Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Avustralya ile tanışmamı sağlayan 1980’lerin Yeşilçam tarzı aşk romanları serisi “Beyaz Dizi” sayesinde olmuştu. İkmale kalınca, tatilin bir kısmını odada geçirmek zorunda kalmış, ders kitabı yerine odada okunabilecek tek şey olan “Beyaz Dizi” kitaplarına dalmıştım. Kitaplardan birisi Avustralya’da geçiyordu ve hikâye ağustosta bir kış günü başlıyordu... 40 yıldan fazla bir zamandan sonra THY uçağı Sidney’e tekerlek koyduğunda geçen yıllarda öğrendiklerimi görme heyecanı kapladı içimi. Kış dedim ya sıcaklık 20 derece civarlarında, yaz dedim ya o zaman da sıcaklığın 30 derecenin üzerine çıktığı iki aylık dilimden söz ediyoruz. Yağmuru bol bir yer Avustralya ve her yağmurda sokakta ayakkabısını eline alıp yalın ayak dolaşan kadınlar ülkesi.

Haberin Devamı

Ağustosta kışın ortası...

Sidney’in olmazsa olmazı

Sidney’in dünyaca ünlü Opera Binası’nı yeryüzünde duymayan kimse kalmamıştır herhalde. Popüler kültür özellikle de televizyon bu binayı hepimize tanıttı zaten. Fakat bu ikonik yapının hikâyesi aslında bildiğimizden ya da gezi bloglarında yazılanlardan çok daha farklı. Herkesin bildiklerini yazayım önce,1955’te New South Wales hükümeti şehir için yeni bir sahne sanatları merkezi tasarlamak üzere uluslararası bir yarışma açar, bu yarışmayı da Danimarkalı mimar Jorn Utzon’un tasarımı kazanır. Bir tekne filosunun yelkenlerinden esinlenen tasarım büyük beğeni toplar. Opera Binası 1973’te Kraliçe Elizabeth tarafından açılır. Bu herkesin bildiği kısım, önemli ama hikâye daha başka. Kısa kısa yazayım, binayı tasarlayan Utzon, siyasetçilerle girdiği kavgalardan sonra istifa eder ve işi başkaları tamamlar. Kabuk çatı inşaat zorlukları nedeniyle kâğıt üzerindeki tasarımdan çok daha farklı bir hâle gelir. Zemin etüdünden başlarak yapılan hatalar bütçeyi katlayınca Opera Binası bir süre siyasi tartışmaların da merkezinde kalır. Merak edenler için yazılmış uzun kitaplar var ama sonuçta bugün herkesin bildiği bu bina UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde de yer alıyor. 7 gösteri salonu, konser salonu, opera tiyatrosu, drama tiyatrosu, Playhouse, Studio, Forecourt ve Utzon Odası gibi bölümler bulunuyor. Sidney Opera Binası’nda her yıl 3 bin gösteri, yılda 2 milyon izleyiciye ulaşıyor. 10 bin 154 borulu Büyük Orgu ise dünyanın en büyük mekanik orgu olma özelliğine sahip.

Haberin Devamı

Ağustosta kışın ortası...

LİMAN KÖPRÜSÜ

Liman Köprüsü’nün inşası 1923’te başladı ve 1932’de tamamlandı. İnşa edildiği dönemde dünyanın en uzun çelik kemer köprüsüydü. 1149 metre uzunluğundaki ve denizden 134 metre yükseklikteki köprünün yapımında 6 milyondan fazla çivi kullanılmış. Avrupalıların ilk yerleştiği The Rocks bölgesi ile Sidney’in kuzeyini birleştiren köprü aynı zamanda bir turizm merkezi durumunda.

Ağustosta kışın ortası...

THY’NİN AKILLI STRATEJİSİ

Yunanistan ve Lübnan’dan gelenler Sidney’de ciddi bir nüfus oluşturuyor. Buna pandemi döneminde Sidney’e göç eden Türkleri de eklediğiniz zaman bile ortaya ciddi bir yolcu kapasitesi çıkıyor. Fakat çok milletli yapısı hem de turizm merkezi olması bu yeni açılan hattın geleceğini parlak kılan bir potansiyel. Türkiye ile Avustralya arasındaki ticaret hacmi 3 milyar dolar seviyesinde ama hedef rakamın 5 milyar dolara çıkması. Sidney seferi boyunca sohbet ettiğim THY yöneticileri sadece yolcu değil kargo taşımacılığında da potansiyelin farkındalar. Uzun uçuş sırasında THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’yle de sohbet etme şansım oldu. Bugün Kuala Lumpur aktarmalı olarak düzenlenen seferler 2026 sonunda filoya katılacak uçaklarla direkt sefer haline dönecek.

