Sağlıklı cilt, en güzel cilt. Cildin sağlığını bozan faktörler arasında ise en fazla, beslenme, çevresel faktörler ve tam manasıyla bakımı ihmal edilmiş olanlar bulunuyor. İhmal edilen cilt ise, maalesef en başta doğal parlaklığını kaybediyor, sağlıksız bir görüntüye ulaşıyor.
Oysaki cilt bakımının karmaşık, zor ve bir o kadar zaman alıcı bir yanı yok. Özellikle teknolojinin bizlere sağladığı avantajlarla, yarım saat içinde cildimizin kaybolan doğal parlaklığını tekrar kazandırabiliyor, beslenmesini ve nemlenmesini sağlayan içerikleri basitçe ona verebiliyoruz. İşte bu muhteşem teknolojinin adı HydraFacial. Ama Zorlu Center Teras evlerde bulunan DoctorB Clinic’te bu etkili uygulamayı, tam manasıyla bir dinlenme, arınma, tedavi ve bakım seansına çeviriyoruz.
HydraFacial nedir?
HydraFacial FDA onaylı bir sistem. Üst seviyede hidradermabrasyon, kimyasal soyma, otomatik ağrısız ekstraksiyon yani kan dolaşımını artırıcı vakum, cilt tipine göre antioksidanlar, Hyaluronik Asit ve yine cilt tipine göre peptitlerin özel bir sunumunu bir araya getiren, çok basamaklı ve farklı tedavileri birleştirmiş bir uygulamadır. Tüm bunları, kesi yapmadan veya ciltte herhangi bir tahriş
Eski Mısır’da kadınlar gözlerini yeşile, dudaklarını koyu maviye ve yanaklarını kırmızıya boyuyorlardı. Bizim kültürümüzde de olduğu gibi el ve ayak parmaklarını kına yakıyorlardı. Üstsüz gezmenin yaygın olduğu zamanlarda ise göğüslerini mavi, meme uçlarını altın rengine boyuyorlardı. Kadınlar gibi erkeklerde boyanmayı çok seviyorlar, farklı farklı bölgelere hayvan ya da başarı motifleri resmediyorlardı.
Kozmetik İÖ 5. yüzyıldan beri Mısırlılar sayesinde başlamış ve gelişmiştir. Bugünkü gibi sentetik boyalarla değil, tebeşir, üstbeç, şarap tortusu, aşı boyası, toz antimon kullanarak makyajlarını doğal kaynaklar kullanarak yapıyorlardı. Kollara tebeşir, yanaklara şarap tortusu, göz kapağı ve kaşa toz antimon kullanımı Mısır’dan Osmanlı kadınlara geçmiş, hatta cumhuriyet dönemine kadar bu şekilde kullanılmıştır.
Kadın kabul edilmenin ve makyaj yapabilme özgürlüğü tüm insanlık tarihinde, kadının güzel ve değerli görünme çabası içine girdiği bir değer yargısıdır. Farklı kabileler bunu, makyajın yanında farklı ritüellerle desteklemiştir, “Yaşlanmayı Reddet” isimli kitabımı okuyanlarınız varsa, bu ritüellerden bahsettiğimi hatırlayacaksınız.
Şimdi neden böyle bir giriş yaptım
Başlığımız orgazm taklidi yapmaktan vazgeçin artık ve ben 3 haftadır bu konuyu irdeleyerek bir yazı dizisi haline dönüştürdüm. Amacım sadece erkekle kadının arasında yaşanan bu özel anların, gerçekten her iki taraf içinde sıradanlıktan öteye geçmesini sağlamak. Sanıyorum hepimiz ortak bir payda da birleştik: Çünkü sağlıklı bir cinsel hayat, sağlıklı cinsel organlar demek.
Sırasıyla geçen haftalarda kadın cinsel organlarının anatomisini ve orgazm olamamanın altında yatan sebepleri açıkladım sizlere. Son konumuz ise, çözümler
Orgazm olamama sorununu bütünsel bir bakış açısıyla çözümlemek gerekiyor. Söz gelimi vajen kanalında oluşan tahribat, doğumla ve yaşlanmayla birlikte gelişen bir süreç. İç ve dış dudaklardaki asimetri, sarkan deri estetik açıdan sorun yarattığı gibi, iç çamaşırına sürtünerek dokunun hasar görmesine yol açan bir durum. Venüs tümseği dediğimiz alandaki yağlanma, klitorisin kapanmasına yol açan ve orgazm sürecinde katkısını azaltan bir vaka. Ayrıca bölgenin zaman içinde mevcut yağının azalması, hormonel değişimler, G noktası dediğimiz bölgenin gevşemesi, idrar kaçırma sorunları, vajinadaki renk değişimleri ve çok daha fazlasını gözlemleyebiliyoruz.
