İzmir’in deprem mastır planı, 1999 yılında hazırlandı. O planda alınması gereken önlemler tek tek anlatıldı. Tehlikenin boyutlarına dikkat çekildi. Ancak, geçen 21 yılda pek de bir şey yapılmadı.
Planı hazırlayan isimlerden, Türkiye Deprem Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erdik’in bu konuda çarpıcı değerlendirmeleri oldu. Erdik, “Deprem mastır planında daha büyük hasar öngörmüştük. Ancak biz İzmir ve Karşıyaka-Bornova fayına göre çalışma yaptık. İzmir’de 200 bin bina var, 1000’i zarar gördü. Yaklaşık yüzde 1’i orta ve ağır hasarlı. İzmir’de 7 büyüklüğünde deprem olması zor. Daha çok 6.9’a kadar deprem beklenebilir. Beklenen faylar kırılsaydı, şu anda gördüğümüzün 10-15 katı yıkıma, hasara neden olurdu. 100-200 bina çökebilirdi. Benim tahminlerim, 1997-1998 yıllarına ait bina envanterine dayanıyor. Şimdi çok sayıda yüksek bina var. Mastır planında yasaklama yoktu. Yüksek binalara çok değinilmedi. Özfatura’yla çok yakın
15 yıl İzmir Büyük-şehir Belediye Başkanlığı yapan Aziz Kocaoğlu, depremle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kocaoğlu, “Deprem bölgesinde imarlar eski tarihlerde verilmiş. Yıkılan, hasar gören binalarda yapım ve uygulama hatası aşikâr. Orası gökdelen bölgesi. Gökdelenlerde bir şey var mı? Bir yandan dönüşümden bahsedilecek bir yandan da çürük yapılara imar affı gelecek. Bu büyük bir çelişki. Herkes akıl veriyor, birbirini suçluyor. Suçlayarak elinize ne geçecek? Önemli olan, bundan sonra doğru adımları atmak” dedi.
Kocaoğlu, depreme Urla’da yakalandığını söyledi. Depremi etkileyen bölgeyi çok iyi bildiğini anlatan Kocaoğlu, “Burada imar zaten eski tarihlerde verilmiş. İnşaat kalitesi depremin etkisini belirledi. Bir tarafta evler yıkıldı, hemen yanındakiler sapasağlam. Çürük binalarda, yapım ve uygulaması hatası olanlarda maalesef sıkıntı oldu. O bölgede gökdelenler. Onlara bir şey oldu mu? Olmadı. Hesap ve malzeme hatası var” dedi.
İzmir’in yeni bir deprem mastır planı
İzmir’in bir deprem bölgesi olduğunu, her an bir deprem olacağını ve bunun sonucunun ağır olacağını biliyorduk. Tüm uzmanlar yıllardır bas bas bunu söyledi. Sonunda başımıza geldi, hem de hiç ummadığımız bir anda…
Ofisim Bayraklı’da, depreme orada yakalandım. Gerçekten İzmir’deki herkes o an şunu düşündü: “Ne zaman yıkılacak? Deprem bir an önce dursun, dışarı kaçayım”.
Hepimiz iş yerimizin, evimizin yıkılacağını düşündük gerçekten. Allah böyle bir anı kimseye yaşatmasın. Çok korktuk!
Yıllardır İzmir’de kentsel dönüşümü konuşuyoruz. Dönüşüm noktasında ise kentin çeperlerine odaklandık. Depremde çeperlere hiçbir şey olmadı. Bilmeyenler için hatırlatalım. Depremin vurduğu Bayraklı’daki üç mahalle Manavkuyu, Mansuroğlu ve Adalet, düz ve yüksek katlı binaların olduğu bir bölge. Birçok bina 1999 depreminden önce yapılmış durumda. Yani eski yönetmeliğe göre…
Asıl dönüşümün buralarda olması gerektiğini geçtiğimiz
İzmir Büyükşehir Belediyesi geçmiş yıllarda Bayraklı’da 60 dönümlük bir alanı kentsel dönüşüm için pilot bölge ilan etti. Ancak aradan geçen yıllarda konuyla ilgili bir gelişme olmadı. Çünkü; Büyükşehir’in dönüşüm teklifine vatandaş sıcak bakmadı. İkna edenlerin oranı yüzde 10’larda kaldı.
Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’a bu konuyu sordum. “Her kesimin her kesimin mutlu olacağı bir kentsel dönüşüm sürecine başlayacağız” dedi ve belirlenen bölgedeki planlama yetkisini Büyükşehir’den aldıklarını ifade etti.
