Güzel bir veda

4 Haziran 2017

Nihayet yaz geldi. Geç geldi ama özlenen daha kıymetlidir ya, öyle güzel geldi yaz mevsimi... Ağaçlarda bir coşku, çocuklarda bir neşe, sokaklarda bir ‘yeniden doğma hali’! Ben ise masamın başına oturmuş bir yandan bu hali izliyor, bir yandan da hiç barışamadığım bir şeyi yapmak, ‘veda etmek’ için hazırlanıyorum... Bu yazı kolay bir yazı değil...
Yaklaşık 4 yıl ve 4 ay olmuş... Milliyet’teki ilk yazımı 17 Şubat 2013’te yazmıştım. ‘Yolculuk başlıyor’ diyerek. Güzel bir yolculuktu. Milliyet benim için çok anlamlı, çok gurur verici bir adresti. Hep de öyle olacak... Ancak bu günden itibaren yeni bir yolculuğa yelken açıyorum. Çok uzakta değil ama farklı bir mecrada olacağım...
Geçtiğimiz 4 yıl 4 ay içinde bu köşede güzel hatıralar biriktirdim, Türkiye’yi ve dünyayı anlamaya ve size anlatmaya gayret ettim. İtiraf edeyim, pek de kolay değildi. Yakın tarihin belki de en zor süreçlerini gazetemiz Milliyet’te birlikte yaşadık. Eğer son 15 senede Türkiye’de olanlara bir siyasal ihtilal gözüyle bakarsak -ki doğru tanım bence de budur- yaşadığımız son 4 yıl bu ihtilalin en fırtınalı ve en uzun 4 yılıydı. Milliyet okurları iyi biliyor ki ben de bu ihtilali destekleyen yazarlardan biriyim.

Yazının Devamı

Ütopik ifadeler ve gerçekler

31 Mayıs 2017

Dün Abdülkadir Selvi Hürriyet’teki yazısında çok hayati bir uyarı yaptı. Bir süredir benim de gözlemlediğim bir tehlikeye dikkat çekti. 15 Temmuz çatı davası devam ediyor ve sanıkların birçoğu olayın hemen ertesinde verdikleri ifadeleri kabul etmeyerek darbe teşebbüsüne iştirak ettiklerini tümüyle reddediyorlar. Rasim’in pazartesi günkü yazısında özetlediği gibi, 3 ana gruba ayrılıyor beyanlar: Darbe teşebbüsünü kabul edip, FETÖ’nün yaptığını ama kendisinin FETÖ’cü olmadığını ve darbeye katılmadığını söyleyenler, darbeci olduğunu ama FETÖ’cü olmadığını söyleyenler ve her şeyi reddedenler...

Öte yandan, bu 3 grubun da yarattığı hava 15 Temmuz’la ilgili kafaları karıştırmayı amaçlayan bir taktik gibi görünüyor. Selvi’nin de söylediği gibi, sanki darbeciler değil 15 Temmuz sanık sandalyesinde!

Darbe girişiminin en kritik isimlerinden Mehmet Dişli’nin ifadesini ele alalım. Dişli pazartesi günkü duruşmada darbedeki rolünü toptan reddetti ve Genelkurmay Başkanı’nın kendisini yanlış anlamış olabileceğini ileri sürdü. Çok fazla isim, çok fazla beyan var, haliyle kafalar karışıyor. Darbeciler de bundan istifade edip yeni bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Açıkçası, bizler bile aklımızda zor

Yazının Devamı

Bu oyunu bozalım!

28 Mayıs 2017

FETÖ hepimizin ortak düşmanı. Marjinal bazı isimler hariç, bu ülkede yaşayan 80 milyonun nefret etmekte ittifak ettiği tek konu Fetullah Gülen meselesi. Fakat hepimizin birleştiği bu konuda bile toplum olarak birbirimizi yiyerek Gülen’in ekmeğine yağ sürüyoruz. Türkiye içinde onu ve örgütünü toplumun tamamı mahkûm etti. Bu iş bitti. Ama yurt dışında, içeride yaşanan yanlışlıklar yüzünden Gülen yeniden toparlandı ve yine kara propaganda faaliyetlerini artırarak yeni bir oyun kuruyor. Bu oyunun millet ve devlet olarak farkına varmak zorundayız...

