Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PKK tarihinde çok sayıda ülkenin rolünden söz edilir. Ancak her ne hikmetse Rusya fazlaca gündeme gelmez. Özellikle de doğalgaz tedarikinde ön plana çıktığından beri. Oysa Sovyetler Birliği ve mirasçısı Rusya’nın PKK’nın kuruluş, gelişim ve faaliyetlerinde istisnai bir rolü var. Suriye ile stratejik ilişkiler de dikkate alınınca üçlünün yollarının değişik dönemlerde kesişmesi de kaçınılmaz.

Sovyetlerden miras: PKK ile ilişkiler
Öcalan’ın ilk parti programı Soğuk Savaş’ın ruhuna uygun olarak Sovyetler Birliği’nden büyük bir övgü ile söz eder. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Bir yandan paylaşılan ve savunulan Marksist ideoloji öte yanda da desek vardır. Aslında Sovyetler Birliği için bu ilişkide ideolojinin çok da önemi yoktur. Nitekim yeni “Rus” kimliğine rağmen bu ilişki sürdürülür.
Bu ilişkinin de bir gereği olarak Öcalan uzun yıllar Suriye’de yaşadı. Soğuk Savaş’ın hüküm sürdüğü bir dönemde Doğu Bloku’nun yürüttüğü “vekaleten savaşın” bir parçası olarak rolünü oynadı. Hatta bu sayede, 1986’da, resmi davetli olarak Bulgaristan’a iki aylık bir ziyaret gerçekleştirdi. Kendi anlatımına göre Bulgar istihbaratı kendisine büyük ihtimam gösterdi ve iyi ağırladı. Ziyaret, Jivkov’un altı yüz bin Türk’ü trenlere doldurup Türkiye’ye gönderdiği günlere denk gelmişti ama olsun.
Elbette Öcalan’ın ziyaretleri bununla sınırlı kalmadı. Ertesi yıl, Doğu Berlin’i ve Macaristan’ı ziyaret etti. Sovyet istihbaratı KGB’nin gözetim ve himayesindeki her iki ziyaret de verimli geçti. PKK’da baş gösteren Avrupa cephesi krizi böyle aşıldı. Bunlar KGB’nin düzenlediği tipik soğuk savaş ziyareti idi. Ne yazık ki “ideolojik balayı” fazla sürmedi. Sovyetler Birliği yıkıldı. Ama yeni Rusya eski “dostlarını” asla unutmadı ve ilişkisini kesmedi.

Rusya’nın ricaları ve PKK
PKK, dostluğun ilk diyetini 1992’de “zımni” ateşkesi bozup 33 silahsız eri şehit ederek ödedi. Çatışmaların yeniden başlamasının ardında, yeni Rusya’nın Azerbaycan, Orta-Asya ve Kafkasya’da fazla mesafe alan Türkiye’ye güçlü bir mesaj verme isteği vardı. Bu aynı zamanda Rus enerji politikalarını tehdit eden, Azerbaycan’la boru hattı döşemeye kalkan Türkiye’ye gözdağı idi.
Plan işe yaradı ve sonraki on yıl boyunca PKK ile çatışmalar nedeniyle Bakü-Ceyhan boru hattı inşa edilemedi. Fakat Rusya ve İran kendi boru hatlarını Türkiye’de sorunsuzca döşediler. Kolayca içeride hatırlı “ticari ortaklar” buldular. Bakü-Ceyhan boru hattı ise ancak on yıl sonra ve “muhayyel Kürdistan’ın” sınırlarının dışında inşa edilebildi.
Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılan Öcalan, Rusya’da da kısa bir süre kaldı. Rusya bu sefer Öcalan’a pek iyi davranmadı. Elbette bu tutum “eski dostlar” arasında biraz soğukluk yarattı. Fakat her iki taraf da bu ilişkinin duygusal değil çıkara dayalı olduğunun farkındaydı. Nitekim öyle de oldu.
Rusya, 2008 Gürcistan savaşı öncesi PKK’dan ufak bir ricada daha bulundu. Savaştan bir ay önce Bakü-Ceyhan boru hattı Erzincan yakınlarında havaya uçtu. Her ne kadar kaymakam bey, bunun “teknik bir arıza” olduğunu söylese de, Rusya PKK üzerinden işe yarar bir mesaj vermiş, işgal boyunca da Gürcistan’dan geçen boru hattını imha etmek zorunda kalmamıştı.
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Son yıllarda Türkiye’nin Rusya ile Suriye krizi yüzünden karşı karşıya geldiği bir gerçek. İki yıl önce Esenboğa’ya indirilen Rus yolcu uçağı, Suriye’deki Rus vatandaşı Müslüman militanlar, Kuzey Irak’ta doğal gaz tedariki ve Esad’la ilişkiler dikkate alınınca biraz tarih okumakta fayda var.
Bu günlerde sadece Rusya değil başkaları da PKK’dan eski günlerin hatırına ricada bulunabilirler. Hazır PKK liderlerinden Cemil Bayık, “Kürt hareketiyle derin ve anlamlı müzakereler yapmayı kabul edecekler ya da Türkiye’de iç savaş çıkacak” demişken.