Beşiktaş nasıl bugünlere geldi.
Hepimizin aklında yatan bu soru son günlerde. Basketbol takımı doğru yapılanma ve doğru hamleler ile başarıyı elde ederken futbol takımı nasıl bu noktaya gelebildi. Beşiktaş taraftarı neredeyse 100.yılda ki şampiyonluğu bile unutur hale geldi.Bir kere kabul etmek gerekir ki Carvalhal ‘ i göndermek hataydı.
Mutlaka kadro da revizyona gitmek gerekliydi.
Bu tür durumlarda başarı gelmiyor sa elde ki oyuncu kadrosunda ufak tefek oynamalara gitmek gerekli. Örneğin uzun zamandır takımda olan oyunculara şöyle bir bakmakta fayda var. Portekizliler.Bu adamların ben Almeida ve Fernandes dışında hiç birinin Beşiktaş ‘a faydalı olacağını düşünmüyorum. Fernandes zaten kalitesini kanıtladı.
Hugo da ise bence ısrar edilmeli.
Bebe, Alves, Sidnei… Türk Futbol tarihinin tartışmasız en kötü transferleri..Bu transferlere ne kadar harcandı. Neden bu oyuncular alınmakta ısrar edildi.Analizi yapılmalı.
Seneye Samet Aybaba ya mutlaka tam destek şart.Sonuçta yeni gelmiş bir teknik adama sahip çıkmaktan başka şansımız da yok. Genç, yetenekli ve başarıya aç oyuncularla güzel ve istikrarlı hamleler yapılabilir. Yeter ki takım önce kendine ve antrenörüne inansın.
Avrupa Şampiyonasında Polonya Çek cumhuriyeti maçını izlerken bu 2 mütevazi ülkenin bizim futbolumuzdan fersah fersah ilerde olduklarını gördüm.Bir kere takım oyunu oynuyorlar,her iki takımda da eforlarını sahaya maksimum yansıttıklarını görebiliyorsunuz.Oysaki bizim futbolumuzda her sene olduğu gibi şu geldi,bu gitti haberleri yine izleyiciye sıcak sıcak sunuluyor.Biz neden futbolumuz da güçlü bir yapılanmaya gitmiyoruz. ?
Bu iki ülkede de yabancı sayısının bizim liglerimizde olduğu kadar yüksek olduğunu sanmıyorum.Ancak izleyenler bilir.Yetenek yaratmada bizden fersah fersah öndeler.
Avrupalılar uzun boylu,topa kendini siper eden,yaratıcı ve çabuk adam geçen santraforlara bayılırlar.Ronaldo,İbrahimoviç tarzı oyuncular hep bu düşüncenin ürünüdür.Peki Bizde neden Lewandowski tipinde bir oyuncu yetişmez..? Bizler Avrupa Şampiyonası yapmayı düşünmeden önce futbolumuz da bir sportif analize gitmeliyiz..
Milli takımda devşirme oyuncu oynatmanın bize ne kadar faydası olabilir ..? Yada Almanya da altyapı eğitimini almış futbolculara türk futbolu ömrü boyunca mahkum mu olacak..? Ya da ne zaman o büyük,şu büyük tartışmalarından sıyrılıp Ülke ce başarıya odaklanan,ve
Fenerbahçe için belki de hiç bir zaman hayal edemeyeceği bir sezon oldu. Bu sezon en çok konuşulan en çok tartışılan en çok manşetlerde olan takımdı Fenerbahçe. Liverpool taraftarını bilirsiniz..Asla yalnız yürümeyeceksin şarkısını Anfield road ta söylerken dünyanın diline örnek taraftar imajını da kazımışlardı.Fenerbahçe taraftarı da kendine özgü söylemleri ile belki de dünya da ender görülen taraftar anektodlarından,övgülerinden bir çoğuna imza attılar.
Takım neredeyse yarıya yakın oyuncusunu kaybetmişti.Alex bir sene daha yaşlanmış,zaman zaman ayrılacak söylentileri ile pek çok kişiyi şaşırtmıştı.Lugano mücadelesi ve hırsı ile takdir toplarken bir anda kendini PSG forması ile bulmuştu.Takım Andre santos gibi sol kanadın dinamosu gibi bir oyuncuyu kaybetmiş,yanına faydasız gibi gözükse de ,mücadele azmi ile çoğu zaman goller de atan Daniel Guiza yı da göndermişti.