Son iki haftadır ısrarla yazıyorum: Sözcü operasyonu ve tutuklamaları gibi işler Fetullah Gülen’in şu anki örgütsel stratejisi bağlamında tam istediği gelişmeler. Oğuz Güven, Musa Kart, Turhan Günay gibi insanların FETÖ’den tutuklu olması Gülen’i bayram ettiren olaylar. Hâkimler ve savcılara bir kez daha sesleniyor hatta yalvarıyorum: Lütfen hep birlikte Türkiye’nin yararını, Gülen’in zararını gözetelim, düşünelim, hesap edelim... Onların oyununu bozalım. Bu ülkede gerçek bir devlet aklına ihtiyacımız var.

Yeni HSK’dan umutluyum

Kuvvetli bir şekilde ‘Evet’i desteklediğim 16 Nisan referandumu sonucu oluşan HSK’nın yeni üyelerinden bu konuda

Yazının Devamı

Bugün hepimiz İngiliz’iz!

24 Mayıs 2017

Manchester’da gerçekleşen ve İstanbul’daki Reina katliamını ya da Paris’teki Bataclan kıyımını hatırlatan saldırı bir kez daha vahşetin, sapkınlığın ve terörün en uç boyutunun ne olduğunu hepimize gösterdi. İnsan böyle bir kötülük karşısındaki çaresizliğinden utanıyor!

Çoğu daha hayatlarının başındaki 22 masum insan sevdikleri bir sanatçıyı dinlemeye gittiklerini zannederken esasen ölüme gittiler. Herhalde bir kısmının hayatlarındaki ilk konserdi. Hayran oldukları bir şarkıcıyı ilk kez yakından görme fırsatıydı. Hayatın ta kendisiydi o konser. Hayatı katlettiler! Bir kez daha... Ve bir kez daha teröristin kendini feda ettiği saldırı karşısında ne kadar aciz olunduğu görüldü. Bu vahşetin hedefinin ülkesi, milliyeti yok! Bu vahşetin hedefi bütün insanlık! Ve bunu lanetlemek için bu gün hepimiz o masum 22 kişiyiz! Bugün hepimiz İngiliz’iz!

Komünizm öldü! Yaşasın Mao!

Bugünkü dünyada bir yazının altına “Bir dahaki sefere şunu anlatacağım” demenin son derece yanlış olduğunu geçtiğimiz hafta içinde bir kere daha gördüm. Cumhurbaşkanı ile çıktığımız Çin-ABD seferinden döndükten sonra Pekin’i yazacağımı söylemiştim, araya Sözcü operasyonu ve İngiltere saldırısı girdi. Yine de sözden dönmek

Yazının Devamı

Bıçağın iki yüzüyle adalet meselesi

21 Mayıs 2017

Bundan tam 1 hafta önce bu köşede ülkemizin savcılarına ve hâkimlerine bir çağrı yapmıştım. “Yürütülmekte olan FETÖ davalarındaki problemler ve adaletsizlikler Türkiye’nin ileride başını ağrıtacak bir seviyeye doğru ilerliyor. Hepimizin ortak düşmanı olan FETÖ’nün yanlış ve sorunlu yargılamalar yüzünden özellikle Batı’da yeniden güç toplamasından endişe ediyorum” diye yazmıştım.
“Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşanan sürecin bir benzerinin gerçek ve emsalsiz bir terör şebekesi olan Fetullahçı terör örgütüne dair davalarda da tekrarlanma ihtimali beni çok rahatsız ediyor. O yüzden, FETÖ ile ilgilenen tüm savcıların ve hâkimlerin çok özenli ve dikkatli olması lazım. Bize yargısal aktivistler değil, gerçek hukukçular lazım! Bu ülkenin gerçek hukukçu savcı ve hâkimlere ihtiyacı var” demiştim.
“FETÖ dava süreçlerinin temelsiz iddianameler ve alakasız kişiler için tutukluluğun rutin hale geldiği uygulamalarla ilerlemesi FETÖ’nün ekmeğine yağ sürmekten başka işe yaramıyor. Mesela Fetullah Gülen bir süredir özellikle Cumhuriyet gazetesi davasını, oradaki tutuklamaları ve davalardaki diğer tutarsızlıkları yurt dışında sürekli örgütü lehine, Türkiye aleyhine propaganda amaçlı

Yazının Devamı

PYD’ye angajman kuralı uygularız

18 Mayıs 2017

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’deki görüşmelerinde “YPG ve PYD’den Türkiye’ye olabilecek herhangi bir saldırıya hiç kimseye sormadan angajman kurallarını uygulayacağımızı açıkça söyledik. Bırakın terör örgütlerini, gelin terörle mücadeleyi beraber yapalım” dediğini söyledi



