Genel seçimlerin ardından eylemlerini artıran PKK, birkaç gün önce tek yanlı “ateşkes” ilan ettiğini duyurdu. Seçimlere giderken ne kadar “barışsever” olduğunu, “demokrasiye inancını” ve güvenlik sorunu yaşanmayacağını söyleyerek toplumu rahatlattı! Bazı yorumcular bu tutumu doğrudan seçimle ilişkilendirdiler. Oysa seçimin PKK’nın çokta umurunda olmadığını amacın bir taşla birkaç kuş vurmak olduğunu dikkatli bir göz görebilir.
Gelişmeleri anlamak için PKK’nın taktiklerine biraz yakından bakmakta fayda var. Örgüt, yaz boyunca “kontrollü” eylem serisini sürdürdü. Kesin sonuçlu, kesif bir çatışmaya asla girişmedi. Daha çok kamuoyunu, hükümeti, polis ve askeri “meşguliyetle tedavi” edecek sürüncemeye dökülmüş bir seri perdeleme eylemi yaptı.
Eğitimli militanlarını/teröristlerini oyuna sokmadı. Bir yandan şehirlerde yerel unsurların desteklediği az sayıdaki silahlı adamlarıyla “şehir savaşları” denemesi yaparken, öte yandan yolları kapattı. Önceden hazırladığı patlayıcılarla riski az eylemler gerçekleştirdi. Böylece polis ve askeri geniş bir coğrafyaya dağılmaya, yayılmaya zorladı. Üstelik eylemlerini belli bir coğrafi bölgeyle de sınırlı tuttu. Suriye tecrübelerini test ederken kendisinin ve devletin kapasitesini ölçtü.
Seçim ve “demokrasicilik oyunu” bu hikâyenin bizim inanmamızın istendiği bölüm. Gerçekte olan ise PKK’nın Suriye’de aldığı ihalenin birinci kısmının bu günlerde tamamlanmış olmasıdır. Amaç, Türkiye’yi “meşguliyetle” tedavi etmekti, bunu da başardı.
Oyalama sürecinde bölgeye intikal eden Rusya, kendi sektöründe operasyonlara başladı. Bölgede askeri haritayı şekillendiriyor. ABD ise İncirlik sorununu çözdü. Yeni lejyoneri PKK ile Suriye’de başlatacağı operasyonun planlamasını, teşkilatlanmayı, hava-kara işbirliği esaslarını, ağır silah eğitimini tamamladı.
Operasyona katılacak 4-5 bin PKK’lı militanının Suriye’ye geçişi bitti ya da sürüyor. ABD, bir yandan da harekâta katılacak “lejyonerlerin” havadan ikmalini yapıyor. Öte yandan ABD, ikna edici olmasa da “psikolojik harekâtını” sürdürüyor. PYD’nin PKK olmadığına dair teoriler üretiyor. Aynı zamanda havadan ikmali yapılan silahların PKK’ya değil, fiyaskoyla sonuçlanan “eğit-donatın sanal Araplarına” gittiğine inanmamızı istiyor.
Böyle bir ortamda, iki cephede savaşılmayacağına göre, “kuzey cephesinde” ateşkes ilanı usuldendir. Nitekim PKK da öyle yaptı. Önümüzdeki günlerde yeni lejyonerlerinin maceralarını öğrenmek için “PKK’lı cenazelerini, tanksavar ve alçak irtifa hava savunma füzelerini” izlemek yeterli olacaktır.