Süper Lig’in bitmesine 9 hafta var. Herkes Galatasaray’ı şampiyon ilan etmeye başladı. Bu algıya yönetim de dahil oldu. Şimdiden beşinci yıldızı takmaktan bahsediyorlar, insanların ayakları adeta yere basmıyor. Futbolcular ve Okan Burak hoca bundan etkilenecek mi, göreceğiz?
Evet kabul ediyorum, 9 puan (Fenerbahçe’nin bir maçı eksik) ve averajla lidersin. Son maçında Antalyaspor’a karşı iyi bir futbol oynadın. Takım yeniden bütünleşti. Kalan maçlarda 2 mağlubiyet ya da 3 beraberlik alsan yine averajla şampiyon olacaksın. Buna hiçbir itirazım yok. Ama unutmamak lazım, bütün takımlar için kalan maçlar çok zor geçiyor.
Milli maçlardan sonra da ilk maçın Beşiktaş ile. 14 futbolcun milli takımlara gitmiş. Deplasmanda oynayacaksın. Bu maçtan sonra Fenerbahçe ile Kadıköy’de kupa derbisi var, 1 hafta BAY geçirip Samsunspor ile deplasmanda oynayacaksın. Şimdiden şampiyonluk şarkıları söylersen, futbolcularını havaya sokup rehavete sürüklersen bir anda her şey allak bullak olur. Bilhassa Galatasaray
Haftalardır Galatasaray’ın maçlarını taraftar diken üzerinde seyretti. Ve oynanan karşılaşmaların tümünde zorlandı. Ama dün gece, Antalya karşısında futbol çıtasını yükseğe koyan bir takım seyrettik.
En başta Osimhen... Attığı üç golü bir kenara koyuyorum; isteği, arkadaşlarıyla uyumu, kazanma hırsı... Ben böyle bir şey görmedim. Sanki bu futbolcu kiralık değil, Galatasaray’ın altyapısında yetişmiş bir oyuncu gibi hareket ediyor.
Barış Alper resmen patlama yaptı. Her iki kanatta da oynadı, çok etkili oldu, Antalya defansının iki bekini de epey hırpaladı. Son 5-6 maçtır çok durgundu. Derbi öncesi oynadığı futbolla taraftarı gerçekten çok mutlu etti. Hele Osimhen’e attırdığı maçın üçüncü golü, son senelerde Galatasaray’da böyle bir orta görmedim. Osimhen bile öyle mutlu oldu ki, el hareketleriyle “Gol benim değil, Barış’ın” dedi.
Aynı şekilde Sanchez... O da sıkıntılı bir dönemden çıktı. Ne var ki, dün oynadığı futbolla eski günlerine dönüş yaptı. İlk golde
Maalesef öyle bir yere geldik ki artık takımlarımızın oynadığı futbolu konuşmuyoruz. Sadece hakemler tartışılıyor. Bir de buna ‘yerli mi, yabancı hakem mi olsun?’ sorunu eklendi.
TFF Başkanı tartışmaların bitmesini istemiyor, ben öyle anlıyorum. Madem Galatasaray-Fenerbahçe derbisine yabancı hakem getirip bu yolu açtın, bundan sonra lig sonuna kadar oynanacak bütün büyük maçlara da yabancı hakem tayin etmek mecburiyetin var. Tabii niyetinde adalet dağıtmak varsa, böyle yapmak mecburiyetindesin.
Süper Lig’de 2 takım yok, 19 takım var. Maalesef yerli hakemler tartışılıyor. İyi maç yönetmiyorlar. Bu haftaki maçlara bakın; Atilla Karaoğlan, Zorbay Küçük ve Yasin Kol... Bu hakemlerin yöneteceği her maçta sorun çıkar. Yasin Kol’u MHK ve TFF Başkanı çok methediyor ya, peki adamın maçtaki yüz ifadelerini bir psikoloğa incelettirin, bırakın büyük maçı 3. ligde bile maç vermezsiniz. Hadi sarı kartları bir kenara koyuyorum. Kaleci Günay, Alanyaspor’un sorumlusuyla pozisyon tartışıyor.
Kadro olarak Süper Lig’in en iyi 2 takımından birisin. Çok büyük yıldızların var, fakat uzun süredir gerçek gücünü sahaya koyamıyorsun. Alanya karşısında dün gece öyle bir ilk yarı seyrettik ki, bu takım birkaç hafta sonra şampiyonluk yarışından kopar diye düşündüm.
İleride iki santrforun var, koca bir 45 dakika topla buluşturamıyorsun. Adamların ikisi de etkisiz. Sağ beke, Polonya Milli Takımı’nın sağ beki Frankowski’yi transfer ettin. Ama maalesef bu futbolcunun gerçek gücü buysa, verilen paraya yazık günah. Ne bir adam geçebiliyor ne de rakip ataklarda rakibini durdurabiliyor. Yusuf üç kez o bölgeden geldi, ikisinde kaleye şut çekti, biraz tekniği iyi olsaydı ilk yarıda iki gol atabilirdi. Ve Yusuf, Frankowski’nin kontrol etmesi gereken bir futbolcu.
