Gündemde kamu-oyunu meşgul edecek çok sayıda iç ve dış gelişme var. Cumhur-başkanlığı seçimlerinden “paralel devletle” mücadeleye, PKK sorunundan gittikçe artan siyasi gerilime kadar oldukça uzun bir liste yapabiliriz.
Dış politikada ise, Alman Cumhurbaşkanı’nın ziyaretiyle başlayan tartışmalar, iç savaş beklentisinin arttığı Ukrayna ve maliyeti artan Suriye krizi gündemdeki yerini koruyor.
İstikrarsızlık sarmalında Irak
Bugünlerde gündemden düşmüş gibi görünse de, komşumuz Irak’ta önemli siyasi ve güvenlik sorunları yaşanıyor.
Ülke, ABD işgali sonrasında ilk genel seçimlerini terör saldırıları eşliğinde gerçekleştirdi. Sonuçların alınması ve yeni hükümetin kurulması uzun zaman alacak. Nitekim 2010’da yapılan seçim sonrası hükümetin kurulması sekiz ay almıştı.
Geçen seçimin ardından Nuri El Maliki tarafından kurulan hükümet, sorunları çözemediği gibi ihtilafları daha da derinleştirdi. Etnik ve mezhepsel fay hatları derinleşti, şiddet arttı.
Sadece 2013 yılında terör saldırılarında ölenlerin sayısı 7818’i buldu. Şiddet tarafların tutumunu daha da keskinleştirdi. Uzlaşma kanalları kapandı. Güvenliğin sağlanamaması, muazzam doğal kaynaklara rağmen halkı sefalet içinde yaşamaya mecbur etti.
Vekâleten savaşın bir diğer meydanı olarak Irak
Irak’ın içine düştüğü açmazın nedenlerinden bir diğeri de bölgesel gelişmeler. İran ve Suudi Arabistan’ın bölgesel rekabeti bu ülkeyi derinden etkiliyor. İki ülke, içerideki destekçileri aracılığı ile bölgede sert ve yakıcı bir “vekâleten mezhep savaşı yürütüyorlar”. Savaşın daha uzun süre bölgeyi etkileyeceği bir gerçek.
Bölge hükümetlerini sarsan, bazılarını yıkan Arap Baharı, vekâleten savaşın arayıp da bulamadığı koşulları yarattı. Otorite yokluğu ya da zayıflığı kolaylaştırıcı rol oynadı. Savaş bölgeye yayıldı. Özellikle Suriye merkez haline geldi. IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) gibi radikal Sünni gruplar yeni faaliyet alanlarına, kaynaklara kavuştular. Kontrol edilemeyen siyasi sınırlar sayesinde de geniş bir coğrafyaya yayılabildi.
Maliki hükümetinin Ambar vilayetinde olduğu gibi amatör ve intikamcı tutumu sorunun daha da yayılmasına ve kalıcılaşmasına yardım etti.
Seçimin tek başına bütün bu sorunları çözemeyeceğini biliyoruz. Özellikle İran, Suudi Arabistan ilişkileri ve Suriye’deki gelişmeler sorunu derinden etkilemeye devam edecektir.
ABD’nin İran’la ilişkilerinin gelişmesi bu ülkenin Irak’a müdahalesini sınırlaması umut edilse de, Suudi Arabistan’la rekabet ve Suriye iç savaşı çözümü başka bir bahara erteleyecektir.
Türkiye’nin düşük profili
Seçim sonuçlarına bağlı siyasi ve güvenlik gelişmeleri elbette komşu Türkiye’yi de etkileyecektir. Önceki seçimlerde Sünni Araplar lehine aktif olan Türkiye, bu tutumu nedeniyle Şii Maliki hükümeti tarafından eleştirildi. Türkiye tutumunu değiştirerek bu seçimde oldukça düşük bir profil sergiledi.
Bu yeni tutumu, onu, Bağdat yönetiminin eleştiri oklarından kurtarmaya yetmeyecek gibi görünüyor. Irak Bölgesel Kürt yönetimi ile enerjiye dayalı iyi ilişkiler Bağdat yönetimini rahatsız ediyor. Öte yandan Barzani Bağdat’a karşı Türkiye kartını oynamayı sürdürüyor.
Sonuçta Türkiye, nedeni değişmiş olsa da yine Şiilerin elinde olacak yeni Bağdat hükümetinin eleştirilerine hedef olmaktan kurtulamayacak gibi görünüyor.