Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kış, Suriye’de de bu yıl oldukça zorlu geçiyor. Soğuk hava, savaşla birlikte kayıpları artırıyor. Sayı 130 bine yaklaştı. Yaklaşık dokuz milyon insan da yerinden yurdundan oldu. Başka bir ifade ile nüfusun üçte biri mülteci konumunda.
Böylesine utanç verici insanlık dramına rağmen hiç kimse sorumluluk üstlenmek istemiyor. Toplantılar ise sorunu çözmekten çok “yasak savma” faslından gerçekleştiriliyor. Korkarım 24 Ocak 2014’te Cenevre’de yapılacak ikinci toplantıdan da işe yarar bir sonuç çıkmayacak. Nitekim Fransız Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un da bu yönlü açıklamaları oldu.

Siyasi ve askeri “harekât alanı” yeniden şekillenirken
Esad, kimyasal silahlarını hızla ve zorluk çıkarmadan teslim etti. Bu, sadece ABD’yi değil, Esad’ı da rahatlattı. Nitekim o günden sonra politik ve askeri cephede önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz. Esad bu hamle ile ABD’yi güç kullanmaktan vazgeçirtirken ihtiyaç duyduğu “zaman”ı da satın almış oldu.
Maliyeti hayli yüksek olan“zaman”ı boşa harcamadığını görebiliyoruz. Politik ve askeri alanı yeniden şekillendirecek hamlelerini ardı ardına sıralıyor. O, içeride politik gücünü tahkim ederken, Batı’nın desteklediği muhalifler bölünerek küçülmeye devam ediyorlar. Dışarıda ise; Rusya, İran ve Hizbullah’ın desteği artarak sürüyor. Esad karşıtı uluslararası cephe ise insicamını yitirmeye başladı. Batılı ülkelerle Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye ittifakı yol ayrımında.
Esad askeri alanda da boş durmuyor. “Harekât Alanı”nı yeniden şekillendirmek amacıyla stratejisinin ağırlık noktasını üç farklı alana kurmuş görünüyor. Birincisi, stratejik öneme sahip yerleri ele geçirerek nüfuz alanını genişletiyor. Nitekim daha geçen hafta Şam-Lazkiye yolunu kontrol altına alarak önemli bir askeri kazanım elde etti. Önümüzdeki günlerde de başarısını genişletmeyi deneyecektir.
İkincisi; El Nusra, Irak Şam İslam Devleti ve İslami Cephe gibi radikal veya El Kaide ile bağlantılı grupların eylemlerini avantaja dönüştürmeyi deniyor. Sayıları beş bini bulan batılı ülke vatandaşı savaşçılar Esad karşıtı Batılı ülkeler içinde büyük bir endişe ve korku kaynağı. Radikal İslamcılar gibi küresel tehdit olmayan Esad, Batılıların gözünde artık “ehven-i şer” konumunda.
Radikal grupların, terör, korku ve şiddete dayalı otorite kurma ve düzen inşa girişimi sivil halkın Esad’ı kurtarıcı olarak görebileceği bir iklim yaratabilir. Esad, kendi yaptığı doğrulardan çok, muhaliflerin yanlışları nedeniyle halkın kalbini ve beynini kazanırsa sürpriz olmaz.
Son olarak Esad, doğrudan veya dolaylı PYD aracılığı ile ülkenin kuzeyinde harekât alanını şekillendirmeyi sürdürüyor. PYD rolünü iyi oynadığı takdirde, Cenevre-2 den başlamak üzere uzun vadede ödülünü alacaktır.

Esad’lı Suriye’yi yüksek sesle konuşmak
Eski CIA başkanı Michael Hayden, geçen hafta, bir toplantıda Suriye için üç senaryodan söz etti. Birincisi, iç savaşın devam etmesi. İkincisi, Suriye’nin parçalanması ve son olarak, Esad’ın iç savaşı kazanması. General Hayden, sonuncuyu üç korkunç senaryonun en iyisi olarak tanımlıyordu. Anlaşılan daha uzun süre “Esad’lı Suriye”yi konuşacağız.