Kadınlarda saç kaybı nedenleri arasında genetik, stres, kronik hastalıklar, COVİD gibi akut enfeksiyonlar, ilaçlar, yanlış saç şekillendirme ürünleri, saçları sık yıkama ve yanlış tarama teknikleri sayılabilir. Günlük hayatta kadınların sıklıkla uyguladığı saç düzleştirici, fon gibi saça zarar veren işlemlerden uzak durmalı ve saç telleri yıpratılmamalı.
Kadınlarda görülen genetik tip dökülmelerde her ne kadar Amerika ilaç ve besin dairesi (FDA) tarafından sadece minoxidil (%2), etkili olarak kabul edilse de antiandrojen ilaçlar, doğum kontrol hapları ve dihidrotestesteron (DHT) blokeri tabletleri bu sıkıntıyı aşmak için kullanılmakta. Kadında minoxil kullanımı sonucunda saç dökülmesi yaklaşık %60 durabiliyor ve %5 kadarında saçlarda daha iyi hale gelebiliyor. Az görülen yan etkileri arasında kaşıntı, vücutta kıllanma (%8 oranında görülebilir), uygulama bölgesinde kızarıklık ve kepek oluşumu sayılabilir.
Spironolakton, bir diüretik yani vücuttaki fazla suyu böbreklerden dışarı atan bir hipertansiyon
Saçlar, kadın erkek herkes için önemli bir vücut parçası. Saçlarımızın bakımlı ve gür olması da bizim estetiğimiz ve sağlıklı görünümümüz açısından önemli bir veri. Fakat kadınlarda özellikle menopoz sonrası dönemde saç dökülmesi, kayıpları ve incelmesi büyük bir problem haline gelebiliyor. Kadınlarda en önemli saç kaybı nedeni kadın tipi genetik dökülme; fakat bazen çevresel ve sosyal hayatın getirisi olan stres gibi etkenler de saçlarımızı döker ya da yıpratır, görüntüsünü değiştirebilir.
Kadınlarda saç dökülmesi ile karşılaşıldığında ilk önce altta yatan biyolojik bir neden araştırılmalı: Tiroid hastalıkları, demir eksikliğine bağlı kansızlık, çinko, magnesyum, selenyum,demir, folik asit, selenyum, biotin vs eksikliği, saçlı deride mantar enfeksiyonları, saç kıran, polikistik over hastalığı vb bunlara mutlaka önce bakılmalı. En azından kan (hematoglobin/hematokrit , tiroid testleri, demir , demir bağlama kapasitesi, selenyum, çinko, vitamin D,
Saç ekimi sırasında kullanılacak olan kıl kökleri hastanın kendi ense ve kulak üstü saçlı derisinden; güvenli donor saha dediğimiz “safe donor area” kısmından alınmalıdır. Böylece ömür boyu dökülmeyecek kıl köklerinin gerekli alanlara transfer edilmesi garanti altına alınır.
Fakat Norwood 5-7 gibi saç kaybı fazla olan vakalarda, ense kısmındaki saç köklerinin sayısı tüm açık alanı kapatmak için yeterli olamayabilir. Bu durumda ilk seansta kişinin ense ve kulak üzerinden alınan saç kökleriyle ilk ekimi yapılarak ön saç çizgisi oluşturulur ve kulak hizasına dek geri gidilebilir. Hastanın zamanı kısıtlı ve sonuç beklentisi daha fazla ise hemen ertesi günlerde yapılabilecek ikinci ve üçüncü seanslarda vücut kılları kullanılabilir. Özellikle sakal ve göğüs bölgesi eğer yeterince sık ve elverişliyse sakal, göğüs kılları, genital bölge gibi vücut kılları, FUE tekniği ile tek tek alınarak ve kıl kökü transferi yapılarak kısa zaman diliminde, aylarca
Saç ekimleri sırasında en çok korkulan nokta, lokal anestezinin ne kadar ağrılı olacağı. Hastalarımız bununla ilgili çevreden duydukları, sosyal medya ve forum sitelerinde yazan olumsuz deneyimlerle çok huzursuz olabiliyor; hatta saç ekimini erteleyebiliyorlar.
Açıkçası tecrübeli ellerde saç ekimi sırasında acı ve ağrı hissedilmez. Çoğu hasta için düşündüklerinden çok daha az acı hissetmeleri onlar için sürpriz olabilir ama bu aslında işin doğalıdır. Saç ekiminde fizyolojik ağrı kadar psikolojik faktörler de ağrıyı artırabilir ve kişiyi huzursuz eder. Psikolojik olarak hastaların operasyona hazırlanması çok önemlidir. Bunun için hasta doktoru tarafında detaylı bilgilendirilmeli; gerekirse operasyon öncesi verilen oral ya da IV sedasyonla hastalar rahatlatılmalı. Operasyon sırasında ağrının en az olması için, iğneyle en az giriş yapılmalı, çok ince iğneler kullanılmalı. İğne girişinde cilt soğutma ve vibrasyon teknikleriyle ağrı azaltılabilir. Analjezik ajanlar cilde enjekte edilirken tercihan vücut sıcaklığında olmalı.