Gabriel Sara ilk yarı bir tek olumlu top kullanamadı, ayağına aldığı her topu rakibine verdi. Lemina kontrolsüz oynadı, rakibi geçmeye çalışıyor, topu kaptırıyor, daha sonra faul yapıp sarı kart görüyor. Şu an için Gabonlu futbolcu da beni
Galatasaray’a dışarıdan baktığın zaman kıyametler kopuyor! Bütün futbolcular çöp, Okan Buruk çok kötü bir hoca, şampiyonluk kaybedilmiş, yönetim futbolcuların parasını ödemiyor, bahis konuları, transferde yapılan hatalarla öyle bir tablo çiziliyor ki, inanın herkesin ruhu kararıyor...
Çünkü bu ithamları kaldırmak kolay bir iş değil. Maalesef Galatasaray’da çıkıp gerçekleri anlatacak, şu kara bulutları dağıtacak bir tek yönetici olmadığı için yapılan algılar devam edecek gibi görünüyor.
Her neyse biz futbol tarafına bakalım... Kaptan Muslera, futbolcular ve Okan Buruk ile görüşüp şunları söylüyor: ‘Bize geçen sezon Fenerbahçe yenilgisinden sonra şampiyonluğu kaybettiler deniyordu. Biz gittik Konyaspor maçında galip gelerek şampiyonluğumuzu ilan ettik. Bir takımın iyi zamanı da olur, kötü zamanı da. Biz futbolcular bu gidişatı, olumsuzlukları bitireceğiz. Herkes fedakarlık yapacak ve aradaki bu dört puan fark kapanmayacak. Bizi üç gün İstanbul dışında bir yere
Kaç haftadır sarı-kırmızılıların futbolunda sıkıntı olduğunu söylüyoruz. Fenerbahçe ile olan derbi maçından sonra, dün gece Kasımpaşa karşısında Galatasaray’ın futbol olarak olumlu anlamda patlayacağını düşünüyordum. Ne var ki maalesef, değişen hiç bir şey yok.
Kalede Muslera, forvette Osimhen biraz aksasalar, bu tek puanı da Cim-Bom alamazdı. Bir kere rakibin fizik olarak senin çok önünde... İkili mücadelelerin çoğunu kazanan, boş alanları değerlendiren taraf Kasımpaşa oldu. İki tane bek transfer ediyorsun, biri Türkiye, diğeri Polonya Milli Takımı’nda oynuyor. Rakip bu iki kanadı da otoban gibi kullanıyor.
Bir de buna Cuesta’yı ekliyorum. Sen elindeki altın değerindeki Nelsson’u Roma’ya gönder, 8 milyon euro verip Kolombiyalı bu futbolcuyu al. Bu akıl kimden çıktı bilmiyorum. Öyle bir penaltıya sebebiyet veriyor ki; inanın amatör takımdaki bir stoper bile böyle penaltı yaptırmaz.
Sara diyorsun; Fenerbahçe karşısındaki kötü futbolundan tek farkı saçlarını kestirmiş ama o futbolu devam ediyor. Barış
En büyük rakibinden 6 puan öndesin. Averaj da senin lehine. Sorunlar olmasına rağmen iyi bir takımın var. Bütün dikkatini, enerjini takımın üzerine vereceğine; yok yabancı hakem, yok yerli hakem bir sürü algı operasyonuna cevap vererek kendi dikkatini dağıtıyor ve enerjini boş yere harcıyorsun.
Tabii senin de bir yere kadar kabahatin var. Burada esas sorumlu yöneticiler. Koca Galatasaray Kulübü’nde bir tane papağan yönetici yok mu? Çıksın rakibin ve kendi takımının her maçı sonrası, doğruyu yanlışı konuşsun, algı yaratsın! Maalesef Başkan Dursun Özbek, yönetimini kurarken hiç bunu düşünmemiş. Erden Timur varken kendisi iyi, kötü bunu yapıyordu. Şimdi Timur’un yarısı kadar bu işleri yapacak yönetici yok, bu da bir gerçek.
Hepimiz kabul ediyoruz ki; Galatasaray maç kazansa da oynanan futboldan taraftar memnun değil. Hocanın bütün enerjisini buraya harcaması lazım. Sara, takımın en kaliteli ismiydi. Bir sakatlandı, bir daha gerçek futboluna dönemedi. O kalitede bir futbolcu bu kadar pas hatası yapar mı? Bunun sebebi
Galatasaray için kendi sahasında oynamanın avantaj olması lazımdı. Tribünlerde 50 bin taraftar var. Korkunç bir destek, bu coşkuya maalesef futbolcular karşılık veremiyor. Sarı-kırmızılılar çok dağınık bir görüntü çiziyor. Verilen pasların çoğu yerini bulmuyor. Oyun kurarken zorlanıyorlar. Bunun için de dünyanın en çok geri pas yapan takımı Galatasaray’dır herhalde.
Sara, sakatlıktan döndükten sonra bir türlü toparlanamadı. İyi ki Lemina transferi yapılmış. Gabonlu futbolcu takımın en iyisiydi. Defansı toparlıyor, Abdülkerim ve Sanchez’in hatalarını düzeltiyor. Orta sahada da rakibi üstünlük sağlamasın diye olağanüstü bir mücadele ortaya koyuyor.
Sol çizgiye bakıyorsun Eren Elmalı defansta çok başarılı ama onun önünde oynayan Barış Alper, Mert karşısında hiç üstünlük sağlayamadı. Ne kaleye bir şut çekebildi ne de orta yapabildi. Sağ çizgide ise Fenerbahçe’nin en başarılısı Yusuf, Sallai’yi kıpırdatmadı. Bu yüzden Macar futbolcu çok etkisiz kaldı. Sağ