Normal, sıradan, Cum-hurbaşkanı dahil binlerce insanın tatil bölgelerinde olduğu bir akşam apansız kopkoyu bir karanlığın içinde bulduk kendimizi. Zaten amaç da buydu: Gafil avlamak! Meclis’in, Beştepe’nin tutulması, MİT’e saldırılması, İstanbul’daki köprülerin kuşatılması, havaalanının kapatılması, Genelkurmay’ın üst düzey komuta kademesinin kaçırılması, başkent Ankara’nın birkaç saat içinde savaş alanına dönmesi ve hiç durmadan uçan jetlerle başladı kâbus. Ve bütün gece bitmedi...
Türkiye 15 Temmuz’u 16’sına bağlayan gece 2 ucu birlikte yaşadı. Bir yanda saldırmak ve yok etmek için Fethullah Gülen tarafından programlanmış ‘robot teröristler’, diğer yanda bunlara karşı canını ortaya koyan milyonlar... Ve bu milyonları büyük bir soğukkanlılık ve cesaretle yöneten lider Tayyip Erdoğan...
Canımın, kanımın, vicdanımın son kırıntısına kadar o tankların karşısında Tayyip Erdoğan ve sivil siyasetin yanında durdum, gururla durmaya devam edeceğim...
IŞİD’den ne farkı var?
Saat gece yarısını geçtiğinde olay netliğe kavuşmaya başlamıştı. Ankara’dan yaptığım kritik görüşmeler de doğruladı ki Jandarma ve Hava Kuvvetleri’nin büyük oranda iştirak ettiği bir cunta, TSK’nın emir-komuta zincirine meydan okuyarak böyle bir girişimi başlatmıştı.
Hedefleri tekti: Her ne pahasına olursa olsun iktidarı ele geçirmek. Halkın üzerine tank sürerek, havadan rastgele ateş ederek, F16’lardan ölüm kusarak... Her darbe ve her darbeci çok tehlikeli ve zalimdir ancak bunların öncekilerden bir de şöyle bir farkları vardı: Herhangi bir ideoloji, bir tabana dayanmıyorlardı. Tek inandıkları kendini mehdi ilan eden Fethullah Gülen’in iki dudağı arasından çıkanlar! O nedenle, toplumda hiçbir karşılık bulamamasına rağmen milyonlara karşı silah doğrulttular. Kamikaze eylem yaptılar. Daha doğrusu intihar eylemi.
Evet, Fethullahçı terörist askerlerin 15 temmuz gecesi Türkiye’ye düzenlediği bir intihar eylemidir. Ve bunun IŞİD’in eylemlerinden hiçbir farkı yoktur! IŞİD ve PKK tehdidi altındaki Türkiye’nin bunlardan daha tehlikeli bir terör örgütü tarafından rehin alınmasına şahit olduk. Bu örgüt tam kalbimizde, TSK’nın içinde! ABD’nin Gülen’i Türkiye’ye iade etmesi artık bir mecburiyettir...
Terörist F-16 pilotları gerçeği
Cuma gecesi yaşadığımız tarihi kara gece maalesef eşim Rasim Ozan’ın 27 Mart tarihinde Sabah gazetesinde yazdığı yazıda ne kadar haklı olduğunu gösterdi. O yazı devlet içinde büyük deprem yaratmıştı. Rasim, ordudaki F-16 pilotlarının yüzde 50’sinin Fethullahçı olduğundan eminim diyordu. Orda da durmuyordu, Rus uçağını düşüren F-16 pilotunun Fethullahçı olduğunu kesin bir dille ileri sürüyordu.
Bu yazı sebebiyle Genelkurmay, Rasim’i hedef alan bildiri yayımladı ve askeri savcılık acil koduyla sorguya çağırdı. Genelkurmay’ın özellikle adli yargı ekibi F-16 pilotlarıyla ilgili bu gerçeklerin ifade edilmesinden çok rahatsız oldular. Rasim’e karargâhta 5 saat boyunca, ‘Fethullahçı F-16 pilotu 1 kişi bile yok’ diye dil döktüler. O adli yargı ekibinin, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün beyin takımı olduğu ortaya çıktı. Rasim’e F-16 pilotlarını aklamak için brifing veren Binbaşı Kurtuluş Kaya tutuklandı. Maalesef Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar o süreçte 15 Temmuz akşamı kendisini rehin alan bu Fethullahçıları tasfiye etmeye odaklanacağı yerde Rasim’e odaklandı.
Bugün anlaşılıyor ki TSK içindeki FETÖ o yazı Sabah gazetesinde yayımlandığı için F-16 pilotlarının hemen görevden alınacağından korktu. İşte o Fethullahçı F-16 pilotları 15 Temmuz gecesi TBMM’yi bombaladılar. Cumhurbaşkanlığı’nı bombaladılar. Darbeye direnen halkımızı bombaladılar. 100’den fazla yurttaşımızı öldürdüler... Ve en ilginci: Rus uçağını düşüren o pilot da dün savunmasız halka ateş açmaktan tutuklanan FETÖ askerleri arasındaydı. Tamamı yalan denen yazının tamamen doğru olduğunu maalesef yaşadığımız korkunç darbe teşebbüsüyle anladık. Sanırım birilerinin özür dilemesi lazım...