Onur Çakır

CHP’DE delege seçimlerini takip etmeye devam ediyoruz. Her ne kadar bu seçimler/tartışmalar vatandaşı ilgilendirmese de, partililer tarafından ilgiyle ve yakından izlendiğini belirtmem gerekiyor.

Bu sıralar CHP’li yöneticilerin ağzından en çok dökülen cümlelere bir bakmak gerekiyor: “Uzlaşı gerekiyor”, “Belediye başkanlığına adayım”, “Benim ilçe başkanım değil”, “İhanet ediyor, o koltuğu hak etmiyor”, “Gözdağı veriyor”, “Taraf değilim”, “Örgütün yarışına müdahale etmeyeceksin.” Bunu çoğaltmak mümkün. CHP’de delege seçimlerinin yeni başlamasına karşın bazı ilçelerdeki tartışmalar yankı uyandırıyor.

Özellikle Güzelbahçe’de yaşanan son gelişmeler, tartışmaları beraberinde getiriyor. CHP İzmir Milletvekili Tacettin Bayır ve eşi Tülay Bayır, mevcut ilçe başkanının süreçte tarafsızlığını koruyamadığını öne sürerek adeta ateş püskürüyor. İzmir’in sakin ilçelerinden gelen Güzelbahçe’de siyaset tam tersi fırtınalı bir ortamda seyrediyor. Çiğli’de Belediye Başkanı Hasan Arslan, delege seçilememesini, “Çıkan sonuçta kimse kaybetmemiştir” cümleleriyle yorumladı. Böylece olası tartışmaların da önüne geçmiş oldu. Ancak Çiğli’de yaşanan rekabet son günlerde CHP’lilerin en çok konuştuğu konuların

Yaklaşık 18 ay sonra yerel, 25 ay sonra ise genel seçim için sandık başına gideceğiz.

Yerelde siyaset yapanlar her ne kadar yerelle ilgili konularda, yani kim belediye başkanı olacak, kimler meclis üyesi adayı gösterilecek noktasından hareket etse de genel seçimin sonuçları bu kez ilgi odağı...

Seçmen olarak bizler ilk kez başkan adayını belirlemek için de oy kullanacağız.

Ardından hep birlikte ilkleri yaşacağız. Bunun için de siyasette söylenenler, yapılanların her biri artık daha da fazla önem arz ediyor.

Kim ne derse desin Meral Akşener ve beraberindekilerin merkezde yer alacağını duyurdukları partileri siyasete bir heyecan getirdi.

Herkes Akşener ve ekibinin ne yapıp/yapamayacağını görmek istiyor.

***

Sizlerin de kulağına gelmiştir.

CHP’de birkaç kez ötelenen delege seçimleri başladı. Ekim ayının ortasına kadar sürecek delege seçimleri birçok partili için büyük önem arz ediyor.
Hafta sonu gerçekleşen seçimlerde hiç şüphesiz en büyük sürpriz Çiğli’de yaşandı.
Küçük Çiğli Mahallesi’nde Belediye Başkanı Hasan Arslan ve CHP İlçe Başkanı Zeynel Mertoğlu’nun desteklediği mavi liste ile CHP İl Yöneticisi Utku Gümrükçü, eski İlçe Başkanı Ali Rıza Koçer’in desteklediği beyaz liste yarıştı.
Sandıkların açıklanmasıyla beyaz liste seçimi farkla kazandı ve Başkanlar Arslan-Mertoğlu delege seçilemedi.
Bu durum CHP’nin önceki gün en çok konuştuğu konu oldu!
Çiğli’de partililerin ikiye bölündüğü aşikar. Eskiden belediye başkanları ne olursa olsun her iki listede de yer alırdı. Ancak ayrılık o kadar derin ki, gerisini siz düşünün!
Seçim sonrası İl Yöneticisi Gümrükçü, “Delege seçimlerinde ilçemiz Çiğli’nin dağlarında çiçekler açtıran örgütümüzün emektar üyelerine teşekkürü borç bilirim! Beyaz liste için çalışan arkadaşlar aylardır koşturup yoruldunuz. Emeklerimizin karşılığını aldık. Birlikte Çiğli’de BemBEYAZ bir sayfa açacağız” diye yazarak değişim için açık mesaj vermesi dikkatimi çekti!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a yaptığı Adalet Yürüyüşü’nün parti örgütlerine önemli bir sinerji kattığını belirtmiştim.

Bu yürüyüş kamuoyu nezdinde olumlu/olumsuz oldukça fazla konuşuldu.

Hatta yaz aylarının önemli bir bölümünde gündemi bu yürüyüş oluşturdu.

