Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Küresel Göç Forumu’nun, G20 dönem başkanının Türkiye olduğunu belirten Davutoğlu, 40 civarında ikili görüşme yaptığını belirtti. Davutoğlu, dolu dolu geçen 5 günün ‘Türkiye uluslararası alanda yalnızlaşıyor’ diyenlere de yanıt niteliğinde olduğunu vurguladı

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile BM toplantısı için geldiği ABD’den dönüş yolunda, iç ve dış gündemdeki önemli konuları görüşme imkânı bulduk.

Davutoğlu, Ak Parti öncesinde bu tip programlara Başbakan düzeyinde çok katılım olmadığına, Türkiye’nin genellikle Ermeni meselesi ve Kıbrıs konusundaki eleştirilere yanıt vermekle uğraştığına dikkat çekerken, artık tablonun değiştiğini, Kalkınma Gündemi toplantısına eşbaşkanlık yaptığını, Barışı Koruma Zirvesi, Terörle Mücadele Zirvesi gibi önemli toplantılara katıldığını söyledi.

Haberin Devamı

Küresel Göç Forumu’nun, G20 dönem başkanının Türkiye olduğunu belirten Davutoğlu, 55 civarında talep geldiğini, bunların 15’ini yanıtlayamadığını ve 40 civarında ikili görüşme yaptığını vurguladı. Bu ilgide Suriye ve mülteciler konusunun da etkili olduğunu kaydeden Davutoğlu, dolu dolu geçen 5 günün “Türkiye uluslararası alanda yalnızlaşıyor” diyenlere de yanıt niteliğinde olduğunu vurguladı.

ABD Başkanı Obama ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile ABD-Rusya-Türkiye 3’lü mekanizma kurulmasını konuştuklarını, bunun olumlu karşılandığını kaydeden Davutoğlu, bu görüşmelerin Rusya’nın Suriye’deki hava operasyonları öncesinde yapıldığına da dikkat çekti.

Rusya’nın tutumunun doğru olmadığının altını çizen Davutoğlu, Obama’nın da Putin ile yaptığı görüşmenin olumlu geçtiğini ancak görüş ayrılıklarının çok olduğunu kendisine anlattığını aktardı.

Davutoğlu, terör operasyonlarının silahlı unsurlar Türkiye’yi terk edene kadar süreceğini, PYD’ye karşı da Suriye sınırından terör unsurlarının Türkiye’yi sızması halinde gerekenin yapılacağı mesajını verdi.

Başbakan Davutoğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

FAYDA GETİRMEZ: Rusya bu savaşın içindeydi, yeni giriyor değil. Boğazlardan geçen Rus gemilerinin ne taşıdığını nereye gittiğini herkes biliyor. Tartus’a Lazkiye’ye giden gemiler Suriye rejimine destek için gidiyordu. İnsan unsuru İran’dan, silahlar Rusya’dan geldi. Bu gizli saklı değildi, Rusya Esed’e destek verdiğini her yerde açık açık ifade etti. Rus uçaklarının devreye girmesi söz konusu. ABD uçakları IŞİD mevzilerine müdahalede bulunuyor. Rusya’nın bu çatışmalarda ilk günkü bilançosu kaygı verici bir bilanço. Harekat tamamıyla ılımlı Özgür Suriye Ordusu mevzilerine yapılmış. Bu açık bir şekilde çökmekte olan Suriye rejimine destek anlamına geliyor. Suriye rejimi hava kuvvetleri üstünlüğüyle ve rejimin sağladığı çıkar alanı içindeki yapıların sağladığı destekle ayakta duruyordu. Temmuzda Esed asker bulamadıklarını söylemişti. Hava gücünü de gittikçe kaybetmeye başladılar. İran karadan Rusya havadan destek sağlıyor. Şimdiye dek Rusya, İran, Suriye’ye dışarıdan müdahale olmaması gerektiğini söylüyorlardı. Şimdi fiilen Rusya müdahale etmiş oluyor. Doğru bir tutum değil. Ilımlı muhalefeti yok etmek için yapılan operasyonların fayda getireceği kanaatinde değilim.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’Yİ RAHATSIZ EDECEK EYLEME GİRMEZLER: (Bu mesele üzerinden Türkiye ile Rusya’nın karşı karşıya gelmesi gibi bir risk ortaya çıkarır mı?) Rusya ile temas kanallarımız açık. Türkiye’yi rahatsız edecek bir eylem içine gireceklerini düşünmüyorum. Askeri operasyonları hakkında doğru bir bildirimde bulundular ama nereye müdahalede bulunacaklarını bildirmediler. Rusya’nın vurduğu hedefler DAEŞ’in işine yarayan hedefler oldu.

