Hafta başında belediyenin düzenlediği bir etkinlik çerçevesinde konuşmacı olarak Nazilli’de idim. Konuşmaya başlamadan önce ilçeye Suriyeli mültecilerin gelip gelmediğini öğrenmek istedim. Bana beş-altı ailenin geldiğini söylediler. Gelenler zor durumdaydılar ve geçimlerini sağlayacak gelirleri de yoktu. Bazı hayırseverlerin yardımı ile hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarını söylediler.
Sözünü ettiğim Suriyeli ailelerin ülkelerini neden terk ettiklerini politik düzeyde biliyoruz. İç savaş. Başlangıçta siyasi saik etkili olsa da artık bunun hiçbir önemi yok. Şimdi insanların tek bir hedefi var. Hayatta kalabilmek!
Artık, Anadolu’nun birçok il, ilçe ve kasabasında benzer tablo ile karşılaşmak mümkün. Sayı arttıkça mülteciler daha da görünür hale gelecekler.
MGK açıklaması ve mülteciler
Türkiye’nin gündemi yaklaşan seçimler ve iç politikaya odaklanmış durumda. Hükümet-Cemaat çatışması, telefon dinlemeleri, internet, HSYK ve MİT yasası gündemi yeterince meşgul ediyor.
Ancak son Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ardından yapılan açıklamada Türkiye’nin çok ciddi ve ertelenemez bir mülteci sorunu olduğu teyit edildi. Konu; ekonomik, sosyal, güvenlik ve siyasal boyutları ile etkili olmaya başladı. Önümüzdeki günlerde Türkiye’yi daha fazla etkilemesi hiç de sürpriz olmayacak.
Nitekim Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Suriye ile ilgilenen herkes yeni ve etkili bir mülteci dalgası bekliyor. Dalga, Lübnan ve Ürdün’ün yanı sıra Türkiye’yi de vurabilir. Yeni mülteci sayısının beş yüz bini bulabileceği ifade ediliyor.
Savaş sahasının değişimi ve mülteciler
Yukarıdaki öngörünün temel nedeni savaş alanında her geçen gün gerilimin artışı ve dengenin Esad rejimi lehine bozulması. Esad’ın askerleri bugünkü gibi ilerleyişini sürdürecek olursa yeni durum müttefikler için büyük bir fiyasko olacaktır. Bu sonuçtan kaçınmak isteyen ABD, İngiltere, Türkiye, Fransa, Katar ve Suudi Arabistan dengenin yeniden kurulması için muhaliflere verdikleri desteği artırmak zorundalar.
Bunun anlamı çatışmaların yoğunlaşması, sivillerin canlarını kurtarmak için yeniden yollara düşmesidir. Siyasi gelişmeler de mülteci dalgasını hızlandıran ve müzminleştiren bir etki yapacak gibi görünüyor.
Ukrayna gerilimi ve müzmin mülteci sorunu
Suriye’den uzak, Avrupa’nın komşusu Ukrayna’da da gerilim sürüyor ve iç savaş tehlikesi devam ediyor. Kadir Has Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mitat Çelikpala, Ukrayna’nın AB ve ABD’nin güdümüne girmesine Rusya’nın asla razı olmayacağını belirtiyor. “Putin, Ukrayna’yı Rusya’nın beka sorunu olarak görüyor. Özelliklede Kırım’ın kontrolünü kaybetmeye tahammülü yok”, demektedir. Sonuçta ülkenin bölünmesini politik gündemine alabilir.
Büyük resimde ABD, AB bloğu ile Rusya jeopolitik kartlarını doğu Avrupa’da yeniden karmakla meşguller. Bu gerilim elbette Suriye’ye de yansıyacaktır. Putin, Ukrayna’daki baskıyı azaltmak için Esad’a verdiği desteği artırabilir.
Eğer bu tablo gerçekleşecek olursa Suriye’de savaş daha da yoğunlaşacaktır. Sonuçta Türkiye, sayıları milyonu geçen Suriyeli mültecileri nasıl ağırlayacağını değil, onlarla birlikte nasıl yaşayabileceğinin yollarını aramak zorunda kalabilir.