30 Ekim’de İzmir’i vuran depremi kimimiz unutmuş olabilir. Ancak özellikle Bayraklı’nın Manavkuyu, Mansuroğlu ve Adalet mahallelerinde oturanların bu depremi unutması, inanın mümkün değil.
Depremle birlikte birçok bina yıkıldı, birçoğu da ağır ve orta hasar aldı. Ağır hasarlı olan binaların tamamı yıkıldı. Molozlar toplandı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yıkılan evlerin yenilerinin TOKİ tarafından yapılacağını söyledi, en geç bir yıl içinde tamamlanacağının sözünü verdi. Bakanlık yetkilileri, depremin vurduğu Manavkuyu, Mansuroğlu ve Adalet mahallelerinde 7 proje alanı belirledi. Mimarı, projeleri hazırladı. TOKİ, yıkılan evlerin yerine yenilerini yapmak için yapım ihalesine çıktı. İhaleyi alan firmalara yer teslimi bugün yarın yapılacak.
7 proje alanında 1178 2+1, 266 adet de 3+1 ev inşa edilecek. Toplam konut sayısı 1444, dükkân sayısı ise 208 olacak. Bayraklı Şehir Hastanesi’nin hemen yanındaki rezerv alanda yapılacak konut adedi de 5 bin 100 olacak. Bunların 1734’ü 2+1, 2 bin 856’sı 3+1, 510’u ise 4+1 şekilde tasarlanacak.
Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki deprem Bayraklı’yı vurdu. Onlarca bina yıkıldı, hemşerilerimiz hayatlarını kaybetti. Bayraklı hâlâ yaralarını sarmakla uğraşıyor. Ağır hasarlı binaların tamamı yıkıldı, molozları toplandı. Özellikle nüfus olarak yoğun olan Manavkuyu, Mansuroğlu ve Adalet mahallelerinde hüzün hâkim. İnsanlar ilk şoku atlattı ama akıllarında, “Yeni bir deprem olursa evimize bir şey olur mu?” endişesini taşıyor.
Aslında bu endişe hepimizde var. O yüzden de binaların sağlamlığına baktırmak, özellikle 1999 öncesi yapılanların kentsel dönüşüme girmesi kaçınılmaz görünüyor. ‘Kentsel dönüşüm’ derken de aslında ‘yerinde dönüşümden’ bahsediyoruz.
Yerinde dönüşüm konusunda İzmir Büyükşehir ve Bayraklı belediyelerinin çalışması var. Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, ‘İzmir modeli’ adını verdikleri çalışmayla düz yerlerin yeniden inşa edileceğini anlattı. Bu konuyla ilgili olarak, önümüzdeki
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi toplantılarını yıllardır yakından takip ediyorum. Yeni dönemde, meclis salonuna gitmesem de canlı yayını bilgisayarın karşısına geçiyorum ve dinliyorum.
Son seçimden sonra oluşan Büyükşehir Meclisi tablosunda genel anlamda bir uyum olduğunu vurgulamak gerekiyor. Görüşülen maddelerin önemli bir bölümü oybirliği ile geçiyor. Muhalefet, görevi gereği zaman zaman sert sözlerle Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i eleştiriyor! AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal, Grup Sözcüsü Hüsnü Boztepe derslerine iyi çalışıp geliyor. Sözleri de çoğu zaman tartışma konusu oluyor.
CHP grubu da elbette yapılan eleştirilere yanıt veriyor. Grup Başkanvekili ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu’nun son çıkışı dikkatimi çekti, hemen paylaşalım.
“AK Parti sözcüleri, algı yaratmaya çalışıyorlar. Büyükşehir Meclisi’nde bunu genellikle gündem dışı konuşmalarda yapıyorlar. Başka bir faza geçiyorlar. CHP başka
İzmir’de geçen haftaya göre vaka sayısında önemli bir düşüş var. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu oranın yüzde 30 olduğunu açıkladı. Bu düşüşte hiç şüphesiz alınan önlemlerin etkisi büyük. Ancak bu durum kimsede rehavete neden olmasın! Yoğun ve normal bakımlar, koronavirüs hastaları ile dolu. Özellikle yoğun bakımlardaki oran bir türlü düşmüyor!
Ev ziyaretlerinden, kalabalık ortamlardan uzak durmamız gerekiyor. Burada belediye başkanlarına da büyük görev düşüyor. İzmirlilere örnek olmaları için, tüm toplantılarına ara vermeleri elzem! Bazı başkanların hâlâ normal hayatlarına devam ediyor olmalarını ve bu durumu sosyal medya hesaplarından paylaşmalarını şaşkınlıkla izliyorum. Bu işin şakası yok. Virüs: vali, belediye başkanı, milletvekili dinlemiyor. Topluma örnek olması gereken isimlerin daha da hassas davranması gereken bir süreçten geçtiğini hatırlatmak isterim.
Altın numarayı kaydedin!
