Başımızı yastıkların altına gizlesek de, kulaklarımızı tıkamaya çalışsak, gözlerimizi sımsıkı kapatsak da orada. Kaçamıyoruz. Musul ya da Suriye’deki savaş değil bahsettiğim. Ortadoğu’da yaşananlar, yani ‘makro şiddet’ zaten dört bir taraftan bizi kuşatıyor. Endişelensek de ‘orada’ olanlar başka bir dünya. İçten içe kendimizi avutmamızı da sağlıyor. ‘Nasılsa bizden değil’ diyoruz. Uzakta, ilkellikte, barbarlıkta üreyen bir şey diyerek teselli buluyoruz.
Bizi esas ürküten, köşe bucak kaçtığımız şiddet yanı başımızdaki. Son derece sıradan, öyle ‘yaratık’ gibi gördüğümüz IŞİD’lilerin ürettiğinden ziyade, bize benzeyenden çıkan. Her gün karşılaştığımız köşe başındaki esnaf ya da alt sokaktaki komşunun üretebildiği.
Buna tam olarak uyan bir örnek Irmak’ın hikâyesi. 2 gün önce bir televizyon programında 3,5 yaşındaki Irmak’ı evinin önünde oynarken kaçırıp tecavüz ettiğini, sonra da öldürüp gömdüğünü itiraf eden aynı mahallenin hırdavatçısı çıktı. Yani her gün selam verdiğimiz, belki ayaküstü hal hatır sorduğumuz, sıradan biri. Bir vatandaş.
2 gündür uykularımı kaçıran, dalabildiğim kısıtlı zamanlarda kâbuslarıma giren, öyle yakın, öyle bizden bir hikâye ki bu. Hannah Arendt’in meşhur ‘kötülüğün sıradanlığı’nı akla getiriyor. Sıradan ve teklifsiz. Ve her yerde, daha doğrusu rutinin içinde.
Vahşi ya da kötü illa eli silahlı dağlarda yaşayan, alenen kafa kesen terörist değil. En az onun kadar acımasız olabilen Ali, Veli, Ayşe, Fatma... Yanı başımızda hatta belki de içimizde yaşıyor!
Bu gerçekle baş etmek için Irmak cinayeti karşımıza çıkınca başımızı çeviriyoruz. Bol bol Musul konuşuyoruz, ‘Aman Ortadoğu olmayalım’ diyerek kendimizi avutuyoruz…
İdealist ve kararlı: Tadında Anadolu
İstanbul Atatürk ve Ankara Esenboğa havaalanlarında tanıştığım ve vaktim olduğunda mutlaka uğradığım bir yer Tadında Anadolu. Havaalanlarından sonra deniz otobüsü terminallerinde de açıldı ve daha sonra kente indi. Geçen Capitol’de karşıma çıkınca çok sevindim.
Tadında Anadolu birçok farklı yörenin tariflerini toplayan, uygulayan, aynı zamanda yerel küçük üreticiden farklı tatları bulup, marketinde satan bir zincir. Marketlerde bulamadığınız gazozlar, köy tarhanaları, küçük işletme zeytinyağları...
Onların Eataly’si, bizim Türkanta
Geçen mart ayında Gila Benmayor’un köşesinde BTA İcra kurulu Başkanı Sadettin Cesur’un ‘Tadında Anadolu bizim Eataly olacak’ sözünü okumuştum. Kesinlikle desteklenirse olur. Eataly’de hem İtalyan mutfağının iyi örneklerini sunan lokantalar, hem de İtalyan ürünleri satan market var. New York’tan İstanbul’a kadar dünya çapında bir marka Eataly. Hepimiz İtalyan makarnasına bayılıyoruz; bizim eriştenin, tarhananın o makarna gibi dünyada tanınmasına neden burun kıvırıyoruz? Tadında Anadolu iyi bir tanıtım ve destekle ‘Türkanta’ olur...
Haydi kış için iyi bir şeyler yapalım
Kendilerine ‘Sevginin Melekleri’ diyen bir grup güzel bir kampanya başlatmış, bana da ‘sihirli eller’ dediğim cilt bakım uzmanı sevgili İnci Soydan söyledi. İnci Hanım Vanlıdır, memleketine de düşkündür. Malum önümüz kış, Van ve çevresinde maddi gücü düşük ailelerin çocukları için atkı, bere, hırka, mont, kısacası çocukları ısıtacak ne varsa toplamak istiyorlarmış. Kıyafetlerin eski, kullanılamayacak durumda olmamasına dikkat edilmesini rica ediyorlar. Kargo adresleri de şöyle: Şahin Bal PTT Cad. Türkoğlu Çarşısı no 17 Van Tel: 0432-2150012/ GSM: 0537-2854678