Merak etmeyin, siyasete girmeyeceğim sadece çiçeği burnunda ABD başkanı Donald Trump’in saçlarına takıldım. Uzun bir süre kendisini yakından takip edeceğimizi bildiğimden hatta takıp etmeyi bırakın, mecburen her adımda önümüze çıkacağını öngördüğümden dün gece biyografisini okudum. Denk geldiğim her sitede de saçlarına baka kaldım. Donald Trump’ın saçları peruk mu?
Muhtemelen değil. Zaten bir dünya devinin başkanının, ayrıca bu denli servet sahibi bir iş adamının, bu devirde peruk takacağını düşünmek dahi istemiyorum. Fakat bir gariplik var. Dikkat edin. Rüzgar esse de gerçekleri anlasak gibi bir içses beliriyor insanın içinde.
Neden gariplik var?
Çünkü Donald Trump 1946 doğumlu. Çünkü Trump tam 70 yaşında ve bu şekilde bir saç çizgisinin olması pek de mümkün değil. Saç çizgisi dediğimiz alan, alından başlayan saçların konumlandığı yerdir. Erkeklerde kadınlara nazaran daha açıktır, yani daha geniş alınları vardır. Yaş ilerledikçe bu alın çizgisi yükselmeye, derinleşmeye başlar. Fakat Donald Trump’ın alın çizgisi yeni doğmuş bebeğinki gibi.
Yine aynı soruyu soralım, Donald Trump’ın saçları peruk mu?
Hayır değil. Tahminim şu yönde. Trump saç ekimi yaptırmış yıllar
Yaşlanmayı genellikle yumuşak doku deflasyonu yani deri altı dokusunun zayıflaması ve sönmesi şeklinde izah edebiliriz. Aslında yavaş ilerleyen bir süreçtir, zamanla elastikiyet, nem kaybının varlığı gözlemlenir, cilt sertleşir, dokular çöker, söner ve dolayısıyla kırışıklıklar gözlemlenir. Bu sürecin önüne geçebilmek içinse, bugün estetik cerrahide kullandığımız farklı teknikler bulunuyor. Bunlardan en fazla öne çıkanlar ise, yağ transferi yani yağ enjeksiyonlarıdır.
Yüzünüz gereksiz derecede şişerse sorun var
Geleneksel anlamda yapılan yağ enjeksiyonlarında kullanılan prosedürde, hastanın bölgesel yağından bir miktar yağ çekilir. Bu yağ santürjürjlenerek ayrıştırılır. Sadece yağ tabakası kırışıklıkların ve form kayıplarının yaşandığı bölgeye enjekte edilir. Fakat burada atlanan çok önemli bir husus vardır, o da bu süreçte pek çok dokunun ölmüş olmasıdır. Bu sefer bu ölü dokunun telafisi için, çok daha fazla yağ enjekte edilir amaç yaşayan, canlı kalabilen doku oranını artırmaktır. Sonucunda ise, hastanın yüzü aşırı ve gereksiz derecede şişer. Ölü dokular hızlı bir şekilde vücuttan atılır ve hasta ortalama 2-3 ay içinde tekrar eski haline döndüğünden, boşuna yağ
Ameliyatsız ve son derece basit bir teknik olan İple Kepçe Kulak operasyonu, kepçe kulak sorunu yaşayan herkesin 20 dakika gibi kısa bir süre içerisinde estetik kulaklara kavuşmasını sağlıyor.
Kepçe kulak, doğumdan veya genetik sebeplerden dolayı, meydana gelen estetik bir sorun. Büyükten küçüğe, her yaştan insanın sosyal yaşantıları içinde problemler yaşamasına, sosyal hayattan kopmasına ve özgüven kaybı sebebiyle sağlıklı ilişkiler kuramamasına neden oluyor. Oysaki oldukça basit bir operasyon olan iple kepçe kulak operasyonu ile kepçe kulak sorunu çözümlenebiliyor ve olası tüm psikolojik sorunların önüne geçilebiliyor.
