Almanya Dışişleri Bakanı pazar günü Türkiye’ye geldi, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Antalya’da görüştü.
Türkiye’ye “Size para verelim, Afgan mültecilere de siz bakın” derler mi diyordum, görünen o ki plan başka.
Almanya önderliğindeki Avrupa Birliği, göçü Afganistan’ın komşularında tutmaya niyetli.
Bu amaç doğrultusunda Berlin şimdiden masaya 200 milyon euro koydu bile.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği’ne Afganistan’a komşu ülkelere verilmesi için 100 milyon euro, mülteciler için de ayrı bir 100 milyon euro büyüklüğünde paketler hazırlanmış.
Daha önemlisi, Berlin, Afganistan’dan karayoluyla ayrılmaların sağlanması için hem direkt Taliban ile görüşüyor hem de belli ki bu konuda Türkiye’den de yardım talep ediyor.
Alman medyası, Taliban’a karşı savaşta görev alanlar ve ailelerinin oluşturduğu 10 bin kişilik bir listenin Almanya’ya taşınacağından söz ediyor ısrarla.
Bu da Kabil Havalimanı’nın Türkiye tarafından işletilmesini
Alman İstihdam Dairesi Başkanı her yıl 400 bin göçmene ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.
Hasta bakıcıdan klima teknisyenine, akademisyenden, lojistik personeline kadar geniş bir alana yayılıyor ihtiyaç listesi.
Açık o kadar büyük ki bu sene geçen seneden yüzde 5 daha fazla diplomaya denklik verdi Alman kurumları.
Kazakistan’dan, Bosna-Hersek’ten, Gürcistan’dan göçmen alan, ücretsiz Almanca kursları düzenleyen Berlin, ne Suriyeli ne Afgan ne de Türkiye’den göçmen almaya istekli değil.
Bir yanda Avrupa hayali kuran milyonlar, diğer yanda aradığı gibi göçmen bulabilmek için ülkelerle özel anlaşmalar yapan, istemediği göçmenler başka ülkelerde kalsın diye milyarlarca euro harcama yapan Almanya.
Türkiye’de düzensiz göçmene mi kızmak lazım yoksa bunu fırsata çevirenlere mi diye de düşünmemiz lazım.
Asgari ücretle çalıştırdığı Türk vatandaşını işten çıkarıp kayıtsız Suriyeliyi 2 bin liraya çalıştıran işveren, şimdi aç olan ve bin 500
Almanya’da koronavirüs gelişmelerini ve istatistiklerini açıklayan kurum Robert Koch Enstitüsü.
Son açıkladıkları veri şu:
Aralık ayında aşılama başladığından bu yana 18-59 yaş aralığında toplam bin 871 kişi hayatını koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.
Bu kişilerden sadece biri, rakamla da yazayım, sadece 1’i tam aşılıydı.
Yazdığım gibi, bu 18-59 yaş aralığına dair istatistik.
Bir de tüm yaş gruplarına dair istatistikler var.
Almanya’da aralıktan bu yana aşı olup da hayatını kaybeden kişi sayısı 335.
Biri 18-59 yaş aralığında olduğuna göre, diğer 334 kişi ya 60 yaş ve üzeri ya da 18 yaş altı. Bak orada da aşı olmuş ama ölen 335 kişi var diyecekler çıkacaktır mutlaka.
Aşı olmayanların her hafta PCR testi yaptırma zorunluluğu yeni bir sektör doğurdu.
Photoshop programını iyi kullanabilenler, yapılmış tek bir testin tarihlerini değiştirip, diledikleri kadar negatif sonuçlu test üretebiliyorlar.
Başta seyahatler olmak üzere, PDF test sonucu göstermenin yeterli olduğu durumlarda bu formülü kullanan çok var.
Fakat şimdi iş daha ciddi bir hale geldi.
Çok fazla seyahat eden bir tanıdığım, her seyahat öncesi PCR testi satın aldığı bir yerle aylık abonelik konuşur hale gelmiş.