Haberin Devamı

AZEZ-CERABLUS HATTI: (Türkiye’nin kırmızı çizgi ilan ettiği Azez-Cerablus hattı stratejisi zayıfladı mı?) Bu görüşmelerde ilk defa güvenli bölge konusu bayağı tartışıldı ama daha önce çok sıcak bakılmıyordu. Fransa açık destek veriyor. David Cameron ile görüştüm. Türkiye mülteci akınına açık kalacak ama Avrupa kapalı olacak, artık o eşik geçildi. Mülteci akınını engellemek için 3 ayaklı strateji gerekir. İlk yolu Suriyelileri Suriye’de tutmaktır. İkincisi; Avrupalılar mültecilerin Türkiye’de kalmasını istiyor ama gelişler serbest olduğu gibi gidişler de serbest dedik.

Masrafları paylaşalım gibi bir talebimiz oldu, 1 milyar euro Türkiye’ye vereceklerdi bu mülteciler için ama şimdi bu parayı sadece Türkiye’ye değil tüm komşulara dağıtılacağını söylediler. Bu bizim için rahatsız edici. Türkiye’nin üyeliğe hazırlanması için fondan ayrılan paraları Suriyeli mültecilere harcanmasını talep ettiler bu çok vahim bir durum. Bende ‘ya siz bizim üyeliğimizden tam anlamıyla ümidinizi kestiniz ve artık böyle bir şey olmayacağına göre artık bu fonları burada kullanalım diyorsunuz bu vahim bir durum ya da bir cebimizden alıyorsunuz diğerine koyuyorsunuz, biz verdik diyorsunuz’ dedim.

