Benyamin Netanyahu, tüm siyasi hayatının en zor anlarını hep İsrail Parlamentosu’nda yaşadı, hakarete yakın cümlelerin hedefi oldu.
Buna karşın Benyamin Netanyahu, siyasi hayatının en rahat konuşmalarını hep ABD Kongresi’nde yaptı.
Çarşamba akşamına kadar yaptığı 3 konuşmada da yine çok alkış almıştı ama 4. konuşmada rekor kırıldı.
Netanyahu’yu her 50 saniyede bir, tam 72 kere ayakta alkışlayan ABD’li siyasetçiler, ciddi bir efor sarf edip, kas yapılarını güçlendirmiş oldular.
Güçlenen sadece kol ya da karın kasları olmadı.
Netanyahu, ABD’nin en marka üniversitelerine ve sokakta kendisini protesto eden ABD’lilere ağır hakaretler ederken, aralıksız sırıtarak yüzlerindeki gülme kaslarını güçlendirdiler.
Gazzeli çocukların ölümüne
ABD olarak verdikleri katkıyı hiç umursamadan Netanyahu ile selfie çekimi için sıraya girerken vicdansızlıklarının nişanesi kalp kaslarını da güçlendirdiler.
Buna karşın bizde de güçlenen kaslar oldu elbette.
Tek kutuplu ve ABD hegemonyası altındaki bir dünyada adaletin olamayacağını anlarken beyin kaslarımız güçlendi.
Bu utanmazlığa karşı içimizde birikenleri tutmaya çalışır, bir soykırımcının gördüğü teveccühe karşı dişlerimizi sıkarken çene kaslarımız kuvvetlendi.
ABD’li siyasetçilerin gelişen kaslarının bizden fazla olmasının çok bir önemi yok.
Biz, tek kutuplu ve ABD hegemonyası altındaki bir dünyanın sonuna geldiğimizi, o ekonomik gücüne rağmen ABD’nin niye batacağını da biliyoruz, o batışın çok yakında olduğunu da...
Stüdyo içerisinden notlar…
* İsrail Başbakanı ABD Senatosu’nda, sülalesinin sünnet düğünü olan tek erkek çocuğu muamelesi görürken, CNN Türk stüdyosundaydım.
Reji sesleri aldığı için sizin duymadığınız konuşmaların yazılabilecek kısımlarını sizinle paylaşayım:
* İsmail Dükel ve ben, meseleye ABD emperyalizmi açısından bakmayı tercih ettik. Vietnam’da öldürdükleri 4 milyon sivil, Felluce’de yaptıkları katliam benim, Afganistan ve darbeler tarihi Dükel’in dilinden düşmedi. Her öfke nöbetinde ABD’nin sicilindeki kanlı sayfalara döndük.
* Fulya, her zamanki dobra haliyle izledi konuşmayı. Öfkelendi, çok kızdı, yer yer utanmazlığın boyutuna şaşırdı.
* Abdülkadir Selvi, öfkesini önce cümlelerine yansıttı sonra bir ara stüdyodan çıkmak da istedi, Fulya oturmasını sağladı.
* Eray Güçlüer, konuşma öncesinde bildik yalanlarını tekrar edecek diyordu, konuşma ilerledikçe ilk kez nutkunun tutulabildiğini gördüm.
* Arada sert cümleler de oldu, Fulya, “Abi her cümleyi mi alkışlayacaklar dediğinde, merak etme yellense de alkışlar bunlar” dediğimi yazma hakkım var, diğer yayın konukları da benden aşağı bir durumda değildi.
* Telefonuma yayın esnasında bir sürü not düştü, bir arkadaşım Elon Musk’un Netanyahu’yu alkışladığı yeri atmıştı. Biz yayında konuştuk sonra İngiliz The Guardian o kareyi manşetine aldı. Gecenin en güzel notu, Demirören Medya TV Grup Başkanı Murat Yancı’dan geldi: Ahmet Kaya, Sevgi Duvarı şarkısında Can Yücel’in mısralarını bestelemişti, “ne kadar rezil olursak o kadar iyi” kelimesini hepimize öğretmişti ya, Murat, ABD’nin durumunu tek mısrada özetlemiş oldu.
Cevdet Yılmaz, sakin güç…
Türk medyası için Kıbrıs demek ilk harekâtın başladığı 20 Temmuz demektir çoğunlukla.
Oysa geride dikkatle takip etmemiz gereken 364 gün daha vardır.
O 364 gün için hakkını teslim etmemiz gereken kişi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz.
Bu 20 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vekalet ettiği için Ada’da olamayan Cevdet Yılmaz geçen sürede oldukça önemli işler yaptı.
Yılmaz KKTC için hayati sektör olan narenciye üretimindeki en büyük sorun, mevsimsel etkileri en aza indirecek, 40 bin tonluk soğuk hava tesisinden tutun da, tarım master planı yapılmasına, sulama sorununun çözülmesinden Güzelyurt’taki hastane, Girne’deki askeri hastane ve KKTC’nin dijital dönüşümüne kadar aynı anda çok sayıda projeyi takip ediyor, kapalı salonlarda değil, şantiyelerde brifing alıyor.
İş yapma biçimi sakin, muhataplarını motive etme metoduyla çalışan birisinin 364 günde başardıkları aslında 365. günün coşkusunun da belirleyicisi oluyor genellikle ama bunu çoğumuz fark etmiyoruz.
Törenlerin etkisi geçmeden, bu hakkı teslim etme ihtiyacı duydum.