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ve heyetler arası görüşmelerde Türkiye’nin Suriye ve YPG-PYD konusundaki kesin tavrını açıkça ilettiklerini belirtti.
ABD’nin Rakka operasyonunu YPG ile yapma konusunda kararını verdiğini hatırlatan Erdoğan, “Bizim de kendilerine söylediğimiz şey şu: Mevcut durumda, böyle bir yaklaşımı benimseyemeyiz, kesinlikle sizlerle beraber olamayız. Rakka’da terör örgütüyle işbirliğinizi sağlıklı bulmuyoruz. Kendilerine şunu da açıkça ifade ettik: YPG ve PYD’den Türkiye’ye herhangi bir saldırı olursa hiç kimseye sormadan angajman kurallarını uygularız. Bunu da açıkça söyledik” dedi.
Erdoğan, Trump ile yüz yüze görüşmesi ve diğer temasları Washington’daki Türkiye’nin ABD Büyükelçiliği’nde beraberindeki gazetecilere değerlendirdi. Erdoğan, sorularımıza şu yanıtları verdi:

Yazının Devamı

Tarihi görüşmenin şifreleri…

17 Mayıs 2017

Dünyayı kuş bakışı izleyerek bir uçtan bir uca kat ettik ve pazartesi akşam üzeri ABD’nin başkenti Washington DC’ye vardık. Yorgunluk büyük, öte yandan, bu ziyaretin önemi ve heyecanı hepimizi dipdiri ayakta tutuyor.
ABD başkanlarıyla görüşmeler hep önemli olmuştur ama bu seferkinin ayrı bir ehemmiyetinin olduğu açık. Ortadoğu kaynıyor, yanı başımızdaki harita yeniden şekilleniyor. Yalnızca Ortadoğu değil ABD’nin içi de kaynıyor.
Sıra dışı ve çok tartışmalı bir başkan Trump. ABD siyasetini iyi bilenler devlet ile başkanın arasının hiç bu kadar açılmadığını söylüyorlar. Dolayısıyla, ABD YPG’ye silah yardımı yapacağını ilan etti ancak Trump bu kararın neresinde?
Görüşmenin iki ana ekseni var. İlki ve tabii ki en büyüğü YPG ve Suriye. Açıklamalara bakacak olursak Trump Türkiye gibi bir müttefiki elbette kaybetmek istemiyor.
YPG politikasından 180 derece dönmesi beklenmiyordu zaten ancak Türkiye’ye yönelik tehdit oluşmaması konusunda garanti vereceği, silahların PKK’nın eline geçmemesi için bir envanter tutmak, Rakka operasyonu bittikten sonra o envantere göre toplamak ve bunu Ankara ile paylaşmak gibi öneriler getirebileceği konuşuluyordu. Nitekim iki liderin toplantıdan

Yazının Devamı

Çin’den ABD’ye uçarken...

16 Mayıs 2017

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte çıktığımız Çin-ABD gezisi sırf rotası nedeniyle dahi tarihi olmayı hak ediyor. Üç gün boyunca Pekin’de yapılan temasların ardından TUR uçağına bindik ve ABD’ye doğru yola çıktık. Önümdeki ekran Pekin’den Washington Camp Springs’e 14 saat 45 dakikalık bir uçuşu işaret ediyor. Uçtuğumuz rota arasındaki zaman farkı 12 saat. Uluslararası tarih hattının, Kuzey Denizi’nin ve uçsuz bucaksız Pasifik Okyanusu’nun üzerinden uçacağız. Yani yaklaşık 15 saat uçup aşağı yukarı 3 saat ileri gitmiş olacağız. Uzun, hiç bitmeyecekmiş gibi bir akşam ve gece yaşayacağız, adeta zamana karşı bir yolculuk bu. Washington’dan Türkiye’ye dönerken ise zaman tünelinde yine ileriye hareket edeceğiz ve döndüğümüzde dünya etrafında tam bir tur atmış olacağız. Bu kez yolculuğu iki ayrı uçakta yapıyoruz. Cumhurbaşkanı ve bakanlar yeni CAN uçağında, biz gazeteciler ise TUR uçağındayız.

İpek Yolu Zirvesi Çin ve Rusya’nın yanı sıra Türkiye’nin ağırlığını göstermesi bakımından çarpıcı bir zirveydi. Zirveye davetli 22 lider vardı ancak devlet töreniyle karşılanan ve ev sahibi Çin ve Rus lider Putin dışında konuşma yapan bir tek Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı.

Zirve kapsamında 14-15 ikili

Yazının Devamı