Daha pek çok sporcu bu şekilde sarı lacivertli formaya veda etmişti.Emenike gibi daha karabükspor forması giyerken uluslararası bir değer olacağını belli eden bir forvet oyuncusu da bu kategoriye dahildi.
Hepimiz kendimize şu soruyu sormalıyız aslında… Bir önceki sene ligi sonlarda bitiren ve antrenör değiştirmekle başarıyı yakalayacağına inanan Galatasaray nasıl oldu da bir sürü farklı oyuncu ile bir sene sonra ligin en başarılı takımı olabildi…
Ligin ortalarından sonlarına doğru sürekli inişe geçen o takımda doğrusunu isterseniz uyum da yoktu, sorun da yoktu. Çünkü oyuncular için önlerine konan hedef o kadro yapısı ve oyun şablonu ile gerçekleşmesi zor gibi duruyordu. Kalede Robinson Zapata ile şu an ki Galatasaray kalecisi Fernando Muslera ‘ nın kariyerlerine ve başarılarına bakınca aslında farkı anlayabiliyorsunuz.
Galatasaray büyük düşündü. Muslera gibi geleceği parlak bir kalecinin yanında, Eboue,Riera, Melo, Ujfalusi gibi oyuncuları sayılı liglerin sayılı takımlarından alabilmeyi başardılar. Bu oyuncuların çoğu daha önce başarının ne olduğunu bilen ve takım oyununa yatkın oyunculardı. Geçtiğimiz senelerdeki kadrolardan neden gönderildiği anlaşılamayan Necati gibi bir oyuncu da tekrar forvet hattına dahil olunca takıma zenginlik geldi. Emre çolak ve Semih kaya gibi oyuncular orta saha ve defansa entegre edildi.
2 sene önceki Galatasaray da mücadele ediyordu. Ama
Tabiki konumu zamanı hatta mekanı açısından unutulmaz bir derbi olacağı kesindi. Ancak özellikle kendi sahasında oynayan Fenerbahçe ‘ nin çok daha atak ve baskılı oynaması gerekirdi. Galatasaray ‘ ın özellikle savunmayı düşüneceği ,sürpriz çıkışlar ile gol arayacağı düşünülürken sarı kırmızılılar orta saha üstünlüğünü Fenerbahçe ye hiç kaptırmadı, böylece bir anlamda rakibini de uyuttu.
Fenerbahçe ‘ nin şu zamana kadar süregelen mücadelesi, oynamış olduğu maçlar,takibi doğrusunu isterseniz Fenerbahçe ‘nin maçı kaybetse de başarısını gölgelemiyor.
Ancak Kocaman ‘ ın öğrencileri Alex ‘ in de hazır olmamasına rağmen sahaya çıkması ile çok daha koordineli ve bilinçli oynamalıydılar. Özellikle Dia ‘ nın topa vurup hakemin müdahelesi ile oyun dışı kaldığı anda bu çok net gözüktü. Böylesine kritik maçlarda bırakın futbolcuları saha kenarında ki top toplayıcı çocuklara bile ihtiyaç var. Doğrusunu isterseniz bu oyundan çıkış ta Fenerbahçe ‘ nin oyun planlarını alt üst etti.
Bir diğer kritik nokta da bu önemli derbinin gol pozisyonu açısından son derece verimsiz geçmesiydi. Şimdiye kadar kendi sahasında bir çok gol pozisyonuna giren Fenerbahçe 1-2 net pozisyon dışında istediği
Son günlerde ligimiz de oynanan maçlara baktığımız da alınan skorları çoğu kimsenin tahmin edemeyeceğini düşünüyorum. Galatasaray ‘ ın rakibi Fenerbahçe ile aradaki büyük puan farkını rakibi lehine almış olduğu olumsuz sonuçlar ile kapattırması, bu devrede Beşiktaş ‘ ın bu zor günlerinde şampiyonu belirleme de almış olduğu sonuçlar ile yeniden eski günlerine dönüş sinyalleri vermesi, ligin sonları gelinirken kritik derbinin de galibini şimdiden belirleme de olasılık hesaplarına dönüştü.