Talep yoğunluğundan eskiden 2-3 saatte gelen sahte belgeler, şimdi 7-8 saatte geliyormuş, vs...
Bu sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın uğraştığı bir dert aslında.
Daha da artacağı kesin zira sadece okulların açılması değil, 6 Eylül’den itibaren iç hat uçuşlarında da negatif PCR testi uygulaması başlayacak, asıl gümbürtü de zaten o zaman kopacak.
ABD’nin Mississippi eyaletinde okullar açıldı, ilk hafta 4500 çocuk koronavirüse yakalandı.
Bu rakamların ardından
yirmi binden fazla öğrenci karantinaya alındı.
Georgia Eyaleti’nin Ware bölgesinde 800’den fazla öğrenci karantinaya alındı, tüm devlet okulları kapatıldı.
Florida Eyaleti’nde 10 binden fazla çocuk ve personele okula gelmemeleri talimatı verildi.
Teksas’ta bazı bölgelerde okullar açıldıktan bir hafta
sonra kapatıldı.
Eğitim sadece okulda olacağını bilen, uzaktan öğretimin işe yaramadığını düşünen bir veliyim.
Taliban’ın Afganistan’da yönetimi ele geçirmesini Afganistan’ın Kurtuluş Savaşı’na benzetenler çıktı.
“Gerçek kurtuluş ancak cehaletin ortadan kaldırılmasıyla olur” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün zaferiyle,
Evlere üzerinde yazı olan şey girmesin diye ekmeğin gazete kâğıdına sarılmasını yasaklayan Taliban’ın zaferi birbirinin benzeri değil zıttı olabilir ancak.
En zor şartlar altında Başkomutanlık yetkilerini süresiz değil süreli alan, cepheden Meclis’e geçip tekrar yetki alan Mustafa Kemal Atatürk’ün zaferiyle,
“Afganistan’da demokratik bir rejim olmayacak çünkü bunun ülkemizde bir zemini yok” diyen Taliban’ın zaferi birbirinin ancak karşıtı olabilir.
Kadınlara tek başına sokağa çıkmayı yasaklayan, eğitim almalarına engel olan, burkası ağız seviyesine indiğinde kırbaçlayan, evli olmayan 12 yaşından büyük her kıza militanlarının cinsel ihtiyacı için istediği süre el koyan Taliban ile kadınların birey ve medeni haklarına kavuşmasını sağlayan, onları toplumsal gelişimin
Dün, Vietnam’dan, Kore’den, bugün Afganistan’dan.
Yıl sonuna kadar Irak’tan.
Ve bir gün Suriye’den de tamamen gidecek ABD.
Bu coğrafyada uğradınız ilk ABD ihaneti olmayacak bu.
Barzani Suriye’de güçlenmesin diye CIA’nın eğittiği peşmerleri DAEŞ’e karşı mücadelede Rojova’ya kabul etmediniz.
Sizi, Suriye’de eğiten, donatan, Pentagon; Suriye’de Arap grupları, Kuzey Irak’ta peşmergeleri eğiten ve donatan CIA.
Hepsi aynı yere, Beyaz Saray’a bağlı.
Bugün Afganistan’dan çekilme kararını veren, yarın buralardan da gidecek olan Beyaz Saray.
Sayfada gördüğünüz bu fotoğraf 29 Nisan 1973’te çekildi.
ABD’nin kuşatma altındaki Saygon’da bulunan 7 bin vatandaşını ve Güney Korelileri tahliye operasyonundan bir an.
Toplam 21 yıl süren Vietnam Savaşı’nın 10 yılına katıldı ABD.
Bu süre zarfında 7 milyon 78 bin 32 ton bomba attı. İkinci dünya savaşından kat ve kat fazla yani.
18 milyon 2 bin varil portakal gazı kullandı.
4 milyondan fazla insan bu gazdan etkilendi, 500 bin çocuk sakat doğdu.
ABD’nin oluşturduğu kukla Güney Vietnam yönetiminin lideri, Tayvan’a kaçmadan önce eski efendisini suçladı.
***