Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünya gözü Kongreyi izlemekte olan oto yan sanayimizin önde gelen isimlerinden biri AR-GE teşviklerinin amacına ulaşmadığını söyleyince yanında oturmakta olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın bir yetkilisi ona şöyle cevap vermiş: "İş adamlarımız da altlarında lüks ciplerle dolaşacaklarına AR-GE'ye daha fazla kaynak ayırsın." Özel sektörün AR-GE harcamalarını artırması yalnızca kaynak ayırma sorunu olsaydı bakanlık yetkilisi haklı olabilirdi belki ama sorun o kadar basit değil galiba. OECD bir ülkenin inovasyon kapasitesini geliştirmesi için öncelikle başrolün devlete düştüğünü ve hükümetlerin tutarlı bir inovasyon politikası olması gerektiğini vurguluyor. Bu bağlamda sanayi - üniversite işbirliğinin sağlanması da önem taşıyor. İstanbul Sanayi Odası'nca organize edilen 6. Sanayi Kongresi'nin ana teması "Sürdürülebilir Rekabet Gücü için Teknoloji ve İnovasyon"du. Ray Hammond ve Soumitra Dutta gibi dünyada isim yapmış konuşmacıların da katıldığı oturumlarda teknoloji ve inovasyonun ekonomik kalkınmadaki önemi tartışıldı. OECD Bilim, Teknoloji ve Sanayi Direktörlüğü Başkan Yardımcısı John Dryden de Kongre'de yaptığı konuşmada AR-GE (Araştırma-Geliştirme) harcamalarının önemini vurguladı. OECD'nin karşılaştırmalı verilerine bakıldığında Türkiye'nin bu konuda hâlâ çok gerilerde olduğu ve özellikle bizim özel sektörün AR-GE harcamalarının çok düşük düzeyde kaldığı görülüyordu. Sırtı yeşil Amerikan dolarının paldır küldür düşüşü dünyanın dört bir yanında, çok farklı konumdaki çok sayıda insanı fena halde rahatsız etmeye başladı. Bunun nedeni doların dünyada en yaygın kullanılan para birimi olması, birçok mal ve hizmetin fiyatının dolarla ifade edilmesi, birçok kurum ve kişinin varlıklarını dolara bağlamış bulunması, dünyadaki döviz rezervlerinin yaklaşık üçte ikisinin dolar cinsinden tutulması. "Ne olacak bu doların hali?" sorusunun en fazla sorulduğu ülke ise herhalde Türkiye'dir. Yıllardan beri yüksek enflasyonun pul ettiği Türk parasından kaçıp dolara sığınan ve milyarlarca dolar biriktiren halkımız şimdi biriktirdiği dolarların sürekli değer kaybetmesini biraz da şaşkınlıkla izliyor ve "ne olacak bu doların hali?" sorusunu sorup duruyor. Ancak henüz paniğe kapılmış değil bizim "dolarcılar", çünkü doların düşüşünün de gene bir "Amerikan oyunu" olduğuna ve "zamanı gelince ABD'nin doları tekrar yükselteceğine" inanıyor çoğu. O "zaman"a kadar beklemeye sabrı yetmeyenler ise başta gayrimenkul işlemleri olmak üzere pek çok işlemde doların yerine avroyu (euro) kullanmaya başladı bile. Dünyada ise dolardan kaçan kaçana. Warren Buffet ve George Soros gibi dolardan kaçmayı öneren efsaneleşmiş yatırım gurularının yanı sıra çok farklı alanlarda çalışan farklı konumdaki insanlar dolardan kaçmaya başladı. Kasım ayı içinde bu kaçışın ilginç örneklerini sergileyen haberler birbirini izledi. Bunlardan biri dünyanın en çok kazanan foto modeli olan Gisele Bündchen ile ilgiliydi. Ücreti hayli yüksek olan Brezilyalı top model, artık dolar üzerinden mukavele yapmayacağını ve ödeme kabul etmeyeceğini açıkladı. Sürekli değer yitiren bir para için poz vermeye niyeti yoktu güzel foto modelin. Hindistan'da Taç Mahal'e ve diğer tarihi yerlere giriş ücreti olarak ABD doları vermek isteyen turistlere artık dolarla ödeme kabul edilmediği, dolara karşı değer kazanmakta olan Hindistan rupisiyle ödeme yapılması gerektiği hatırlatıldı. Birleşik Arap Emirlikleri ve diğer Arap ülkelerinde göçmen işçi olarak çalışıp kazandıkları dolarları ülkelerine yollayan Asyalı işçiler doların sürekli değer kaybetmesi üzerine işten ayrılmaya ya da başka bir para birimiyle ödeme yapılmasını şart koşmaya başladı. Amerikalı yatırımcılar 2007'de 400 milyar doları ABD dışındaki yatırımlara kaydırdı. Başta Çin olmak üzere birçok ülkede merkez bankalarının döviz rezervlerinin kompozisyonunu dolar aleyhine değiştirme eğiliminde olduğu sık sık belirtiliyor. The Economist dergisi de bu haftaki sayısında "Dolar paniğini" kapak konusu yaptı ve doları yere çakılmakta olan bir uçağa benzetti.Bütün bunlar kimin oyunu bilmiyorum ama paranın üç temel işlevinden ikisini (değer ölçüsü ve değer saklama aracı olma) yerine getiremez duruma düşen doların geleceği hiç de parlak görünmüyor. Herkes dolardan kaçıyor Bu yıl ikincisi düzenlenen İstanbul Çağdaş Sanat Fuarı'nın açılışı için Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ne gittiğimde sanata gösterilen ilginin eski deyimle tahaccüme dönüştüğünü görüp sevindim doğrusu. Bayrak açıp sokağa dökülmenin dışında insanları bir araya getirebilen bir olayın sanatla ilgisi olması hoşuma gitti. 16 ülkeden 79 galerinin ve 31 ülkeden 379 sanatçının katıldığı fuara gösterilen ilginin sonraki günlerde de sürdüğünü öğrendim. Bugün, farklı türde yapıtların sergilendiği fuarı gezmek için son gün. Sanatla ve sanatseverlerle iç içe bir pazar günü geçirebilirsiniz. oulagay@milliyet.com.tr Çağdaş sanata yoğun ilgi