Yakın bir dostum, geçen hafta kayınvalidesini ve kayınpederini kaybetti. Acıları
Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un tutuklanması, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden el çektirilmesinin ardından Menemen Belediye Meclisi’nde başkanvekilliği seçimi yapıldı. Ama öyle böyle bir seçim değil!
15 CHP’li, 10 AK Partili, 3 İYİ Partili, 2 MHP’li ve 1 bağımsız üye sandık başına gitti.
CHP’den Deniz Karakurt, AK Parti’den ise Aydın Pehlivan yarıştığı seçimin ilk iki turunda 3/2 çoğunluğa kimse ulaşamadı. 3. turda salt çoğunluk arandı. Herkes millet ittifakının seçimi alacağını düşünürken her iki adaya 15’e oy çıktı. Son turda da eşitlik bozulmadı ve kura seçimine başvuruldu. Burada gülen taraf CHP’li Deniz Karakurt oldu!
Belediyesinin sosyal medya hesabından seçimi izleyenler tabiri yerindeyse ölüp ölüp dirildi. İzmir uzun yıllardır böyle bir seçim yarışı yaşamadı. Tabi bir de seçimin bir perde arkası var.
Aksoy’un görevden el çektirilmesinin ardından AK Parti aslında adayını hemen belirledi. Burada iyi bir taktik ortaya koyup bunu kimseyle
Koronavirüs o kadar yayıldı ki, artık etrafımızdaki herkesin testi pozitif çıkıyor. Uzmanlar, yetkililer her gün bas bas uyarıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İzmir’in 3. zirveyi yaşadığını açıkladı. Buna karşın kentteki görüntüler gerçekten inanılmaz. Her kalabalık görüntülerini izlediğimde “Aman Allah’ım!” diyorum.
Prof. Dr. Seyhan Alkan, “Kişisel tespit alındığı zaman bulaş riski yüzde 1’in altında. Kapanmakta tek başına işe yaramıyor. Hastanelerin durumu iyi değil. Yoğun bakım üniteleri dolmak üzere… Artık gereğinin yapma vakti geldi. Herkesin dikkat etmesi gerekiyor” diyor.
İzmir’deki kamu hastanelerinin yoğun bakım ünitelerindeki doluluk oranı yüzde 80’lerde. Normal servislerde ise yüzde 60 doluluk var. Bu rakamlar her geçen gün artıyor. Geçen hafta bazı özel hastane yöneticilerini aradım. Hepsi ağız birliği yapmış gibi aynı cevabı verdiler: “Yoğun bakımlar dolmak üzere, her gün covid hastalarını kabul ediyoruz, sayı her geçen gün artıyor”
Tehlikenin farkında
İzmir gerçekten kötü günler geçiriyor. Pandeminin etkilerinin fazlasıyla görüldüğü kentimizde, yoğun bakımlarda doluluk oranı yüzde 80’lere dayanmış durumda. Uyarılara kulak asılmaması, önlemlerin daha da sıklaştırılmasına yol açtı.
Herkes tedirgin. “Acaba ben de koronavirüs kapacak mıyım?” sorusu akıllarda.
Vatandaştaki tedirginlik, kan verme sürecini de etkiledi.
Türk Kızılayı Ege Bölge Kan Merkezi’nin stoklarında kan bitti! Durumun vahametini şöyle özetleyelim. Düzenli kan kullanan, lösemi, talasemi gibi hastalıkları olan kişilerin dahi ihtiyaçları karşılanamaz duruma geldi. Depremin ardından kriz daha da derinleşti.
Merkezin Müdürü Gökay Gök, tüm vatandaşlara kan verme konusunda çağrıda bulunuyor ve şöyle diyor:
“Her türlü koronavirüs önlemini en başından beri alıyoruz. Bu konuda herkesin içi rahat olsun. Stoklarımızın azaldığı şu günlerde bizi yalnız bırakmayın, kan bağışlayın. Güvenli bir şekilde bağış yapabileceğiniz ekip yerlerimizin ve sabit kan alma
Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.9’luk deprem, Bayraklı’yı vurdu... Yıkılan binalar, 116 cana mal oldu. Bu zor süreçten el ele vererek çıkmamız gerekiyor. 30 Ekim’den bu yana İzmir’de müthiş bir birlikteliğin olduğunu görmek memnuniyet verici. Yerel ve genel iktidar, süreci birlikte yönetiyor. En azından şimdiye kadar böyle oldu. CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, depremin hemen ardından ‘sert siyasi söylemleri’ tercih etse de daha sonra bunun azaldığını gördük.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un süreci çok iyi yönettiğini söylemek gerekiyor. Kimseyi ötekileştirmedi. En önemli sürece, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i de dahil etti. 13 gün İzmir’de kaldı, ayrılmadan önce Soyer’i ziyaret etti. Çalışmalarından dolayı teşekkür etti. Kurum, yıkılan binaların yerine ve rezerv alanda yapılması planlanan binaların bir yıl içinde tamamlanacağını açıkladı, hemen ardından bakanlık bürokratları