Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhur-başkanı Erdoğan, beraberindeki bakanlar ve heyetle birlikte Çin’in Hangzou kentinde düzenlenen G20 zirvesine katılmak için perşembe akşamını cumaya bağlayan gece yarısını biraz geçe Ankara’dan havalandık. 11 buçuk saatlik bir uçuş bizi bekliyordu ancak herkesin keyfi yerindeydi. Ben 15 Temmuz’dan sonra ilk kez bindim uçağa. Öncekilere kıyasla farklı bir hava vardı içeride. Bir metanet, bir ‘daha fazla sahiplenme’ eğilimi gördüm.
Havaalanındaki sohbetler de hep 15 Temmuz üzerineydi. Melih Gökçek o gece nasıl kıl payı kendisini hedefleyen bombalardan kurtulduğunu anlatırken öyle sakindi ki... Mevlüt Çavuşoğlu ise Avrupalı siyasetçilerin bunca zaman sonra heyetler halinde Ankara’ya gelişinden bahsederken ‘nihayet yola geldiler’ anlamında bir tebessüm kondurmuştu yüzüne. Hakan Fidan her zamanki gibi nazik ama ketumdu. Bir ara Taner Yıldız ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne 15 Temmuz sonrası Van’dan atanan Mahmut Karaaslan ile sohbet ettim. Taner Bey ilginç bir şey anlattı. Bakanlığı döneminde Başbakanlık Koruma Müdürü olan ve daha sonra FETÖ bağlantısı tespit edilen ve böcek davasında suçlanan Zeki Bulut aramış ve kendisine emrivaki yoluyla bir yakın koruma tahsis etmek istemiş. ‘Ben düşüneyim dedim ama düşünmeme fırsat vermeden önüme benim adıma yazılmış bir kağıt imzalamam için bırakıldı, ben de yırttım attım’ dedi Yıldız. Kaç bakanın yakın korumasının bu yapıyla bağlantılı olduğunun ortaya çıktığını söyleyince dudağım uçukladı. Rakamı yazamıyorum ama olmayan istisna... Ankara Emniyet Müdürü Karaaslan ise Van’da adeta tek başına görev yaptığını, emniyette FETÖ’nün hâlâ yaygın ve daha yolun çok uzun olduğunu söyledi.
Havaalanı sohbetlerinin ardından gündemimizi yanımıza alıp Türkiye’yi ardımızda bıraktık ve Çin’e doğru yola çıktık...

Haberin Devamı

Yasak şehir Hangzou

11 buçuk saatlik uçuşun ardından Hangzou’ya vardık. Ben daha önce Şangay’a gelmiş, günü birlik Hangzou’yu da ziyaret etmiştim. Hangzou, Batı Gölü ile ünlü ve oldukça turistik bir şehirdir. Çin’in en güzel yerleşim yerlerinden biri kabul edilir. Hakikaten uçak inerken yemyeşil bahçeler, düzenli evler ve gölün etrafında harika ‘pagoda’lar gördük.
Hangzou 9 milyon nüfusu ile dünya için oldukça büyük, Çin için ise neredeyse küçük denecek bir kent. 24 milyonluk Şangay ya da 22 milyonluk Pekin’in yanında 9 milyonun lafı mı olur? Benim aklımda oldukça hareketli ve canlı bir yer olarak kalmıştı Hangzou ancak bu sefer bir hayalet şehirle karşılaştım. Meğer G20 nedeniyle Hangzou’yu adeta ‘kapatmışlar’, evet, şehre kilit vurmuşlar! Neredeyse bütün restoranlar kapalı, yolların çoğunda yürümek yasak, otellere giriş yasak, sadece kendi otelinize girebiliyorsunuz! Fabrikalar üretimlerini durdurmuş, oteller meyve-sebze dahi bulmakta zorluk çeker hale gelmişler. Hatta Hangzou’lulara ‘zirve esnasında şehri terk edin ya da evlerinizden çıkmayın’ uyarısında bulunmuşlar! Bu uyarı üzerine bir itiraz geldiğini sanmayın, Çin’de işler böyle... Herkes uyum sağlamış. Dolayısıyla oturanı olmayan, açık yeri bulunmayan bir Hangzou karşıladı bizi.
Bu manzara içimi sızlattı. Tam bir totaliter devlet kapitalizmi Çin. Binlerce kişinin ziyaret edeceği, ekonominin canlanacağı, insanların para kazanacağı zaman devlet emir veriyor ve ticareti durduruyorsun... Üstelik kayıplarla ilgili herhangi bir telafi de söz konusu değil. Halbuki geçen yıl Antalya’da yapılan G20, Belek bölgesindeki otelleri kapsıyordu. Şehir hayatını aksatmamaya özen gösterilmişti. Soruşturdum, buna rağmen oteller G20’ye kapandığı için şayet ekonomik bir kayba uğradılarsa devlet zararlarını kompanse etmiş. Demokrasi ve liberal ekonominin ne kadar hayati kavramlar olduğunu Çin gibi ülkelere gidince daha iyi anlıyorsunuz.

Haberin Devamı

G20 gündemi

Çin, G20’ye ilk kez ev sahipliği yapıyor. Bu zirvenin misafir ülkeleri Mısır, Kazakistan, Laos, Senegal, İspanya ve Singapur. Zirvede Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker de eşlik ediyor.
Cumartesi günü ikili görüşmeler yapılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ajandasında Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Putin ile görüşme var. Obama görüşmesi ise pazar.
Çin’de Türkiye, en çok konuşulan ülkeler arasında. 15 Temmuz ve ertesi çok merak ediliyor. Nereye gitseniz size ‘Ülkenizde neler oluyor?’ diye soruyorlar. Darbe girişiminin hemen ertesinde yaptığım yurt dışı seyahatinde bu sorular oldukça olumsuz bir havada soruluyordu, 15 Temmuz’un Cumhurbaşkanının bir oyunu olduğu tezi FETÖ ve uzantıları tarafından hızla harekete geçmiş ve karşılık bulmuştu; artık gerçekler anlaşılmaya başlanmış. Ne kadar büyük bir tehlikenin eşiğinden döndüğümüzün bilincinde sorularla karşılaştım bu kez...

Haberin Devamı

Lost in Translation

Çin’de olmak bana Sofia Coppola’nın 2003’te çektiği harikulade filmi ‘Lost in Translation’ı (‘Bir Konuşabilse’ diye çevrildi ancak tam karşılığı ‘tercümede kaybolmuş’) hatırlatıyor. Başrollerini Bill Murray ve Scarlett Johansson’ın oynadığı, ‘En iyi senaryo Oscar’ı alan film Japonya’ya bir reklam çekimi için gelen ABD’li bir film yıldızının dil problemini esprili bir şekilde anlatıyordu. Japonlarla hiçbir şekilde anlaşamıyordu Bill Murray.
Bizim de durumumuz farklı değil. Çince, Türkçe ya da İngilizce’den bambaşka bir dil. Yalnızca o da değil, Çinliler’in vücut dilleri de bambaşka. Kafa sallayarak, ‘ok’ diyerek filan anlaşmak mümkün değil. Otelden pamuk isteyip karşılığında bir bardak çay alabiliyorsunuz mesela... Biz ilk gece karşı kaldırıma geçmeye çalıştığımızı polise anlatmaya çalıştık. Sonuç: Tam yarım saat alt geçitlerde bir aşağı bir yukarı yürüyerek hedefe ulaşabildik. Bu gidişle bir film de biz çekeceğiz. Adı da ‘Disappeared in translation’ olacak! (Türkçesi: Tercümede yok olmuş)