‘Gazetecilere yönelik saldırıları kınıyorum’
AHMET HAKAN’A SALDIRI: (Ahmet Hakan’ın saldırıya uğraması konusunda) Kim ne gerekçeyle yaparsa yapsın hiçbir şekilde şiddeti onaylamak mümkün değil. Hele gazetecilere dönük olarak yapılan her türlü eylemi ben kınarım ve doğru görmem. O bakımından bunu açıkça vurgulamakta fayda var. Her türlü şiddet bu anlamda kabul edilemez. Sorumluları kimse, yakalanması için gerekli çalışmalar yaptırılıyor. Türkiye bir hukuk devleti ve hukuk devletinde kimin kime ne yaptığı değil ne yapıldığı önemlidir. Yapılan iş suçsa yapan kişi kim olursa olsun suçtur. Murat Sancak için de, Akit için de, Hürriyet için de, Ahmet Hakan için de geçerlidir. Birinin düşüncesi size daha yakındır, birinin düşüncesi size karşıdır o ayrı bir durumdur. Başbakan olarak ben fark gözetmem. Şddetin her türlüsü yanlıştır ve hukuk devleti içinde mutlaka müsebbipleri bulunur ve
cezalandırılır.
‘Gerekli cevabı alırlar’
SINIRDAN SIZMA OLURSA: (Kuzey Irak’ta PYD’nin vurulması söz konusu mu?) Irak’tan olduğu gibi Suriye’den de Türkiye sınırına sızma olursa gerekeni yaparız. Kim Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit etmeye kalkarsa gerekli cevabı alır. Türkiye’ye dönük olarak doğrudan bir girişim olursa gerekli tedbirleri alırız. Türkiye zaten DEAŞ’a gerekli cevabı vermiştir. Hava kuvvetleriyle vurduk. Bu şeyin parçalarından biri de bu alan üzerinde mutabık kaldığımız hususlar ama ne yapılıyor, bu konuda yapılınca ortaya çıkar. Şu anda diplomatik olarak bu fikrin yerleşmesine özen gösteriyoruz.
‘Mektup yerine whatsapp lazım’
CHP BİLDİRGESİNDE YENİ BİR ŞEY YOK: (CHP’nin seçim bildirgesini nasıl değerlendiriyorsunuz?) CHP’nin seçim bildirgesi bana geldi. 7 Haziran ile dün (önceki gün) açıklanan bildirgenin karşılaştırılmasını da yaptı arkadaşlar. Yeni fazla bir şey yok. 7 Haziran başarılı olunduğu intiba edinilmiş ki aynı üslup aynı muhteva aynı unsurlar devam ediyor. Üzerinde çok fazla yorum yapılacak bir husus görmüyorum.
GERİLİM VARSA İKİ TARAFLI: Gerilimleri düşürmek herkesin ortak görevidir. Bir gerilim varsa iki taraflı var demektir. Herkesin çaba gösterip bu gerilimin düşmesine katkıda bulunması lazım. Bazı kişisel faktörler veya başka şeyler bunların hepsinin incelenmesi lazım. Ama dikkat ederseniz 7 Haziran’dan sonra kullandığımız üslupta hep bu gerilimi düşürme çabası var. Bize karşı blok siyaseti dediler, yüzde 60’ı bize karşı çıkarmaya çalıştılar biz ona karşı siz biz diye bir tartışmaya girmedik. Gerilimin düşmesi için ne gerekiyorsa yaptık. Sonra Cumhurbaşkanımız görev verdiğinde koalisyon görüşmelerinde özelikle CHP ile blok siyaseti lafına rağmen son dakikaya kadar müzakere yürütüldü. MHP’yle hayır diyeceğini bile bile görüştük. HDP’nin saldırgan durumuna karşı onunla bile görüşüldü. Ben görüştüğüm gün silahlanma çağrısı yapıyorlardı neredeyse. Seçim hükümeti kurulması gerektiğinde hepsinden bakan olması için talepte bulunduk. ‘Hayır’ diyen onlar blok siyaseti yapan onlar. HDP girdi, onlar da sonra bir bahane ile çekildiler. Son 4 ay içinde tek bir gerilime dayalı politika söz konusu olmuş değil bizim tarafımızda.
WHATSAPP’LA ÇOK DAHA KOLAY OLACAK: Aday tanıtım programımızda çağrıda bulundum. Siyasi nezaket kuralları içinde rekabet edelim, şiddete karşı ortak tavır sergileyelim, aileleri bu işe karıştırmayalım. Bir tek CHP’den mektup geldiği rivayeti var ama mektup nerede biz de bilmiyoruz. Bize gelen bir şey yok. Mektup yerine whatsapp’la haberleşsek daha kolay olacak.
AK PARTİ TEK BAŞINA İKTİDAR: (Seçim sonucu ve sandıkların taşınmasının seçimi şaibeli hale getireceği iddiaları) Öncelikle seçimlerde Ak Parti tek başına iktidar. Şu an herhangi bir alternatifi düşünmek doğru değil. CHP ve MHP tek başına iktidar olacak diye bir iddiayı kendileri dahi diyemiyor ki halk inanıp oy versin. Tek başına iktidar için de çalışmalarımızı yoğun şekilde sürdüreceğiz.
‘En doğru kararı YSK verir’
YSK BİR HUKUK MAKAMIDIR: YSK bir hukuk makamıdır, bir siyasi makam değildir. Uygun görüyorsa bizden bağımsız olarak, biz de gereğini yaparız hükümet olarak. (Seçmenler sandığa gitmezse seçim iptal olur tartışması konusunda) Almanya’da oy kullanacak birisi de ‘ben 300 km öteye gidemiyorum. Gel şurada sandık kur yoksa oy kullanma hakkımı kullanamıyorum’ diyebilir. Bunun sonu yok. Nihayet en doğru kararı YSK verecek.
SEÇİM BEYANNAMESİ: (CHP’nin gençlere, memurlara yönelik vaatleri var. Ak Parti’nin somut önerileri olacak mı?) Aslında geçen seçim beyannamesinde vardı ama seçim beyannamesinin sunuşu itibarıyla bazı eksiklikler oldu. Yeterince gündeme taşınmasında istediğimiz sonucu elde edememiş olabiliriz. Yeni söyleyeceğimiz çok şey olacak. Somut önerilerin bir kısmı bizim tarafımızdan gerçekleştirilenler yâ da gündemde olup daha iyi anlatılması gereken öneriler. Pazar günü daha yakından detaylı olarak göreceksiniz. Emeklilerin taşeron işçilerin memnun kalacağı hepsinin içinde olduğu unsurlar.