Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son günlerde FETÖ soruştur- malarıyla ilgili hava başka bir yöne dönmeye başladı. Evet, bu soruşturmalarda birtakım hatalar yapıldı, yapılıyor, evet Cumhur- başkanı’nın ‘At izi it izine karıştı’ çıkışı bu hatalarla yüzleşmek, onları düzeltmek ve ileride yapılabilecekleri önlemek için iyi bir kamçı oldu ancak yürüyen soruşturmaların büyük bir kısmı yanlışmış, sanki birkaç kuru için onlarca yaş yanıyormuş havası yaratmak son derece yanlış ve örgütün de tam istediği şey. Şikâyetleri gözden geçirecek komisyonlar işe koyuldular, bunların doğru çalışması elbette önemli ancak bunları tartışırken işin esasının nasıl yürüdüğüne de bakmak gerek. Zira ona bakınca ne denli önemli bir süreçten geçildiğini ve hataların da nereden kaynaklandığını görüyorsunuz...
Temel olarak FETÖ soruşturmaları için Emniyet, MİT, Jandarma ve kurumlardan gelen bilgiler Başbakanlık’ta toplanıyor. Burada Emniyet ve MİT en önemli kaynaklar. MİT temel olarak By Lock adlı haberleşme programının üzerinden gidiyor. Biliyorsunuz bu programın Ağustos 2014 gibi ABD’de bir paravan şirket üzerinden doğrudan FETÖ tarafından yazıldığı ve kullanıma sunulduğu anlaşıldı. Önce By Lock’u App Store’a koymuşlar sonra başkalarının indirdiğini görüp bundan vazgeçmişler ve 2 referanslı hale getirmişler. Yani 2 örgüt üyesinin size referans olmasıyla ve 4 aşamalı bir kod sistemi üzerinden girebiliyorsunuz.
3 ayrı liste
MİT şimdiye kadar 165 bin By Lock kullanıcısı tespit etmiş, toplam bu programı kullananın da 215 bin kadar olduğunu belirlemiş. Yani son derece somut bir şeyden bahsediyoruz. Bundan sonrası çok kritik:
Bu tespit edilen 165 bin By Lock kullanıcısını 3 ayrı kategoriye ayırmışlar.
1) Kırmızı liste: By Lock’a en yoğun giren, en sık iletişim halinde olanlar. Bunlara yüzde 100 örgüt üyesi olarak bakılıyor.
2) Turuncu liste: Belli aralıklarla kullananlar. Bunlar ekstra dikkat edilmesi gerekenler olarak işaretlenmiş.
3) Mavi liste: Kullanım devamlılığı olmayanlar, sisteme kayıtlılar ama tek tük girmişler. MİT bu grubun gözetim altında olması gerektiğini tavsiye etmiş.
Şimdi bu işleyiş üzerinden gitmeye devam edelim: Bir: Kırmızı grup muhakkak hakkında işlem yapılması gereken grup, turuncu grup diğer kaynaklardan gelecek başka verilerle desteklenerek hakkında karar verilecek grup. Mavi grup ise haberdar olunup izlenmesi tavsiye olunan grup. Ancak soruşturmalarda işi garantiye almak için savcılıkların çoğunlukla böyle bir ayrım gözetmediği, üç gruba da gözaltı kararları çıkarabildiği ortaya çıkıyor. İki: Tespit edilen numaralar üzerinden abone bilgilerine ulaşılıyor ancak yer yer başka bir isim üzerinde görünen telefon başkası tarafından kullanılabiliyor. Bunu uzmanlarına sordum, oran yüzde 1’i geçmezmiş ama yüzde 1 bile binlerce kişi söz konusu olunca yüksek bir rakama tekabül ediyor. Halbuki abone bilgisi ile o bilginin pratikle uyumlu olup olmadığının teyit edilmesi buradaki hataları önleyebilir. Bu yapılmıyor. Ancak MİT hata payını azaltmak için abonelik bilgisini kendi araştıran bir kurul kurdu, artık kullanıcı ile abonelik bilgisi eşleştirildikten sonra kurumlara gönderiliyor. Üç: Bazı kurumlarda sadece şikâyet üzerine yapılan işlemlerde işin içine kişisel hesaplar karışmış, bunların düzeltilmesi gerek. Esasen ihbar ve şikâyet mekanizması tek başına veri alınmamalı, somut başka delillerle desteklenirse bir anlam ifade etmeli. Araştırdığımda, bu yolla işlem yapma oranının çok düşük olduğunu öğrendim. Zannediyorum önümüzdeki süreçte bunun önüne önemli oranda geçilecek.
Kısacası, birtakım hatalar oldu ve oluyor ancak FETÖ soruşturmaları önemli oranda somut veriler ve titiz bir çalışma üzerinden yürütülüyor. Üniversitelerde oluşturulan kurulların kararlarına ve kurumlarda oluşturulan açığa alma listelerine güvenmiyorum, oralarda hakikaten bir ‘Farklı düşüneni fırsattan istifade atalım’ mantığı hüküm sürüyor ancak bu da yukarıda bahsettiğim ‘şikâyeti somut delillerle destekleme’ şartıyla kalkabilir...