Rakamların düzeltilmeyeceğini zaten tahmin ediyordum ama yaş istatistiği açıklamasının toptan kaldıracağını düşünmemiştim. Son iki haftada sınıf mevcutları 18 kişi olan ve öğrenci sayısı devlet okullarına göre çok daha düşük özel bir okuldan en az 25 pozitif çocuk vakası bildirildi. Sağlık Bakanı, 12 yaş altı, aşı yapılmasına izin verilmemiş hasta çocuk oranını da açıklasa keşke. Sahi bir sürü ülke 5 yaş üzerini aşılarken, biz çocuklarımızı neden aşılamadık? Buna dair de bilimsel bir açıklama yapılmadı. Hiç unutmamak gerekir ki maske-mesafe-temizlik kadar şeffaflık da önemli.
İnsan yorgunu olduk
Bize büyük hayaller kurdurmuş insanların küçük hesaplar yaptığını görmekten,
Cehaletini kılıç diye kuşananlardan, en ufak fikir ayrılığında elini beline atanlardan,
Arabası, ayakkabısı, saati, marka olunca kıymetli olacağını sananlardan,
Görgüsüzlüğü paçalarından akanlardan, tek derdi yırtmak olanlardan,
Canı lahmacun çekerken sosyetik İtalyan restoranlarında dolaşan,
Humidor ne işe yarar bilmediği için kurumuş purolarını caka satmak için yakanlardan,
Yetişme yıllarında hissettiği açlık ve yetersizlik duygusunu, şimdi şehirli her kadına yazarak kapatmaya çalışanlardan,
Trafikte bir iki dakika beklememek için herkese saygısızlık yapandan, Ofiste emeği ve bilgisi ile değil de kulis yaparak yükselme çabasında olandan o kadar çok yorulduk ki... İnsan yorgunu olduk şimdi ve bu uyumakla, dinlenmekle geçmeyen bir yorgunluk maalesef.
Zeytine dair en acı soru
İtalya ve İspanya’da bir zeytin ağacı ortalama 45-50 kilogram meyve veriyor.
Türkiye’de ağaç başına verim 15-20 kg seviyesinde.
İspanya’nın kullandığı zeytin ağacının cinsi farklı ama klasik yöntemle üretime devam eden İtalya’daki verim ne? Dekar başına verim Yunanistan’da 210 kg, Türkiye’de yaklaşık 200 kg.
Türkiye’de meyve veren 159 milyon, vermeyen 28 milyon zeytin ağacı var.
İtalya gibi klasik yöntemle üretim yapıp, sonra İspanya’nın yaptığı gibi ürünü dökme zeytinyağı diye ihraç edip, Roma havalimanından, İtalyan şişesi içerisinde Türk zeytinyağı satın almak bana garip geliyor.
Zeytinlikleri korumak yetmez, verimi artıracak bir yol da bulmamız gerek.