Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Resmi gezilerin her biri ardında birçok haber, anı ve dikkatli gözlere epey de ayrıntı bırakıyor. Geçtiğimiz hafta benim de katıldığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan-Hırvatistan gezisi bu açıdan oldukça zengindi. Önce Ankara’dan iki saat rötar ile Bakü ’ye havalandık. Bakü’de akşamı geçirip, ertesi öğlen Zagreb’e geçtik.

Bakü notları
Hayatımda ilk kez Azerbaycan’a ayak bastım. Bakü (tabii merkez kıyı şeridi ve kıyıya paralel uzanan iki zengin caddeyi ancak gördüm) oldukça gösterişli. Tamamen yeniden yapılmış ve Aliyevler Batı’da nereyi seviyorsa, orası kopyalanmış. Sanırım Paris favori şehirleri... Türkmenistan’da gördüğüm şeyi burada da gördüm: Aşkabat da akşamları ışıl ışıldı, Bakü de öyle. Elektrik sıkıntısı yok malum... Otele iner inmez esasen Azerbaycanlı olan meslektaşım Sevil Nuriyeva şık bir misafirperverlik gösterip biz gazeteci grubunu çok güzel bir lokantada ağırladı. Adı Mangal’dı lokantanın. Hakikaten Azeri kebabı söylendiği kadar varmış. Güzel bir sofraya canlı yerel müzik de eşlik edince ileride hatırlanacak bir Bakü gecesi yaşadık.
Gece yatmadan Azerbaycan televizyonuna göz gezdirmek istedim. Yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Hanım’ın ziyaretinden bahsediliyordu. Aliyevlerle baş başa yemek ve Türkiye’nin desteği saatlerce anlatıldı. (Esasen Bakü’ye geliş sebebi Medeniyetler toplantısı. Yani başka ülkelerden Bakü’ye gelen başka isimler de vardı ama hiç biri anılmıyordu. Yalnızca Erdoğan.)
Ertesi gün tamamen renove edilmiş eski şehirde arabayla tur atıp, Şehitliğe çıktık, orada 1996’da Türkiye’nin yaptırdığı Şehitlik Camii’ni ve Diyanet’in yerini gezdik. Havaalanına giderken gördüğümüz lüks caddelerdeki birbirinden pahalı marka dükkânların tamamı meğer Aliyev’in kızlarınınmış. En büyük banka ise eşi Mihriban Aliyeva’nın. Bir ülke bir aileye ipotekli anlayacağınız...