Haberin Devamı

Ağustosta kışın ortası...

THY istediği verimi alamadığı hatlarda ısrarcı olmuyor ve genellikle ilk yıl başa baş rakamlarını yakalamaya çalışıyor ama Sidney biletleri aralıkta yüzde 80 kapasiteye ulaşmış bile. Avrupa hava yollarının slot sorunları yüzünden çok uçmadığı bu coğrafyada Körfez ülkelerinin hava yollarıyla rekabet edeceğiz ama avantajımız İngiltere, Yunanistan ve Lübnan’dan Avustralya’yı ziyaret etmek isteyenler olacak.

Ağustosta kışın ortası...

DARLING LİMANI

Bahçeleri, müzeleri, yürüyüş yolları, mağazaları ve çeşitli eğlence mekânlarıyla Sidney’in diğer bir canlı bölgesi. Şehrin batısında yer alan liman, eğlence merkezleri, yüzlerce cafe ve restoran, su sporları ve fuar merkeziyle dikkat çekiyor.

Ağustosta kışın ortası...

BONDI BEACH

Bondı Beach, altın rengi kumları, berrak suları ve canlı atmosferiyle ünlü Sidney’in en ikonik simgelerinden birisi.

ROCKS BÖLGESİ VE GÖZLEME

Sidney’in geçmişi koruma konusundaki başarısının özeti olan bölge burası. İngilizlerin yaptığı ve bir zamanlar mahkumların yaşadığı evlerde bugün en lüks markaların ürünleri satışa sunuluyor. Kurulan sokak pazarında tüm dünyadan hediyelik eşyalar da var, gıda ürünleri de. Türkler de gözlemeyle girmişler o pazara. Arnavut kaldırımlı sokakları, tarihi binalarıyla büyüleyici bir atmosfer.

Ağustosta kışın ortası...

QUEEN VICTORIA BUILDING

Romanesk mimarisi ile 28 yaşındaki mimar George McRae tarafından tasarlanan ve 1898 yılında inşa edilen bina, günü-müzde alışveriş merkezi olarak kullanılıyor.

Ağustosta kışın ortası...

KANGURU VE KOALA CUMHURİYETİ...

Featherdale Sidney Yaban Hayatı Parkı, belgesellerden en iyi bildiğim yerlerden birisiydi ama içine girince anladım ki bambaşka bir dünyaymış.

Ağustosta kışın ortası...

Her hayvanın adı ve hikâyesini bilen rehberlerle dolaştığım bu vahşi yaşam parkında Tazmanya canavarından, Kazuari kuşuna kadar yüzlerce tür hayvanla harika bir gün geçiriyorsunuz.

Ağustosta kışın ortası...

 

Ağustosta kışın ortası...

Avustralya ve Sidney tarihçesi:

Avusralya’yı ilk keşfedenler aslında yerliler. Avrupa kıtasından Avustralya’yı keşfeden isimse Hollandalı denizci Willem Janszoon olmuş. 1606’daki bu keşfin ardından Hollandalı başka denizciler de Avustralya’nın batı ve güney kıyılarını keşfettiler. Büyük Britanya’nın adanın aşağı kısımlarına inmesi ve haritasını çıkarmaya başlaması 1770’i buluyor. Kaptan Cook’un Endeavour gemisinin tarihe geçişi de bu sayede oluyor. İngiltere’nin azılı suçlularını Avustralya’ya yollama fikrini ortaya atan kişi de zaten Kaptan Cook oluyor.

Ağustosta kışın ortası...

Ocak 1788’de Sidney’e ulaşan İngiliz Amiral Arthur Phillip Komutası’ndaki 11 gemiden 290 denizci, kadın ve çocuk ile 717 mahkum iniyor. Kolonileşme sürecinin başlangıcı aynı zamanda Aborijin halkı için iki asırlık bir hak arama mücadelesinin de başlangıcı oluyor. Kimi kaynaklarda Sidney adının Lord Sidney’den geldiği söylense de aslında bu isim Fransızca Saint Denis yani geniş çayırdan gelen bir isim olarak kabul edilir. Lord Sidney, Avustralya’nın ilk keşfinden bir asır önce ölmüş bir İngiliz soylusudur.