Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünya gözü ABD Hazine Bakanı Henry Paulson'un Davos'a gelmesi ve ABD ekonomisinin geleceğine ilişkin görüşlerini Forum'a katılanlarla paylaşması bekleniyordu. Ancak Dünya Ekonomik Forumu'nun başlamasına iki gün kala küresel borsalarda zincirleme düşüşler yaşanınca, öngörülmeyen gelişmeler birbirini izlemeye başladı. ABD Merkez Bankası (Federal Rezerv Bankası) borsalardaki paniği önlemek için şok faiz indirimine gitmek zorunda kaldı. Henry Paulson'un da, Amerika'da kalarak ekonomiyi kurtarma paketini acil olarak Kongre'den geçirme çabalarına odaklanması gerekti ve Davos'a yardımcısı Robert Kimmitt gelebildi. Dünya Ekonomik Forumu'nun bu yılki toplantısının ABD ekonomisinin bir resesyon tehdidiyle karşı karşıya bulunduğu ortamda yapılacağı biliniyordu ama dünyanın dört bir yanındaki hisse senedi borsalarının, tam da toplantının başlayacağı günlerde paldır küldür düşüşe geçeceği öngörülmemişti. ABD ekonomisindeki duraklamanın ve piyasalardaki çalkantının en önemli nedenlerinden biri küresel finansal sistemin çok ciddi bir güven bunalımı yaşamakta olması. Son günlerde Fransa'nın 140 yıllık köklü bankası Societe Generale'nin genç bir elemanının 7.2 milyar dolarlık dev bir yolsuzluğun kahramanı olarak küresel üne kavuşması da yeni bir halka ekledi finansal sistemin yaşamakta olduğu güven bunalımına.Finans sistemindeki güven bunalımını, ABD'deki konut balonunun patlaması tetikledi. Önceki gün Davos'ta konuşan Fortress Investment adlı etkili yatırım kuruluşunun Başkanı Wes Edens'in de vurguladığı gibi, konut balonunun patlaması sonucunda AAA ratingine sahip risksiz araçlara yatırım yaptığını sanan yatırımcıların da büyük zararlara uğraması, sistemdeki güven bunalımını tırmandırdı. Sistemde yaratılmış olan şeffaf olmayan karmaşık yapı da buna katkıda bulundu; hangi kuruluşun ne kadar zarara girdiği bilinemediği için her banka diğerinden kuşku duymaya başladı ve bankalararası kredi piyasası kurudu. Citibank ve Merrill Lynch gibi dev finans kuruluşlarının ciddi sıkıntıya girmesi ise sistemin bütününü etkileyen bir güven bunalımı yarattı.Öte yandan ABD'deki konut balonunun patlaması ve konut fiyatlarının gerilemeye başlaması, ABD ekonomisini ayakta tutan tüketiciyi vurdu. Buna, kötüye giden istihdam göstergeleri de eklenince, resesyon olasılığı arttı ve sonunda borsalar da buna tepki vermek zorunda kaldı. Finans sisteminde güven krizi ABD yönetiminin şimdi Kongre'deki Demokratları da ikna ederek devreye sokmaya çalıştığı 150 milyar dolarlık paket, tüketicinin cebine para koyarak tüketimin sürmesini sağlamayı amaçlıyor. Federal Rezerv Bankası ise şok faiz indirimleriyle finans kesimine nefes aldırmak ve kredi kurumasını aşmak istiyor. Öte yandan benim Davos'ta karşılaştığım Amerikalı işadamları ve üst düzey şirket yöneticileri de resesyona teslim olmamak için her şeyi yapmaya kararlı görünüyor.Şimdi bütün dünyanın cevabını merakla beklediği soru şu: Tüm bu çabalar sistemdeki güven bunalımının aşılmasını sağlayacak ve ABD ekonomisinin resesyona girmesini önleyebilecek mi? Bu önlemlerin geç alındığını ve ABD'de resesyonu önlemenin artık mümkün olmadığını iddia edenlerle, önlemlerin sonuç vereceğine inananlar arasında bir psikolojik savaşım yaşanacak. Bu süreçte resesyonun önlenebileceği izlenimi güçlenirse, bunun borsalardaki tepki alımlarına güç kazandırması beklenebilir. oulagay@milliyet.com.tr Resesyon önlenebilir mi?