Sandal, şu bilgileri paylaştı: “60 hektarlık bir alanda kentsel dönüşüm hayata geçilmeye çalışılmış, belli nebze de yol alınmış. Daha sonra tıkanığa uğramış, 10 yıl gibi bir süre geçti. Yeni yönetmelikler, bizi yeni plan revizyonuna itiyor. Bu kapsamda yetki alarak çalışmalarımıza yapacağız. 60 hektarı pilot bölge olarak seçeceğiz daha sonra da Cengizhan ve Çay mahallesini kapsayan bir proje yapacağız. Yasal
Denizli Valisi Ali Fuat Atik’in koronavirüs denetimleri sırasında bir esnafa yönelik “üslubu” çok tartışıldı, tepki çekti. Vali Bey, yaptığı yanlıştan hemen döndü ve özür diledi. “Zararın neresinden dönülse kardır” sözünden hareketle Vali’nin özürü yerinde bir hareket…
Valilik makamı gerçekten çok önemli! Vatandaşın devletin desteğini, şefkatini ya da uyarısı göreceği en üst makam…Onun için Valilerin yaptıkları çok büyük önem arz ediyor. Rahmetli Recep Yazıcıoğlu efsane yapan özelliklerini bilmeyenlerin okuması gerekiyor.
Bir gazeteci olarak sosyal medyaya oldukça fazla zaman ayırıyorum. Dikkate değer yazıları okumaya çabalıyorum. Geçen hafta bir İzmirli vatandaş sosyal medya hesabına, “Parkta içki içiliyor. Çocuklar var. Neden parkların kontrolü yok?” diye yazdı. Bu yazısına İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’i etiketledi.
Vali Bey, bir vatandaşın isyanını görmezden gelmedi, emniyet güçlerini hemen
3. Lig ekiplerinden, İzmir’in köklü kulübü Karşıyaka’nın yıllardır yolunu gözlediği stadı için yeni bir gelişme yaşandı, taraflar Ankara’da buluştu.
Karşıyaka stadı inşaatının yapımına ilişkin sevindiren örnek bir adım atıldı. Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay ve Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı Turgay Büyükkarcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, İzmir Milletvekili Hamza Dağ’la birlikte Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’yla Ankara’da görüştü. Başkan Cemil Tugay, eylül ayının başında Milliyet Ege’ye yaptığı açıklamada, “Bakanlığın burayı stat yapma gibi amacı yok. Israr ederek dile getiriyorum. Lütfen araziyi Karşıyaka Belediyesi’ne dolayısıyla Karşıyaka halkına verin ve de biz buraya kendi stadımızı yapalım. Bu olayda dahil olması gereken fakat olmayan isimler var. Bu konu hakkında bir an önce ellerini taşın altına koymaları gerekiyor. Yoksa sonuç alamayız” diye konuşmuştu.
Başkan Tugay’ın açıklamalarını aktardığımız AK Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ da,
Geçen hafta, uzun süredir pek de alışık olmadığımız bir durum yaşadık. Bunu anlatmadan önce, sizi 2009 yılına götürmek isterim... CHP’nin Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Aziz Kocaoğlu, AK Parti’nin ise Taha Aksoy’du! Seçim yarışı çetin geçiyor, ikili bir ilkin altına imza atıp kozlarını televizyon programında ortaya koyuyor. Aksoy, o yayında Kocaoğlu için, “Kendisine kasamı teslim edecek kadar güvenirim” diyor!..
Seçimin seyri, bu söz üzerinden devam ediyor. Aradan 11 yıl geçse de bu açıklama hâlâ hafızalarda... Özellikle siyasiler geçmiş seçimlerden bahsettiğinde bu sözü birbirine hatırlatıyor.
Şimdi bugüne gelelim... Metropol ilçe başkanları arasında en genci olan Çiğli Belediye Başkanı, CHP’li Utku Gümrükçü, 500 günlük faaliyetlerini sunumlar dizisinde anlatıyor. İlk olarak parti örgütüne, sonra İYİ Parti teşkilatına, ardından sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve muhtarlara, son olarak da AK Partililere yaptıklarını ve yapacaklarını
CHP Genel Başkan Yardımcıları Oğuz Kaan Salıcı, Seyit Torun ve Genel Sekreter Selin Sayek Böke’nin katılımıyla İzmir’de geçtiğimiz hafta cuma-cumartesi günü bir çalıştay yapıldı. Belediye ve ilçe başkanlarının katıldığı toplantılarda, “uyum” mesajı öne çıktı. Özellikle Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı’nın mesajlarını iyi okumak gerekiyor. Basına kapalı gerçekleşen toplantı sonrası çok kişiyle konuştum. Salıcı, özetle toplantıda şu mesajları vermiş: “İktidara yürüyoruz. Bu süreçte de örgütle belediyeler arasında uyum olması gerekiyor. Kavgayla, gürültüyle, ayrışmayla işimiz olmamalı. Herkes kendi işine bakmalı, görevini en iyi şekilde yapmalı. Kongrelere kadar kimse görevden alınmayacak. Ancak parti disiplinine, hiyerarşisine kim uymazsa onla yola devam edemeyiz. İlçe başkanları bu konuda disiplin mekanizmasını çalıştırabilir. Eğer disipline belediye başkanı uymuyorsa o konuyla Seyit Bey ilgilenecektir. İlçe başkanlarımız için kriterler getireceğiz. Kimsenin tembellik