Hepsini
Geçen haftaki yazımdan sonra, sayısız telefon ve mesaj aldım. Hatta bana ulaşanlar arasında erkekler bile vardı. Bu o kadar önemli bir konu ki, eşinin orgazm olamamasını önemseyen, beraberce zevk almak ve sağlıklı bir cinsel hayatı yaşamak isteyen bu erkekleri de ayakta alkışlıyorum.
Geçen haftanın özeti şu aslında: Sağlıklı bir cinsel hayat, sağlıklı cinsel organlar demek. Erkeğin cinsel sorunları üzerinde açıkça durabiliyor ve sonunun çözümü için tedavi planlarını düşünüyorsak, neden aynı konuda kadını dışlıyoruz?
Kadındaki orgazm olamama sorununun altında vajina bölgesinin form kaybetmesi konusunun yattığını geçen hafta yazmıştım. Şimdi sıra bu sorunu nasıl çözümleyeceğimize geldi.
Sorunun temeli
Vajinanın iç bölgesi mukoza adını verdiğimiz bir dokuyla kaplıdır. Farklı sebeplerden dolayı bu tabaka zayıflar hatta bu tabaka doğuştan da sağlıksız olarak gelmiş olabilir.
Östrojen azalıyor
Yaşa bağlı olarak östrojen seviyesinde düşme yaşanır ve bu durum genital bölgenin eski özelliğini kaybetmesine dokuların zayıflamasına ve vajen salgısında azalma, kuruluğa sebep olur. Bölgenin PH’ı yükselir ve doğal olarak bölgede yaşayan laktobasillerin azalması, kaşıntılı bakteri
Orgazm hakkında bugüne kadar eminim pek şey duydunuz, okudunuz. Özellikle kadın dergileri mutlaka sayfalarca bu konuyu tartışır. Erkek dergileri ise, yine aynı şekilde. En çok tıklanan, en çok okunan konular her zaman seks üzerine işlenmiştir. Bu denli hayatın içinde olan ve dünyada her saniyede bilmem kaç çiftin deneyimlediği bu konu hakkında, yine aynı şekilde pek çok araştırma da yapıldı. Fakat fark ettiniz mi, nasıl yalanlar söyleniyor, sizlere nasıl bir dünya pompalanmaya, bilinç altınıza işlenmeye çalışılıyor? İtiraf edin kendinize, en son ne zaman orgazm oldunuz? Ya da hayatınızda partnerinizle sevişirken hiç orgazm olabildiniz mi?
Kliniğime gelen her 100 hastamdan 20’si G-Shot yani, Erojen Bölge enjeksiyonu hakkında bilgi almak istiyor. Bu 20 kadın hastamın neredeyse tamamı, doğum yapmış, ortalama 40-50 yaş aralığında son derece bilinçli ve kendisini önemseyen insanlar.
Bu kadınlar, sırf eşleri kendilerini iyi hissetsin ve ego tatmini de yaşasın diye, orgazm taklidi yaptıklarını itiraf ediyorlar.
Pek çok yolu denediklerini, konu hakkında dergi sayfalarını karıştırdıklarını ama dergi sayfalarının bir hayal dünyası yarattığını düşünüyorlar.
Sadece ve sadece orgazm
Yılın son ayındayız. Bu yazımda, yeni yıla, 2017’ye sayılı günler kala, geçtiğimiz yıl bana en fazla sorulan sorulara yer vermek istedim.
Örümcek Ağı estetiği tam olarak ne işe yarıyor?
