PKK’nın neyi neden yaptığını anlamak için şunların mercek altına alınması gerekir. İlki, siyasi hedef ve stratejisi ile kapasitesi bakımından devlet. İkincisi halk desteği, silahlı militanları ve uluslararası koşulları okuma kapasitesi açısından örgüt. Üçüncüsü de her iki aktörü kuşatan küresel ve bölgesel eko sistemde görülen önemli değişiklikler ve çıkar mücadeleleri.
Bu gün en dikkati çekeni eko sistemdeki değişim. Değişim PKK’nın uzun tarihinde bazen krizden çıkış bazen de yeni fırsatlar anlamına gelir. İran-Irak savaşı, Soğuk Savaş’ın bitmesi, Birinci Körfez savaşı, 11 Eylül saldırısı, Irak’ın işgali, Arap Baharı, Ukrayna krizi ve Kırım’ın işgali gibi. Bugünlerde yine önemli değişimler yaşanıyor.
Hükümet, şehirlerde “hendek” operasyonlarını sürdürüyor. PKK, kesin sonuçlu bir çatışmaya girmesinin mümkün olmadığını biliyor. Bu nedenle hükümeti geri adım atmaya zorlamak, provoke etmek için terör eylemlerini derinleştirmeye, geniş alanlara yaymaya çalışıyor.
Tam bu noktada olup bitenler bize 1992-93 yıllarını hatırlatıyor. Soğuk Savaş’ın sona erdiği, Türkiye karşıtı, Rusya, İran, Suriye ve Ermenistan ekseninin inşa edildiği günlerden söz ediyoruz. Hatırlatmak gerekirse, o yıllarda boru hatları/enerji politikaları yeniden şekilleniyor, bağımsızlığını kazanan Azerbaycan Ermenistan’la savaşıyor, Türkiye Kafkasya ve Orta Asya’da etkinlik kazanmaya çalışıyordu. Suriye ise tereddütlü politikaların ardından 1992 Eylül’ünde Rusya ve İran blokunu tercih ediyordu.
PKK, 1992 Eylül’ünde Kuzey Irak’ta giriştiği “köylü savaşının” ağır sonuçlarından Talabani’nin yardımıyla kurtulmuştu. Aldığı hasarı telafi etmek için, geleneksel “ateşkes”lerinden birini ilan etti. Ancak 1993 Mayıs’ında Bingöl’de otuz üç erin şehit edilmesiyle yeniden eylemlere başladı. Bunu Sivas ve Başbağlar saldırıları, Gazi olayları, Kırıkkale patlamaları takip etti. Hiçbir askeri gereklilik yokken, PKK saldırılarını Kuzey Doğu Anadolu’ya taşıdı.
Türkiye içeride bu konuyla “meşgul” edilirken, dışarıda da ilginç gelişmeler yaşandı. Ermenistan, Rusya’nın yardımıyla Azerbaycan topraklarını işgal etti. Yine Rusya, Mavi Akımı inşa ederken, İran doğal gazını uygun koşullarda Türkiye’ye pazarlamıştı. Bakü-Ceyhan boru hattı ise on yıl ötelenirken, güzergâhı muhayyel “Kürdistan’ın” dışına çıkarılmıştı. Suriye eski günlerdeki gibi, Rusya ve İran ekseninde kalmıştı.
Bu günlerde yine Azerbaycan-Ermenistan arasında tansiyon yükseliyor, Rusya bölgede askeri varlığını tahkim ediyor. Tıpkı 1990’larda olduğu gibi. Yine Rusya, İran, Suriye, Ermenistan, Kıbrıs Rum Yönetimi ekseni güçleniyor. Türkiye ise içeride “hendek savaşları” ile meşgul. Resmi tamamlamak için geriye çökertilecek “boru hattı” ve ülkenin çeşitli yerlerinin yangın yerine çevrilmesi kalıyor. Tarihi hafıza, PKK’nın eylem çağrısının ardındaki nedenin bu olduğunu söylüyor.