Ameliyatsız İple Kepçe Kulak Operasyonu
Kepçe kulağın psikolojik açıdan yarattığı sorunlar artık kepçe kulak ameliyatlarıyla tarihe karışıyor üstelik bu sorun basit bir medikal bir ip yardımıyla çözümleniyor. Geliştirdiğim “İple Kepçe Kulak Operasyonu”nu son derece etkili geri dönüşler aldığımız tekniklerden bir tanesi. Bu teknikle klasik kepçe kulak estetiği uygulamalarından farklı olarak, hastalarımızın daha çabuk toparlandıklarını gözlemliyoruz. Operasyon süresinin oldukça kısa sürmesinden dolayı, özellikle çocuk hastalarımızı yormadan ve onların
Herkesin kendine özgü bir yüz ifadesi vardır ve gençleştirme uygulamalarında bu ifadenin korunması ve doğal optimum sonuçları elde etmek için kişiye özel tedavi planlaması yapılmalıdır. Noktasal ve hastanın profiline göre yapılandırılan uygulamalarla ve doğru noktaları bularak ilerleyen tedavilerle gençleştirme çalışmalarının yapılması gerekir. Her kişide bu noktalar farklı şekilde şifrelenmiştir. Bu şifreler çözülünce güzellik ortaya çıkacaktır. Önemli olan her bireyde farklılık arz eden doğru noktaları bulmaktır. Aslında Örümcek Ağı estetiğinin mucizesi de biraz da buradan geliyor. Doğru estetik cerrah, doğru planlanmış tedavi ve doğru uygulanan Örümcek Ağı estetiği…
Kolajen, fibroplast ve elastan
Örümcek Ağı estetiği son dönemlerin en fazla tercih edilen ameliyatsız cilt germe uygulamalarının başında geliyor. İşlem, medikal iplerin cilt altına yerleştirilerek, zaman içinde kaybolan kolajen, fibroplast ve elastan üretiminin tekrar aktive olmasını sağlayan bir sisteme sahip.
Örümcek Ağı estetiği 2011 senesinden beri kliniklerimde uyguladığım ve sertifikasyon programlarıyla meslektaşlarıma kurs vererek daha fazla insana ulaşmasını sağladığım bir tekniğimdir. Örümcek Ağı
Erkekler! Partnerinizin sorunlarından ne kadar haberdarsınız ya da görmezden mi geliyorsunuz?
Kadının vajina bölgesinde yaşadığı herhangi bir sorun, erkeği de ilgilendiriyor fakat erkek çoğu zaman partneriyle bu konuyu konuşmak yerine görmezden gelip, uzaklaşıyor.
Hayatın 2 önemli başrol kahramanı penis ve vajina
Çoğunlukla erkek cinsel organının sorunlarını dile getiririz, fakat mevzu kadın olunca, hep atlanır, ötelenir ve hatta görmezden gelinir. Bu iki başrol oyuncusu, cinsel hayatın temelinde. Sağlıklı bir cinsel hayat demek, karşılıklı tatminkar bir süreci gerektiriyor. Çiftler birbirlerini hissedemez yani, vajina, penisi sıkıca kavrayamazsa, bu durum hem erkeğe, hem de kadına haz vermez. Kadın orgazm olamaz, erkek bu durumu görmezden gelir. Hatta bana göre aldatmaların, aldatılmaların bile temelinde bu var…
Sebebi doğum ve zaman
Vajinadaki bu gevşeme, sarkma yanı sıkılığını kaybetme durumu, en önemlisi gerçekleşen doğumlardan ve tabii ki ilerleyen yaştan kaynaklanıyor. Tıpkı yüz bölgemiz nasıl formunu kaybediyor ve sarkmalar, deformasyonlar yaşıyorsa, vajina bölgesi de aynı şekilde bu süreci geçiriyor. Bir de buna doğum gibi, kadını hem fiziksel olarak
1 Haziran 1926 doğumlu Marilyn Monroe, bugün yaşasaydı tam 90 yaşında olacaktı. Evlilikleri, aşkları, Amerika Devlet Başkanı John F. Kennedy ile olan ilişkisi, erken yaşta ölümü, çektiği filmlerde bir kült haline gelmiş sahneleri ve tabii ki röportajlarında verdiği samimi söylemleriyle, bugün hala efsaneliğini koruyan bir aktris.