Ane
Amerika'da 1960'larda kullanılmaya başlanan silikon protezlerin kullanımı, 1992 yılında bir moratoryum yayınlanarak askıya alındı ve meme kanseri, romatoid artrit, fibromyalji gibi sağlık riskleri açısından sorgulandı. Amerika Birleşik Devletleri‘nde silikon protezler 2006’da marketlere çıkarılarak tekrar kullanıma sunuldu. Güzellik operasyonlarının hasta güvenliğini mercek altına alan, önemli üniversiteler ve dergilerde yazılan makaleler 2010lu yıllara dek meme büyütmede kullanılan silikon implantların herhangi bir sağlık sorununa yol açmadığını belirtmişti.
Ancak son yıllarda, silikon meme protezlerinin çevresinde doğal olarak oluşan kapsülün içerisinde bir tür lenfoma gelişme riski olduğu görüldü. Meme protezi ile ilişkili anaplastik büyük hücreli lenfoma (BIA-ALCL) adı verilen bu hastalık, bir meme dokusu kanseri değil, lenf dokusundan kaynaklanan bir tür kanser ve daha çok cilt ve lenf nodlarında olmak üzere tüm organlarda görülebiliyor.
Meme implantlarının etrafında ALCL gelişimi ile ilgili ilk seriler 2011de yayımlanmaya
Saç kurutma ve ve şekillendirme için kullanılan termal araçlar saç düzleştiriciler ve saç kurutma makineleridir. Isı, saçta hasara neden olan bir fiziksel etkendir. Kimyasal bir işlem olsun ya da olmasın termal düzleştirme saç telini hasarlar. Saç yüksek sıcağa maruz kaldığında ki bu uzun süren güneş ışığı da olabilir saçın protein yapısındaki korteks kısmı (dış kısım) mikro fibrillerleri denature olur ve saçın kuvvet ve elastisitesi gibi mekanik özellikleri değişir. Düz ütü şeklindeki seramik ütüler ve saç maşaları şeklinde düzleştiriciler, saç kurutma makinelerinden daha fazla zarar verirler. Bu cihazlarda sıcaklık 5 dakika içinde 175-215 dereceye kadar yükselir ve bu ısı saçta hasar yapmak için yeterli bir miktardır. Oluşan hasar, kişinin saç tipine/yapısına, işlemin ne sıklıkla yapıldığına, eş zamanlı yapılan diğer saç bakım işlemlerine ve ısı miktarına bağlıdır (ısının 175 °C dereceyi aşmaması önerilir). Bu araçların fazla kullanılması “trichorrhexis nodosa” denilen
Etki sürelerine ve derinliğine (penetrasyon) bağlı olarak saç boyası kozmetikleri kendi içinde ağartıcılar, kalıcı boyalar, yarı kalıcı boyalar ve geçici boyalar olarak sınıflandırılabilirler. Tek seferlik uygulamada saçların bu ürünlerden zarar görmesi beklenen bir durum değil; fakat çok defa boya uygulamasına, işlemin ağır kimyasallarla yapılmasına bağlı olarak saça zarar verebilir. Saça en çok zarar veren işlem, renk açılması yada ağartma işlemidir. 2 tür ağartıcı var: Birincisi oksijenli su (hidrojen peroksit ) içerenler ki daha fazla bunlar kullanılıyor ve ikinci olarak da çinko formaldehit sulfoksilat içerenler. Hidrojen peroksit içeren ağartıcılarda yüksek PH (10) derecelerinde etken ajan saçın korteksi içinde bulunan melanin pigmenti ile reaksiyona girerek saçı daha açık renge dönüştürür. Ağartıcılar uygun kullanımda iyi tolere edilen ürünlerdir. Fakat 6-8 hafta aralıklarla veya daha sık uygulamalarda, saç uçlarında hasara bağlı protein kaybı, deride kontakt dermatit ve allerjiye neden olabilir.
Kalıcı saç boyaları piyasada en fazla tercih edilen ürünler. Saç boyalarında değişen oranlarda, % 3-6 civarında hidrojen peroksit ve boya maddesi
Brezilya saç bakımları, saçları düzleştirmek ve daha ışıltılı hale getirmek için kullanılan; yapısında formaldehit ve hidrolize keratin içeren bir bakım türü. Her türlü saça (düzleştirme yapılmış, ağartılmış, boyanmış, örgü ve uzatma işlemleriyle zarar görmüş saçlara) uygulanabilir. Ancak uygun olmayan kullanımda saçlarınıza ve cildinize ciddi zarar verebilir.
2000 li yılların başında popüler hale gelmiştir. Ürün saça uygulandıktan sonra içeriğindeki aldehit ajanı, bakım ürünü içindeki hidrolize keratin ve saç keratini arasında kimyasal bağ oluşturur. Ürün içindeki formaldehit, alerji, solunum güçlüğü, solunum sisteminde irritasyon, sedef hastalığına benzer deri reaksiyonları (aşırı pullanma, kızarıklık vs ) yapabilir; yüksek seviyelerde kanserojenik etkisi olabilir. İşlem sırasında fön makinesi ya da maşalarla saçın ısıtılması keratin bağı kuvvetlendirir. Hidrolize keratinin saça diffüz ederek keratin boşlukları doldurur ve saçı daha