CHP lideri kendi açısından düşündü-ğümüzde istediğini elde etmiş gibi görünüyor.

***

CHP Genel Merkezi bu yürüyüşten yaklaşık 1.5 ay sonra Çanakkale’de Adalet Kurultayı düzenledi.

İlk önce bu kurultayın ne olduğunu pek fazla anlamadık ama kurultay yaklaştıkça bunun içeriğini kamuoyuna anlatmayı başardı CHP kurmayları...

Yürüyüş kadar olmasa da kurultay kamuoyunda gündem oluşturdu.

Her yerde olduğu gibi siyasette bayram molası verdi.
Parti temsilcileri birbirlerine yaptıkları ziyaretler, yoklukta haber kanallarının birinci haberi oldu sadece.

En azından 10 günün önemli bir bölümünde siyasetin yakıcı ve kırıcı ikliminden uzak durduk.

Bugünden itibaren eskiye bir dönüş olacak.

CHP’de delege seçimleri başlayacak.

AK Parti’de ise kongre süreci.

AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın kaderi de önümüzdeki günlerde netleşecek.

Parti kulisleri bu anlamda oldukça hareketli.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Mayıs’ta partisinin TBMM’deki grup toplantısında, parti teşkilatlarında metal yorgunluğu olduğunu söyledi ve bugüne kadar yaptığı toplantılardaki söylemlerinde değişimin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.

Geçtiğimiz günlerde de bazı il başkanları genel merkezle istişare ederek görevlerinden ayrıldıklarını açıkladı.

Şunu da hemen belirtmek gerekiyor, AK Parti’de bu gibi durumlarda genellikle görevden alma yerine, karşı taraftan istifa isteniyor.

Tabii bu süreçte AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican’ın ve yönetiminin durumu merak konusu oldu.

Delican’ın göreve devam etmek istediğini, bu yönde temaslarının olduğunu biliyorum.

Ancak Delican’ın göreve devam etmemesi gerektiğini söyleyenlerin sayısı da az değil. Bu anlamda bir soğuk savaş yaşandığını söylemek de mümkün.

***

Daha önce de İzmir’de teşkilatıyla ilgili Başbakan Binali Yıldırım’ın ağırlığını koyacağını ifade ettim.

İzmir Enternasyonel Fuarı (İEF) bu yıl kapılarını 86. kez açtı.

Eski heyecan olmasa da fuarın yeni bir boyut kazandığını ve bunun için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin de yoğun uğraş verdiğini biliyoruz.

Maalesef bu yıl fuarın açılışında yaşanan protokol krizi, fuarla ilgili birçok konunun önüne geçti.

Vatandaş nezdinde yaşanan protokol krizinin bir önemi ya da karşılığı var mı bilemiyorum ancak CHP’li vekillerin açılışta ön sıralarda yer verilmediği için salonu terk etmesi çok konuşuldu, hala da konuşuluyor.

***

Aslında bu kriz beni 82. İEF’nin açılışına götürdü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve dönemin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın katıldığı açılışta, CHP ve AK Partililerin arasındaki slogan rekabeti arbedeye dönüşmüştü.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı

Temmuz ayı boyunca genel siyasetin gidişatını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu belirledi. Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği adalet yürüyüşü kim ne derse desin büyük ses getirdi. Bugünlerde ise Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın parti teşkilatına verdiği mesajlar gündemde.

Bir de Meral Akşener’in kuracağı parti meselesi var. Ne zaman kurulacak? Kimler yer alacak? Nasıl bir parti olacak? Bunlar cevabı merak edilen sorular. En merak edileni ise, bu partinin geleceği ne olacak, seçimlerde ne yapacak?

Siyasette bir bıkkınlık var. Çift kutuplu siyaset şuanda ülkeye egemen. Özelliklerin liderlerin birbirlerine karşı üslupları zaman zaman rahatsız edici boyuta ulaşabiliyor. Zaten Erdoğan da parti teşkilatlarındaki bıkkınlığı bir diğer deyişle metal yorgunluğunu gidermek adına sık sık değişimden bahsediyor. Bu süreçte kurulacak yeni bir parti siyasete yeni bir soluk getirir mi, yoksa sonu diğerleri gibi mi olur?

Konjonktür uygun

Akşener’in kamuoyunda bir tanınırlığı olduğu aşikâr. Kadın bir lider olması da avantaj. Konjonktür gayet uygun. Geriye sadece kendini ve yapacaklarını anlatmak kalıyor. 2019’daki başkanlık seçiminde bir oyun bile önemi var. İlk tur