Peki, ne oldu kısaca bir bakalım. Öncelikle Galatasaray ‘ da daha önceki yıllarda edinilen tecrübelere rağmen bir konsantrasyon eksikliği var. Sarı kırmızılı ekip bütün bir ligi son derece başarılı bir şekilde yürütürken ve geniş kadro avantajını da kullanırken son maçlarda özellikle defans bloğunda olmadık hatalar yaptı.
Buna karşın Fenerbahçe hiçbir zaman geri adım atmadı ve hem ligin sonlarında kaybettiği deplasman maçları hem de play offlar da almış olduğu Beşiktaş mağlubiyetine rağmen durumunu toparlamayı bildi ve işi son haftaya kadar getirdi. Son Trabzonspor maçına baktığımız zaman da defans ta yine ne yaptığını bilen bir defans bloğu önünde Stoch ‘ un çabukluğu, Baroni ‘ nin
Şu bir gerçek ki her ne kadar Fenerbahçe karşısında kaybetse de Galatasaray Türkiye standartlarının üzerinde bir futbol oynuyor. Şu an için ligin açık ara en iyi ayağa pas yapan takımı. Defans tan Ujfaluji ve Hakan Balta ‘nın hücuma katılmalarının yanında orta alanda Eboue,Selçuk , Emre çolak gibi verimli ayaklar kurdukları üçgende hem pas dağıtımını hem de hücuma genişlik kazandırma işlevini iyi yapıyorlar.
Nitekim Trabzonspor karşısında da oynanan futbol böyle oldu. Trabzonspor ‘ da kaleci Tolga ve birkaç oyuncuyu daha saymazsak değişmesi gereken bir çok noktası var. Defansta Egemen ‘ in gitmesi ile zorlandıkları bir gerçek. Cech çok statik bir oyuncu.T rabzon için mevkisinin adamı değil. Tabi ne kadar ekmek o kadar köfte…
Celustka İnter ‘ e gol attıktan sonra ortalar da yok. Araki bulasın. Alanzinho da verimli olamayınca Trabzonspor ortasahası mücadeleyi sevmeyen ,tekniğine güvenen Colman ‘ a bırakılıyor. Galatasaray deplasman da Trabzonspor ‘ u tek kelime ile oyun gücü ile alt etti. Forvette Elmander ‘ in Hakan şükür ‘ ü andıran fuleli koşuları, boşalttığı noktalara Galatasaray ‘ lı kanat oyuncularının ve Eboue ‘ nin doldurmaları her pozisyonda Trabzonspor
Son yazımızda Fenerbahçe için küllerinde doğan takım demiştik . Fenerbahçe ‘ nin bu maçı zor da olsa kazanacağını da eklemiştik. Nitekim öyle de oldu. Nedeni şu idi. Fenerbahçe kendine güven açısından bu sezon en verimli dönemini yaşıyordu. Çünkü bu sezon Fenerbahçe de yaşanan gelişmeler hem takımı hem de taraftarını fazlası ile meşgul etmişti. Ancak son dönemlerde takım ‘ın birlik ve beraberliği eskisi gibi idi. Kenetlendiler ve başardılar.
Galatasaray ‘ ın kendi saha avantajını da kullanarak forvette oynayan gol ayakları Elmander ve Necati yi orta sahadan Selçuk ve Engin ile iyi besleyerek gol pozisyonlarına sıkça girmesi bekleniyordu. Ama bu neyi değiştirir ki ? Tarih hiçbir zaman güzel futbolu yazmadı. Oysaki skorları her zaman tarihi ile birlikte hatırladık. Fenerbahçe akılcı oynadı.
Deplasmanda oynadığını bilerek tüm hatları ile hücuma çıkmayı denemedi . Aksine Moussa Sow ‘ un fazla markaja alınacağını bildiği için Ziegler ve Caner gibi kanat oyuncularını ceza sahası içine taşımaya çalıştı. İlk golde de oluşan boşluğu bu şekilde İsviçreli değerlendirdi.
Ziegler zaten ilaç gibi bir futbolcu. Hem koşuyor,Hem oyuna katkı veriyor, hem de fırsatçı…Tıpkı