Haberin Devamı

Michael Jackson gibi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bakü’ye gitme nedeni BM çatısı altında eski İspanya Başbakanı Zapatero ile birlikte başlattığı Medeniyetler İttifakı’nın 7. zirvesine katılmaktı ancak bence esas medeniyetler ittifakı Zagreb’de yaşandı. Hırvatistan, İslam’ı resmi din kabul edişinin 100. Yılını kutluyor. Hırvatistan Ulusal Tiyatrosu’nda bir gösteri vardı. Biz gazeteciler için programda olmamasına rağmen gruptan 5 kişi (ben, Sevil Nuriyeva, Yıldıray Oğur, Vahap Munyar ve Serdar Karagöz) ayrılıp, kapıdaki kalabalıkları yararak ‘delegasyon’ diye diye kendimizi içeri atmayı başardık. Hıncahınç dolu ve 3 kat balkonlu, tavanları ince işlemeli, güzel mi güzel bir salonla karşılaştık. Yer bulup oturduğumuzda hayatımız boyunca unutmayacağımız bir organizasyona geldiğimiz anlaşılmıştı. Avrupa’nın farklı köşelerinden, Almanya’dan, Bosna’dan, Fransa’dan, Makedonya’dan Müslümanlar büyük bir heyecanla, özel davetiye bularak salona akın etmişlerdi. Türkiye’den geldiğimizi duyunca hemen Erdoğan demeye başladılar. Çok büyük bir sevgi, bir hayranlık gördüm gözlerinde. Birazdan salona liderler girmeye başladı. Bosna Hersek’in kurucu cumhurbaşkanı Aliye İzzetbegoviç’in oğlu eski cumhurbaşkanı Bekir İzzetbegoviç, Hırvatistan Başbakanı Tihomir İroskevic, Hırvatistan Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar Kitarovic ve Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan ve eşi Emine Hanım salona adım attıklarında neredeyse bütün telefonlar bir anda havaya kalktı. Yıldıray Oğur yanımda oturuyordu, kulağıma eğildi ve ‘Michael Jackson geldi sanki’ dedi. Hakikaten bir anda öyle bir star elektriği dolaştı sanki.
Bu arada Hırvatistan Cumhurbaşkanı’na da değinmeden geçmeyeyim: Bayan Kitarovic 68 doğumlu, sarışın, çok güzel, çok alımlı bir kadın. Üstelik yalnızca güzelliği değil, çok kültürlülüğü özümseyen politikası ve jestleriyle de bizleri mest etti...
Sahnenin ışıkları yandığında büyülü bir ortamın içinde bulduk kendimizi. Önce İslam Okulu öğrencileri ile birlikte bir hafız çıktı ve Kuran okudu. Ardından, Zagreb Filarmoni Orkestrası Gotovac’tan Senfoni Dansı’nı çaldı. Bunu bir ilahi takip etti. Ardından, Hırvatistan Başmüftüsü bir konuşma yaptı. Sonra bir ilahi daha... Ve tüy gibi bir performansla yeniden orkestra... Hırvat Başbakan, ardından orkestradan Poskocica. Biraz konuşma, biraz müzik. Son konuşmaları Erdoğan ve Hırvat Cumhurbaşkanı yaptılar. Erdoğan sahneye çıktığında İslam dünyasının lideri olarak konuşuyordu.
Hırvat Cumhurbaşkanı Kitarovic ise konuşmasına ‘Selamün Aleyküm’ diyerek başladı ve gönülleri bir kez daha fethetti. Son olarak New York’tan bu etkinlik için gelen ünlü Suriyeli besteci ve piyanist Malek Jandali’nin eşliğinde Zagreb Filarmoni Orkestrası nefis ve anlamlı bir kapanış yaptı. Avrupa’nın ortasında, tam da IŞİD üzerinden İslam bunca şeytanlaştırılırken Hırvatistan’ın bu tutumu umudumu yeniden yeşertti. ‘Birlikte yaşamak’ belki de hâlâ mümkün... Yeter ki birbirini anlama ve saygı gösterme gayreti olsun...

Haberin Devamı

Uçağın havası nasıl?
Bu tip seyahatlerin biz gazeteciler için en renkli ve ilginç kısmı uçak. Zira uçaktan iner inmez çok yoğun bir program ve koşturma başlıyor liderler, bakanlar ve danışmanlar için. Anca otel lobilerinde belki ayaküstü yakalarsanız sohbet imkânı var, onun dışında esas muhabbet uçakta...
Peki, bu seyahatte uçağın havası nasıldı?
1) Meclis Başkanı’nın konuşması Bakü-Zagreb uçağına bomba gibi düştü. Konu tamamen buna kilitlendi. Herkeste bir rahatsızlık vardı. Bir de ‘nereden çıktı şimdi bu tartışma’ bakışları... İsmail Kahraman’ı destekleyen tek bir çıkış görmedim Cumhurbaşkanı’nın etrafında.
2) 3 gün içinde PKK, yitip giden çözüm süreci ve ‘yeniden başlayacak mı?’ başlıklarıyla ilgili genel havayı anlamaya çalıştım. Devletin zirvesinin bu konudaki kararı net: Çözüm sürecinin yeniden başlaması şu aşamada kesinlikle söz konusu değil; öte yandan, atılması gereken adımları bu süreçten özgürleştirerek atma eğilimi giderek güçleniyor. Yani hiç beklemediğimiz bir anda Kürt vatandaşlarımızın eksik kalan talepleri, ana dilde eğitime varıncaya kadar hayata geçebilir...