Galatasaray gerçekten çok koşuyor, çok mücadele ediyor, gol pozisyonlarına giriyor, ama öyle hatalar yapıyor ki bu hataların da bedelini az kalsın puan kaybederek ödüyorlardı. Malmö maçı da böyle oldu, dün gece Trabzonspor maçı da böyle oldu...
Öncelikle iki takımı da kutlamak lazım. Son senelerde Süper Lig’de seyrettiğim en tempolu, en mücadeleci maç oldu. İki takım da pozisyonlara girdi. Ama Galatasaray öyle fırsatlar harcadı ki bilhassa Barış Alper’in ‘golü ben atacağım sevdası’ sarı-kırmızılılara pahalıya mal oldu. Bir futbolcu yüzde yüzlük dört pozisyona giriyor, müsait durumdaki takım arkadaşına pas vermiyor, kendi vuruyor top Uğurcan’ın kucağına gidiyor. Barış’ın bunu öğrenmesi lazım. Gol atmaktan çok attırmak bir futbolcuya değer kazandırır.
Hadi goller kaçtı. Peki yediğin goller... İlk golde Ozan Tufan topa vurmak için yükselirken, Abdülkerim resmen seyretti. İkinci golde Abdülkerim topa dokunsa kornere çıkacak. O ne yaptı? Banza’ya topu kaptırdı, o da
Yabancı takımlarla oynanan maçlar rakip kim olursa olsun strese sokar. Dün gece Galatasaray’ın yorgunluğu, sakatlıklar... Ne yalan söyleyeyim kalite olarak rakibinden daha iyi olsa da beni maçtan önce bu detaylar tedirgin ediyordu. Yanılmamışım...
Malmö, çok koşan, rakibine pres yapan, pozisyona da girdiği zaman gol atabilen bir takım. İlk yarım saatte Galatasaray’ı salladı. Hele Malmö’nün attığı golde Metehan’ın yaptığı kademe hatası, tecrübesizliği ‘eyvah’ dedirtti. Orta saha hakimiyeti Malmö’de, sağdan soldan geliyorlar, Galatasaray hücuma çıkamıyor... Bayağı stresli bir yarım saat geçti. Bu arada Sanchez de sakatlanınca tedirginlik daha çok arttı.
Fakat Okan hoca gerçekten büyük düşünüyor. Dünyada hangi hoca olursa olsun sakatlanan defans oyuncusu yerine oyuna yine bir stoper alır. Ama Okan hoca Kerem Demirbay’ı oyuna soktu. Bir tek futbolcu oyunun bütün şeklini değiştirir mi? Evet değiştirir. Bu değişiklikle oyunun hakimiyeti Galatasaray’a geçti, pozisyonlara girdi, iki de gol attı.
Benim adetim değildir hakemlerle maç yazısına girmek... Hadi futbolu da geçtim ama dün gece uzatmalarda Manaj, milli formayı giyen Barış Alper Yılmaz’ın bileğine, kasti olarak kırmak için, futbol hayatını bitirmek için basıp sakatladığı bir pozisyon var.
Daha sonra bu çocuk sahadan sedyeyle çıkıyor, VAR, hakem Turgut Doman’ı pozisyonu izlemesi için çağırıyor fakat hakem mönitörden izledikten sonra, kimden korkuyor bilemiyorum ama kırmızı kartı çıkartmıyor, sarı kart ile geçiştiriyor.
Benim anlamadığım, yüreği olmayan korkak hakemleri neden böyle karşılaşmalara veriyorlar.
Maça gelince... Okan Buruk bizim içimizden biri. Dünya çapında şöhreti olan bir teknik adam değil. Oynattığı futbola ise gerçekten saygı duymak lazım. 15.dakikada Metehan oyundan atıldı. 10 kişiyle, Sivas gibi çok zorlu bir deplasmanda galip gelmesini geçtim, oynattığı futbol gerçekten müthiş. Galatasaray savaşıyor, iyi mücadele ediyor. 10 kişi olmasına rağmen takım bütünlüğü bozulmuyor.
Sakın maçın
Yıllar önce Londra'da Ahmet İbrişim isminde bir arkadaşım vardı. Eşi İrlandalı, kendisi de Beşiktaş Kongre üyesiydi. Sofraya oturduk yemek yiyorduk. İçerdeki odalardan devamlı bir ses geliyordu: 'Şampiyon Beşiktaş, En büyük Beşiktaş'. Hiç durmadan bu ses tekrar ediyordu. Ahmet'e içerde kimin olduğunu, bu sesin nereden geldiğini sordum. O da elimden tuttu, sesin geldiği odaya götürdü. Bir baktım harika gri bir papağan. Devamlı aynı şeyleri tekrarlıyor. Hayran oldum o papağana ve o günden sonra gerçekten papağanlara olan sevgim on kat arttı.
Şimdi bizim futbolun içindeki papağanlara bakıyorum... Resmen çıldırmışlar. İnsanları birbirine düşürmek için bütün güçleriyle uğraşıyorlar. Geçen hafta Galatasaray-Eyüpspor maçı oynandı. Bir hafta önce cümbür cemaat başladılar 'Eyüpspor maçı verecek' diye... Üç futbolcusu bilerek sarı kart görmüş. Sakatlanan diğer üç futbolcusu ise oynamamak için numara yapıyormuş. Ben böyle bir vicdansızlık görmedim. Her neyse maç bitti,
Bu sezon seyrettiğim maçlar içerisinde en keyif aldığım mücadele Galatasaray-Eyüpspor maçı oldu. Her şeyden önce Eyüpspor’u kutlamak lazım. Üç futbolcusu sarı kart cezalısıymış. Dört futbolcusu da sakatmış.