Örümcek Ağı estetiği, başlı başına ameliyatsız bir cilt germe, form kazandırma uygulamasıdır. Yardımcı oyuncu olarak cerrahi operasyonlarda da kullanıyorum. Özellikle yüz bölgesinde çok daha fazla tercih ediliyor çünkü iz bırakmayan ve doğal bir gençleşme sağalan özelliğe sahip. Cilt altını uyarıyor, kolajen üretimini tetikliyor, cilt altındaki binanın sağlamlaşmasını sağlıyor, aynı zamanda cilt de bu süreç boyunca gerilerek eskisi gibi formunda bir görüntüye geçiş yapıyor.
30 yaşındayım, Örümcek Ağı estetiği yaptırabilir miyim?
Evet yaptırabilirsiniz. Erken yaşlarda tanışacağınız Örümcek Ağı estetiği, daima zamanı geriden takip etmenizi sağlar. Koruyucu hekim gibi çalışır. Düzenli aralıklarla yaptırdığınız takdirde de hiç deneyimlememiş birisinden çok çok daha iyi görüneceğiniz kesindir. Yaşınızın iyisi olmanıza yardımcı olur. Yaş almayla birlikte karşılaşacağınız sorunları yüzünüzde yaşamazsınız.
Neden ameliyatlara büyük bir ekiple giriyorsunuz?
Bu en fazla aldığım sorulardan
Eskiden estetik cerrahi sıklıkla TV ünlülerinin, ses sanatçılarının yardım aldığı bir tıp dalıydı. Hatırlayın lütfen, nice sanatçımızın yüz germe estetiğine şahit olduk. Belirgin mimik çizgileri, sarkmış gıdı bölgesi, hacmi kaybolmuş dudak ve yanakları, birden bire değişirdi.
Değişirdi kelimesi gerçek anlamda eski yüz germe estetiklerinde kullanabileceğimiz bir sözcük. Zira bu sanatçılar bambaşka biri haline dönüşürler, her defasında belki de sadece jestlerinden veya ses tonlarından kim olduklarını anlamamıza neden olurlardı. Sanki çok hızlı bir rüzgar çıkmış da, yüzleri rüzgar tünelinden geçmiş, geriye doğru gerilmiş gibi dururdu. Bu denli gerginlikten göz kapaklarının kapanmadığını düşünürdük.
Evet, bunun adı bir dönüşümdü. Yüzlerini gerdirdiler ve ruhları da kayboldu gibi bir his belirirdi. Lütfen hatırlayın o zamanları ve sizde nasıl bir his uyandırdığını anımsamaya çalışın.
İşte bakın bugün estetik cerrahiden korkuluyor olmasının tek sebebi bu aslında.
Dönüşmek, başkalaşmak, bambaşka birisi olmak
Gerçi o zamanlarda çalışan estetik cerrahlara ve sanatçılarımıza da kızmamak lazım. Çünkü teknoloji oydu. Çünkü sanatçı sürekli göz önündeydi ve iyi gözükmek istiyordu
Öncelikle şunu söylemeliyim, burada bahsi geçen dolgu medikal dolgu değil. Medikal dolgular erirler, tekrar tekrar uygulama yaptırmanız gerekir. Fakat yağ transferi ile yaptırdığınız dolgu uygulamalarında ömür boyu süren bir konfor bekleyebilirsiniz. Ama nasıl?
Yağ transferi konusunda çoğu kimsenin kafasının karışık olduğunun farkındayım. Bu yüzden yağ enjeksiyonlarının ne olduğuna, neden ve nasıl yapıldığına hep beraber bakalım istiyorum.
Yağ transferi bugün estetik cerrahide, pek çok alanda kullanılıyor. En fazla tercih edildikleri konu ise, hacim kaybı yaşayan veya doğuştan hacimsiz olan bölgelere bir nevi organik dolgu uygulamasıdır. Bölgesel olarak ele aldığımızda, yağ transferini meme, dudak, popo büyütme, yüzdeki genel hacim kayıplarında kullanma gibi pek çok alanda kullanabiliriz.
İşlemse aslında bedendeki mevcut yağın, olmayan veya olması arzu edilen yere transferidir. Kısaca yabancı herhangi bir şey kullanılmadan, bedendeki yağın yeri değiştirilir. Söz gelimi karından çekilir, popoya veya dudağa, memeye aktarılır. Bu sayede hem o alan hacim kazanır, diğer alansa hacim kaybeder ve arzu edilen bir kontür hattına sahip olur.
Buraya kadar her şey çok bilimsel, her