Türk Hava Kuvvetle-ri’nin Rus savaş uçağını düşürmesi iç ve dış gündemi bir anda değiştirdi. Putin’in Suriye iç savaşına açıktan ve yoğun bir biçimde müdahil olması, niyetleri ve ne yapmaya çalıştığı yönündeki soruları da beraberinde getirdi. Öyle ki Ukrayna kriziyle uğraşırken bir yandan da Suriye iç savaşının maliyetini üstlenmeye razı olması, Putin’in meseleyi basit bir müttefik desteği hikâyesi şeklinde değil, ülkesinin “beka”sıyla ilgili gördüğünün kanıtıdır.
Rusya’nın Suriye’de hava operasyonlarına başlamasının iç savaşın gidişatını değiştirmekle kalmayacağı, aynı zamanda bölgesel politikaları da etkileyeceği açıktı. Kural tanımayan ve hoyrat davranışlar, gelişmelerin sorunsuz olmayacağının işaretleriydi. Nitekim Rus uçakları göreve çıktıkları ilk günden itibaren Türk hava sahasını sürekli ihlal ettiler. Her ne kadar Rus tarafı bu ihlalleri “meslekte acemilik” ve “teknik yetersizlikle” açıklamış olsalar da bunun gerçeği tam olarak yansıtmadığı sır değildi.
Rusya’nın hava operasyonlarının politik, mali ve askeri külfetine katlanmasının nedeni, Suriye’yi Karadeniz stratejisinin Akdeniz ayağı olarak görmesindendir. Türkiye yeni Rus stratejisinin her iki boyutunda da önemli bir konuma sahip. Bu nedenle Rusya’nın önceliği, Türkiye’nin Suriye’deki rolünün sınırlandırılması yanında belirttiğimiz stratejinin gerektirdiği güçlü mesajların verilmesidir.
Bu çerçevede Rusya’nın Türk hava sahasını “çok yönlü uygulama” alanı olarak gördüğü ve kasten (bilerek ve isteyerek) ihlal ettiği anlaşıyor. Test nedenleri ise oldukça uzun ve gelecek politikaların tasarlanmasında gerekli.
Liste, Türkiye’nin askeri hazırlık seviyesini, reaksiyon süresini, müttefiklerinin sadakatini, politik karar alma süreçlerinin işleme hızını, kamuoyu duyarlılığını ve Türkiye’nin risk alma seviyesini anlamayı içeriyor.
Rusya’nın bu seçiminin gerisinde ise Putin’in istihbaratçı geçmişinin yanı sıra, Ukrayna krizinden edindiği tecrübelerin payı da var. Özellikle NATO üyesi Avrupa ülkelerinin Ukrayna krizi boyunca takındıkları pasif, uzlaşmacı ve alttan alıcı tutumları Putin’i bu yöntemlerle mesafe alabileceği yönünde cesaretlendirmiş görünüyor.
Rusya için sürpriz olan ise Türkiye’nin böylesine sert bir tepki verebileceğini yanlış hesaplamasıdır. Türkiye, Avrupa ülkeleri gibi davranmayarak, Rusya’nın Putin döneminden başlayarak sabırla inşa ettiği “karizmayı” çizdi.
Bu gelişmenin ardından Rusya, iç ve dış kamuoyuna mesaj verebileceği yeni bir krizden çıkış stratejisi tasarlamak zorunda. Nitekim Rusya’nın Suriye’de sürdürdüğü hava saldırıları askeri gereklilikten çok Türkiye’ye verilmiş mesajlar serisidir. Şüphesiz krizin her iki ülkeye de maliyeti olacaktır. Ancak Türk hava sahası da yolgeçen hanı değildir.