Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önceki gün gazetemizin ekonomi sayfasını açtığımda müjdeli bir manşetle karşılaştım. Dünyanın önde gelen yatırım bankalarından Nomura’ya göre “Türkiye 2010’un kralı” olacaktı. Daha önce Goldman Sachs ve JP Morgan gibi önemli yatırım bankaları da Türkiye’nin 2010’da krizden en hızlı çıkacak ülkelerden biri olacağını vurgulayan tahminler yapmıştı. Öte yandan OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar da Türkiye’yi krizden hızlı çıkacak ülkeler arasında gösterdi.
Türkiye, krizden güçlenerek çıkabilen bir banka sistemine sahip olmasına karşın, herhalde çok iyi yönetildiği (!) için, 2009’da ekonomisi en fazla küçülen ülkelerden biri oldu. Bu sayede 2010’da rakamsal olarak kendi grubundaki ülkelerden daha hızlı büyüme şansına sahip gerçekten.

Aldatıcı iyimserlik
Ancak buna bakarak Türkiye’yi “2010’un kralı” ya da “parlayan yıldızı” olarak tanımlamak doğru mu acaba? Türkiye’de ekonominin içinde yaşayan, parmağı taşın altında olan, ülkede olan biteni izleyen ve havasını teneffüs eden insanlar içinde 2010’a umutla ve güvenle bakan kaç kişi var acaba?
Benim görebildiğim kadarıyla pek fazla yok. İktidara yakınlıkları sayesinde ballı işleri kapıp köşeyi dönenler ve faiz - borsa - bono üçgeninde iyi para kazananlar dışında, kendi beceri ve yetenekleriyle kriz ortamında bile iyi iş yapan, hatta işini büyütenler de oldu ama ekonominin geneline baktığımızda hiç de parlak bir tablo görmüyoruz. Özel sektörün belkemiğini oluşturan KOBİ’lerde ve küçük ticaret kesiminde ciddi sıkıntılar var. Krizlere alışkın olan firmalarda “zula”daki kaynaklar devreye sokularak durum idare edildi. Krizin çabuk atlatılacağı beklentisiyle birçok işletmede kadro daralması asgari düzeyde tutuldu. Şimdi iç ve dış pazarda işler gerçekten açılırsa onlara bir şans doğacak ama beklenen canlanma olmazsa durum daha da kötüleşecek.
Öte yandan Türkiye’de yaşayan ve ülkedeki esrarengiz ve dehşetengiz olayları izleyen birinin “Bu ülkede siyasi istikrar var, ülkenin yönü belli, yolu açık” diye düşünmesi mümkün mü Allah aşkına? Ülkede çok katmanlı aidiyetlerin cepheleşmeyi derinleştirdiği, her türlü gizli - açık, hukuki ya da
gayri hukuki yöntemin savaşım aracı olarak kullanıldığı çok boyutlu bir hesaplaşmanın yaşanmakta olduğunu görmemek mümkün mü? Ekonomideki sorunların ikinci plana itildiği böyle bir ortamda iş sahiplerinin yatırıma, üretime, büyümeye odaklanması mümkün mü?
Türkiye hakkında çok olumlu değerlendirmeler yapan dünyanın önde gelen yatırım bankaları ve diğerleri bu durumun ne kadar farkında, doğrusu bilmiyorum
ama onlar için önemli olan şu an için iyi para kazandıracak bir ülke ya da “numara”
bulup parayı oraya yönlendirmek. Kısa vadede
bu oyun tutarsa onlar için sorun yok.


2010’da iki vitesli dünya
Dünya ekonomisinde kâbus senaryolarının sıkça gündeme getirildiği bir yılı geride bırakmak üzereyiz. 2009’da küçülen dünya ekonomisinin 2010’da yeniden büyümeye
geçmesi ve bu
büyümenin % 4
dolayında gerçekleşmesi bekleniyor. En iyimser tahmini yapan Goldman Sachs’a göre dünya ekonomisi 2010’da % 4.4 büyüyecek. Buna karşılık JP Morgan % 4.0, BNP Paribas % 3.6 büyüme öngörüyor dünya ekonomisi için.
Dünya ekonomisinin 2010’da % 4 dolayında büyümesi bekleniyor ama bu büyümenin nasıl gerçekleşeceğine baktığımızda büyümenin itici gücünün zengin - gelişmiş ülkelerden değil, başta Çin ve Hindistan olmak üzere ‘Yükselen Pazar’ (YP) ülkelerinden geleceğini görüyoruz. Gelecek yıl “iki vitesli bir dünya” tablosuyla karşı karşıya kalacağımızı ileri süren BNP Paribas, 2010’da dünya ekonomisinde gerçekleşecek olan büyümenin % 75’inin YP ülkelerinden kaynaklanacağını belirtiyor.
2010’da çeşitli ülkelerde ve ülke gruplarında gerçekleşmesi beklenen büyüme hızlarına ilişkin tahminlere baktığımızda da başta Çin olmak üzere
YP ülkelerinin, zengin - gelişmiş ülkelerden
çok daha hızlı
büyümelerinin beklendiğini görüyoruz. Farklı kuruluşların tahminleri arasında küçük de olsa farklar var ama 2010’da iki vitesli bir dünyada yaşayacağımızı hemen herkes kabul ediyor.


2010’da en büyük oyun Türkiye üzerine