Biliyorsunuz bir haftadır ulemalar, ‘Eyüpspor, Galatasaray’a maçı verecek’ diye ahkam kestiler. Herhalde bu maçtan sonra biraz olsun yüzleri kızarmıştır. Galatasaray berabere kalırken kötü mü oynadı, hayır. Bütün futbolcular kazanmak için neleri varsa sahaya koydular. Kalede Berke devleşti. Çok net en az beş gol kurtardı. İki top direkten döndü, Barış Alper ve Kerem Demirbay kaleciyle karşı karşıya kaldı. Osimhen kaçırdı, Batshuayi kaçırdı... Hani derler ya ‘Futbol topunun canı var. İstemeyince o üç direk arasından filelere gitmez’. Öyle bir gece oldu.
Bunun yanında konuk ekip kesinlikle defans yapmadı. Hücuma çıktı, Galatasaray’ın iki çizgide bıraktığı boşluklardan pozisyon buldular. Resmen sarı-kırmızılılara kök söktürdüler.
Galatasaray için şok gol yiyerek maça başlamak, ilk 45 dakika bütün takımın dengesini bozdu. Bu kadar tecrübeli bir takım, nasıl böyle bir gol yer? Önce Abdülkerim sonra Nelsson olmak üzere iki oyuncunun da pozisyonda hatası var. Hele Danimarkalı futbolcu sanki futboldan kopmuş. Önündeki topa ayağını uzatamıyor.
Yine ilk yarı Sara iki top kaptırdı, ikisi de gol oluyordu. Bir tanesi Muslera’nın suratına geldi, oradan kornere çıktı. Diğeri ise direği yalayarak auta gitti. İlk devre Batshuayi, Sara, Sanchez tanınmayacak kadar etkisiz futbol oynadılar. İkinci yarı Okan Buruk yerinde bir değişiklik yaparak Nelsson’u çıkartarak yerine Metehan’ı oyuna aldı. Bu dakikadan sonra da defans hatasız oynadı, rakibine gol pozisyonu vermedi.
AZ Alkmaar fizik olarak mükemmel bir takım. Dokuz kişi hücum yapıyor, yine on futbolcuyla savunma yapıyor. Bu kadar çok koşan bir takım haliyle rakibine boş alan kolay kolay bırakmıyor. İkinci yarı Osimhen, Batshuayi net pozisyonları harcadı. Nijeryalı futbolcu mükemmel bir santrfor. Dün gece yine golünü attı. Senin elinde böyle
Milli aralar Galatasaray’ı zorluyor. Kolay değil, ilk 11’de oynayan 6 futbolcu, 4 gün arayla iki maça çıkıyor. Haliyle bir yorgunluk hissediyorlar. Buna rağmen skor sizi sakın kandırmasın. Osimhen’in, Ziyech’in, Mertens’in kaçırdığı çok net gol pozisyonları var. Ama geç de olsa Mertens’in ortası, Batshuayi’nin kafa vuruşu sarı-kırmızılıları rahatlattı.
Bodrumspor’u hafife almamak lazım. Teknik Direktör Volkan Demirel rakiplerini nasıl durduracağının planını iyi yapmış. Kanatları kapadı, göbekte boş alan bırakmadı. Bilhassa ilk yarı Galatasaray’ın atakları bu duvara çarpıp geriye döndü. Ege kırmızı kart görmeseydi, ki sahanın en iyilerinden birisiydi, belki de Cim-Bom’u daha çok zorlayacaklardı. Ama işte futbol bu... Bazen kontrolsüz hareket yapabiliyorsun, o da pahalıya mal oluyor.
Sarı-kırmızılılar çok mu iyi futbol oynadılar? Hayır. Bilhassa final paslarında başarılı olamıyorlar. İyi pas alan futbolcular da maalesef boş kaleye topu atamıyor. Rakip 10 kişi de kalsa, yenik durumdaysa tabii ki seni zorlayacak. Dakika
Bu sezon Süper Lig’de parlayan Türk futbolcuların başında Yunus Akgün birinci sırada. Arda Güler, Ferdi Kadıoğlu ve Kerem Aktürkoğlu çok iyi performans ortaya koydular ve bugün Avrupa’da oynuyorlar.
Şimdi sıra Yunus’ta... Bu çocuğun futbol yaşantısı evi ile Florya arasında geçiyor. Özel hayatı diye bir şey yok. Zaten kendisine bu kadar bakmasa, hem bek hem kanat görevi yapan bir oyuncu olarak bu kadar yükü kaldıramaz. Avrupa kupalarında dört maç oynamış, dört gol atmış. Süper Lig’de attığı goller var.
Her şeyden önce arkadaşlarının sevgi ve saygı duyduğu bir futbolcu. Egosu sıfır, kaprisi hiç yok. Kendine hedef koymuş, Avrupa’nın büyük takımlarında futbol hayatını devam ettirecek. Eminim bu transfer sezon sonunda gerçekleştiği zaman, kulübüne de büyük para kazandıracak.
Avrupalılar futbolcu alırken, transfer edecekleri futbolcunun önce tekniği ve fizik gücüne bakıyorlar. Yunus’ta bu iki seçenek de iyi durumda. Rakibi çok rahat geçiyor. Ceza sahası dışından harika şutları