Marilyn Monroe’nun 1940’ların sonunda burun ve çene estetiği yaptırdığı söylenir. Her ne kadar hayranları karşı çıksa da ortalama 25-26 yaşlarındayken geçirdiği bu operasyonların öncesi ve sonrası fotoğrafları ve Monroe’nun X-Ray cihazıyla görüntülenen kemik yapısı, bu iki uygulamanın yapıldığını kanıtlıyor. Bence de iyi ki yaptırmış çünkü bu efsanevi güzelliğe katkı sağladığı görüşündeyim.
Marilyn Monroe 4 Ağustos 1962 yılında öldü. Yani tam 36 yaşındaydı. Bakımına, özellikle cildine son derece dikkat ettiğini biliyoruz. O zamanın teknolojisiyle bile değişim yaşamayı, hoşnut olmadığı bölgelerine müdahale ettirdiğini bildiğimiz Monroe, yaşıyor olsaydı, sanıyorum, bugün estetik cerrahiden en fazla faydalanan ünlüler arasında yer alırdı.
Liposuction
Marilyn Monroe zamanında liposuction primitif düzlemde yapılan bir uygulamaydı. Geçtiğimiz
Farkında mısınız, yıllar geçse de hala genç kalabilmiş insanların sayısı gittikçe artıyor! Sadece kadınlar değil, erkeklerde var. Yaptıkları mucizevi bir şey değil. Sadece iyi yaşlanmanın ne olduğunu, nasıl olabildiğini çok iyi biliyorlar ve bizlerden yardım alıyorlar. İşte size genç kalanların 6 sırrı…
Estetik cerrahi veya ameliyatsız estetik olarak geçen medikal uygulamalar, bundan 15 sene evvel çoğunlukla ünlülerin yaptırdığı ve hatta halktan insanların son derece uzak kalmaya çabaladığı bir girişimdi. Mahallenizde veya yakın çevrenizde herhangi bir bayan, sözgelimi bir burun estetiği operasyonu geçirdiyse, gündeme oturur, altın günlerinin vazgeçilmez konusu olurdu.
Şimdiyse insanlar özellikle sosyal medyanın da devreye girmesiyle, konuya olan ilgilerini saklamadan, cömertçe sergileyebiliyor ve hatta ilgilendiği uygulamalar için rahatlıkla araştırmasını yapabiliyor.
Bunun hem iyi hem de kötü yanları var. Zira estetik cerrahi her ne olursa olsun bir tıp dalı. Bir moda kavramı değil. Amacı bireysel iç huzuru, özgüven, konfor ve daha fazlası olmalı.
En fazla, genç kalabilmek için estetik cerrahiye veya medikal uygulamalara başvuruluyor. Bakın dikkat ederseniz “genç kalabilmek”
Üstelik kendi geliştirdiği teknikle
Terzi söküğünü dikemezmiş, yok öyle bir şey… Ya da bende tam tersi oluyor diyelim zira her geliştirildiğim tekniği ilk önce kendimde denerim. Evet, Organik Saç ekimi de bunlardan birisi. Yeni yılı Organik Saç ekimi yaptırarak karşıladım. 31 Aralık akşamı bir davete katıldım ve bir sonraki gün ise işimin başındaydım. Şimdiyse aradan geçen zaman diliminde saçlarım uzadı ve 30’lu yaşlardaki saç yoğunluğuma tekrar kavuşmuş durumdayım.
Dilerseniz sırayla gidelim ve Organik Saç ekimi fikrinin nereden çıktığına bakalım.
Bazı buluşlar tesadüflerle ortaya çıkar. Ben aslında bir kök hücre adamıyım. Kök hücrenin muazzam yapısı, onu sürekli araştırmama, deneysel boyutta inlememe vesiledir. Bir hastama alın kırışıklıkları için yağ enjeksiyonu yapmıştım. Hastam 3 ay sonra kontrole geldiğinde şakak ve üst alın bölgesindeki saçlarının dolgunlaştığından ve bu bölgedeki saçlarının gürleştiğinden bahsetti. Bu geri bildirimi değerlendirdiğimde ise yine kök hücre ile karşılaştım. Yani bu alanı, saçları canlandıran, kök hücreden başkası olamazdı.
Saç dökülmesi, kellik sorununun başlangıç noktası her ne olursa olsun, eğer biz saçsız yani kel gölgeyi eskisi gibi canlı