Rıza Sarraf’ın 19 Mart’ta Miami’de tutuklanmasıyla gündemdeki her şey, terör dahi ikinci plana düştü. Her gün yeni komplo teorileri ortaya atılıyor. Bir kesim bu işin 17-25 Aralık’ın küresel anlamda devamı olduğunu söyleyip, adeta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutuklanması için ABD yargısından ricacı konumunda. Neyi arzu ettikleri, bunun ne anlama geldiği üzerine yeterince düşünemeyecek kadar çıldırmış patolojik bir kesim bu. Geniş bir kitle ise Sarraf’ın ABD ile anlaşarak gittiğini iddia ediyor. Buna kanıt olarak ABD’nin vize vermesinden, birtakım FBI ajanlarıyla yapılan görüşmelerden bahsediliyor.
Ben bu iddiaların içinde boğulmak yerine tüm konuşulanları muhatabına sormak istedim ve Rıza Sarraf ve Ebru Gündeş’in avukatı Şeyda Yıldırım’ı arayıp yazılan her şeyi sordum. Verdiği cevaplar şöyle:
- Rıza Sarraf ABD vizesini ne zaman aldı?
2009’da 10 senelik vize aldılar. O yıl yine bir turla ABD’ye gitmek için vize aldılar. New York, Miami, Las Vegas’a gittiler.
- Yani bu seyahat için bir vize alınmış değil, öyle mi?
Hayır, zaten vizesi vardı. Bu Rıza’nın ABD’ye 2. gidişi, ilki bahsettiğim 2009’du. Sonra bir daha gitmedi.
- Miami’ye gitmek nereden çıktı?
Ebru çok yoğun çalıştığı için uzun tatil yapma imkânı pek olmuyor. Hazır bir zaman yakalamışken uzak mesafeye gitmek istediler. Çocuk da olunca ona göre bir yer seçtiler. Aslında Güney Afrika, Avustralya ve ABD vardı seçenek olarak, Disneyland’ı düşünüp ABD’yi seçtiler. Biraz Ebru bastırdı. Şimdi bu yüzden çok üzülüyor.
- ABD’ye gitmek için İran’a ambargoların kalkmasını mı beklediler?
Yok yahu, Ebru’nun O Ses Türkiye çekimleri bitti, Günay’daki konserleri başlayana kadar vakti vardı, o nedenle şimdi gittiler. Bu kadar basit bir sebep işte.
- Rıza Sarraf’ın ABD’de soruşturulduğundan, hakkında iddianame hazırlandığından hiç mi haberiniz yoktu?
Hiçbir şekilde yoktu, olsa hiç gider mi? Hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Zaten Interpol’e bildirilmemiş.
- Neden bildirilmemiş? Bu normal mi?
Bunların hepsini araştırıyoruz ancak Rıza hakkında kırmızı bülten çıkarılsa bu havalimanında gözaltı operasyonu yapılamazdı. O yüzden de kırmızı bülteni kasten çıkarmadılar çünkü o zaman asla ABD’ye gitmezlerdi. Rıza’yı Türkiye zaten iade etmezdi, çünkü Rıza T.C. vatandaşı ve vatandaş iade edilmez.
- Yani şayet Interpol’e ABD yargısı bildirseydi bundan sizin haberiniz olacaktı ve ABD’ye gitmeyecekti, öyle mi?
Aynen, Türkiye’den çıkmazdı. O yüzden bildirmemişler. Bu bir tezgâh.
- Soruşturma ne zaman başlamış?
Bunu tam olarak bilmiyoruz ama 2010-2015’i kapsıyor. E-mail trafiğini 2010’dan itibaren izlemişler halbuki Rıza’nın İran’la ticareti 2012’de başlıyor. Son derece tuhaf ve hukuka aykırı bir durum bu.
Ebru Miami’ye gitmeyecek
- ABD seyahatinden önce Tarabya’da FBI ajanlarıyla görüştüğü iddia edildi. Var mı böyle bir görüşme?
Bunlara güler misin, ağlar mısın? CIA ajanı çıkan konsolosluk çalışanına 1 milyon dolar verdiği de yazıldı. Bunların hepsi hayal mahsulü. CSI Miami, Prison break, 24, bu arkadaşlar bu dizilerden çok etkilenmiş...
- 4 Nisan’da kefalet talep edecek misiniz?
Buna henüz karar vermediler. Oradaki avukatlar bakıyorlar. Belki bu talep için New York’u da bekleyebilirler.
- Ebru Gündeş Miami’ye gidecek mi?
Hayır, şu aşamada gitse Rıza’yı görme şansı yok. Kızını bırakıp gitmek anlamsız olur. Otel odasında beklemek dışında orada yapacak bir şeyi yok.
- 4’ünde gidecek mi?
Hayır, o da yalan. Miami’ye gitmez. New York’a bir geçelim, bakacağız.
- 17/25’teki iddialarla ABD’deki iddianamenin içerdiği iddialar arasında bir kesişme var mı?
Şimdilik yok ama dosyanın tamamını görmedik.
Bu meselede nerede duruyorum?
Bu olayı anlamak için isimlerin üzerini çizip işin özüne odaklanmak gerek. Ben Türkiye’nin önde gelen liberal-demokrat entelektüeli Atilla Yayla’nın cuma günü Yeni Yüzyıl’da yayımlanan yazısının doğru perspektif olduğunu düşünüyorum. ABD kendi koyduğu ambargoyla keyfi olarak birtakım ekonomik faaliyetleri suç ilan ediyor. Ticareti yasaklamanın yani ambargonun kendisi zaten hukuksuzluk. Yayla’nın da yazdığı gibi, Sarraf’a yönelik ambargoyu delme suçlaması özgürlükçü demokratik anlamda evrensel hukuka göre asla suç değil. Bu operasyon hukuki değil siyasi bir operasyon. ABD’nin ben güçlüyüm ve ben ne dersem hukuk odur- dayatmasıdır bu. Bir ülkenin kendi çıkarları için koyduğu birtakım yaptırımlardan kendi vatandaşı olmayanları dahi sorumlu tutması tamamen siyasi bir hamledir.