Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte çıktığımız Çin-ABD gezisi sırf rotası nedeniyle dahi tarihi olmayı hak ediyor. Üç gün boyunca Pekin’de yapılan temasların ardından TUR uçağına bindik ve ABD’ye doğru yola çıktık. Önümdeki ekran Pekin’den Washington Camp Springs’e 14 saat 45 dakikalık bir uçuşu işaret ediyor. Uçtuğumuz rota arasındaki zaman farkı 12 saat. Uluslararası tarih hattının, Kuzey Denizi’nin ve uçsuz bucaksız Pasifik Okyanusu’nun üzerinden uçacağız. Yani yaklaşık 15 saat uçup aşağı yukarı 3 saat ileri gitmiş olacağız. Uzun, hiç bitmeyecekmiş gibi bir akşam ve gece yaşayacağız, adeta zamana karşı bir yolculuk bu. Washington’dan Türkiye’ye dönerken ise zaman tünelinde yine ileriye hareket edeceğiz ve döndüğümüzde dünya etrafında tam bir tur atmış olacağız. Bu kez yolculuğu iki ayrı uçakta yapıyoruz. Cumhurbaşkanı ve bakanlar yeni CAN uçağında, biz gazeteciler ise TUR uçağındayız.
İpek Yolu Zirvesi Çin ve Rusya’nın yanı sıra Türkiye’nin ağırlığını göstermesi bakımından çarpıcı bir zirveydi. Zirveye davetli 22 lider vardı ancak devlet töreniyle karşılanan ve ev sahibi Çin ve Rus lider Putin dışında konuşma yapan bir tek Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı.
Zirve kapsamında 14-15 ikili görüşme yaptı Cumhurbaşkanı; öte yandan, imzalanan önemli anlaşmalar var ancak benim en çok dikkatimi çeken İstanbul-Ankara arası 350 km yapabilen hızlı tren projesi. Henüz yalnızca temas aşamasında ama anlaşma sağlandıktan sonra süreç hızlı ilerleyecek. Pekin’de Türkiye’nin ağırlığını görünce yeni çok eksenli dış politikanın sonuçlarını da anlıyorsunuz.
Çin’deki başarılı temasların ardından sıra, seyahatin esas heyecanlı kısmında. ABD ile ilişkiler önümüzdeki dönemde nasıl şekillenecek sorusu kafalarımızı kurcalayarak Washington’a uçuyoruz. Cumhurbaşkanı’nın ABD Başkanı Trump’la yapacağı görüşme elbette önemli bir belirleyici olacak ancak tek bir görüşmeye ‘her şeyi değiştirecek sihirli değnek’ gibi bakmak da gerçekçi olmaz. Şu sıralar Washington’da Türkiye politikasını şekillendirenler PYD’den vazgeçmeden Türkiye ile müttefiklik ilişkisinin devamı için bir formül arıyorlar ancak Ankara bu konuda mevcut durumu kabul etmemekte kararlı görünüyor. Öte yandan, ABD’de Türkiye’nin yeniden çözüm süreci masasına dönmesi formülü üzerinden hesap yapanlar da yok değil. Elbette PKK’nın devirdiği masaya aynı şekilde bir dönüş olmayacaktır ancak muhatabın PKK olmayacağı, Kürt meselesinin siyasi çözümünden yana bir sürecin yeniden devreye girebileceği Ankara koridorlarında dillendiriliyor. Pazartesi günü Abdülkadir Selvi Hürriyet’te tam da bunu yazdı. Dolayısıyla, Washington’un istediği bitmiş çözüm süreci yeniden başlamaz ama daha kapsayıcı ve elinde silah olmayan aktörlerle yürüyecek yeni bir süreç ufukta olabilir.
Not: Komünist Çin’in kapitalist başkenti Pekin’de hayat nasıl akıyor? Gençler Mao hakkında ne düşünüyor? Nasıl yaşıyor, geceleri nerelerde eğleniyor, geleceği nasıl görüyor? Bir dahaki yazıya Pekin sokaklarını anlatacağım…