Ayıp ama yazacağım...
- Suudi Arabistan’da denk bütçe için petrolün varil fiyatının 80 dolar olması gerekiyor. Rusya’nın dayanama-yacağını düşündükleri için fiyatı petrol fiyatını düşürdüler ama onlara da ağır bir maliyet çıkarıyor bu tablo. Yemen’deki savaş, Suriye ve Libya’da Türkiye’ye karşı yürütülen vekâlet savaşları etkilenebilir bu durumdan.
- Rusya bir varil petrolü 25 dolara çıkarıyor ama rafineriye kadar maliyet 40 dolara yükseliyor. Şu an bir varil petrolün fiyatı 36.74 dolar. Ekonomistlere göre 53 dolar altındaki her fiyat Moskova’nın bütçesini bozuyor. Rusya bir yandan Suriye’de bir savaşın maliyetine katlanıyor, diğer yandan Libya’ya giden paralı askerleri ve ağır silahları finanse ediyor. 550 milyar dolarlık döviz rezervleri var ama fiyatlar uzun bir süre böyle giderse zorlanabilirler.
- Türkiye’ye karşı olsun da ne olursa olsun diyen Mısır’da petrol üretimi giderek artıyor, rezervleri Malezya’dan da fazla ama ciddi yatırıma ihtiyaç duyuyorlar. Fiyatlar aşağıya gidince yatırım zorlaşıyor, üstelik en büyük yatırımcıları da İtalyan Eni firması.
- Bir de İtalya var elbette. Libya’da General Hafter’e en fazla siyasi destek veren, Türkiye’ye karşı ağır eleştiriler yönelten ülke konumundaydı. Şu an koronavirüsten başka dertleri kalmadı. 2020 büyüme hızları daha şimdiden eksiye döndü.
- 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin finansmanı dahil bir sürü olayda adı geçen, Libya’da Hafter’e 150 milyon dolar yardım yapan, Osmanlı dönemini aşağılamak için 100 milyon dolar bütçeli diziler çeken Birleşik Arap Emirlikleri de dünyanın 8. büyük petrol üreticisi. İkinci büyük gelirleri turizm; şu an 50 civarında olan kroronavirüs vaka sayısı arttıkça o alanda da sıkıntı yaşayabilirler.
İnsanların yaşadığı felaketlere sevinmem, sevinilmez ama Türkiye’nin felaketini isteyen yönetimlerin ekonomik olarak zorlanmasına da üzülemeyeceğim...
Sağlık Bakanı bizi kandırıyor mu?
“Koronavirüs her yere geldi, bir bize gelmedi, olacak şey değil, Sağlık Bakanı bizi kandırıyor.”
Tırnak içindeki bu cümle ve benzerlerini çok duydum son bir haftada.
Koronavirüs Türkiye’ye gelmiş olabilir ama Sağlık Bakanı Koca’nın bizi kandırdığı anlamına gelmiyor bu.
Bugüne kadar Türkiye’de yaklaşık iki bin kişiye test yapıldı ve tüm sonuçlar negatif çıktı.
Fakat bir sağlık kurumuna başvuruda bulunmadan hastalığı hafif atlatanlar olabilir.
New York’ta kurulu Columbia Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Yeşim Demirdağ’ın tüm dünyada koronavirüs almış insan sayısının bilinenden çok daha fazla olabileceğini anlatırken dikkat çektiği bir nokta bu.
Sonuç mu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya haksızlık etmemek lazım, Bakan bizi kandırmadı, süreci gayet iyi yönetti.
İmza da atarım, parmak da basarım...
“Kendi içinde birbirini öldürmenin binlerce yolunu bulmuş, ırkçılık, üstüncülük, sömürgecilik ve soykırım gibi kavramları icat etmiş Avrupa’nın, İkinci Dünya Savaşı ve Yahudi Soykırımı’ndan sonra ansızın uluslararası insan haklarının en önemli garantörüne dönüşmesi tarihte görülmüş en büyük tezgâhtır.”
İspanya’da yayımlanan El Periodico gazetesinde, Joan Canete Bayle yazmış bu cümleleri.
Yunanistan’ın Türkiye sınırında yaşanan utancı bu cümleyle anlatmaya başlamış.
Altına imza da atılır, parmak da basılır ama bu tek örnek değil.
Avusturya’da Der Standart, Almanya’da Süddeutsche Zeitung gibi medya kuruluşları hem Yunanistan hem de tüm AB’yi eleştirmeye başladılar.
İnsan şaşırıyor...
Kadınlar için yaşayan adam...
Gazete haberlerine bakacak olursak eğer,
Zamanında Defne Samyeli için 15 kilogram veren Cem Yılmaz, şimdi de Serenay Sarıkaya için spora başlamış.
Yahu her yaz öncesi hemen herkes diyet yapıp spora başlamıyor mu?
Niye Cem Yılmaz’ın her yaptığını bir ilişkisine bağlıyoruz ki?
Bu kadar göz önünde olan bir adam sadece hayatındaki kadına değil herkese iyi gözükmek isteyemez mi?
