İzmir ve Manisa böyle olacak

20 Kasım 2018

İzmir ve Manisa’nın geleceğini belirleyecek 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planları değişikliği onaylandı. Planın ana fikrini “Yeni yatırım kararları ile gelişme desteklenecektir” görüşü oluşturuyor.
İki kentin kaderini belirleyecek kararlar özetle şöyle:
Gelişmenin ve korumanın sürdürülebilirliği ve koruma-kullanma dengesinin gözetilmesi esastır. Kentsel yerleşmelerde, kurgulanan yapılaşma karakterine uygun biçimde ve kentin gereksinim duyduğu yeni kullanım türleri de düşünülerek belirlenecek yoğunlukta gelişme yönlendirilecek. Yetki, sınır gibi nedenlerle planlı alanları yetersiz olan yerleşmelerde, belirlenen yeni yatırım kararları doğrultusunda yeni sanayi, depolama ve kentsel gelişme alanları oluşturulacak. Planlı ya da plansız oluşmuş sanayi tesislerinin, mutlak tarım alanları üzerinde bulunan bölümleri sınırlandırılacak. İhracata yönelik tarımsal üretimde artış yaşanacaktır. Bu artışa koşut olarak ürünlerin, üretildiği bölgede satışa hazır hale getirilmesi, işlenmesi, depolanması ve paketlenmesi amacıyla küçük ölçekli tarımsal sanayi alanları oluşturulacak.

Mevcut ve projelendirilmiş karayolu ve demiryolu hatlarının dışında, diğer yatırım kararları ile de

Yazının Devamı

İzmir’in yaşam kalitesi

17 Kasım 2018

Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD), örnek bir çalışmaya imza attı. Bir uluslararası danışmanlık şirketiyle ortak çalışma yaparak İzmir’in yaşam kalitesi, yaşam maliyeti ve ücretlerini inceledi.

Ortaya şöyle bir gerçek çıktı.

İzmir, İstanbul’a göre yüzde 12 daha iyi yaşam kalitesine sahip. Ayrıca İzmir, İstanbul’dan yüzde 10 daha ucuz.

Özellikle İzmir’i yaşamak için tercih etme nedenlerinin başında; politik ve sosyal ortam (güvenlik, suç işlenme oranları), sağlık-sıhhi temizlik ve doğal ortam kategorileri geliyor.

EGİAD Başkanı Aydın Buğra İlter, yaptıkları çalışmayla ilgili olarak şu çarpıcı bilgileri verdi:

“Yeni yatırımlarında rotayı İzmir’e çeviren şirket sayısında dikkat çekici bir artış var. Uluslararası ve ulusal ölçekte şirketlerin operasyon merkezlerini ve bazı iş birimlerini İzmir’e taşıma kararı almaları sevindirici gelişmeler. Onları izleyecek başka firmalarla iş ve yaşam alternatifi olarak İzmir’in çehresinin ve kent dokusunun hızla değişmesi söz konusu. İstanbul’dan İzmir’e ciddi bir göç var.”

***

Uluslararası raporlara yansıyan bu durumun altındaki kent yapısına bakmak gerek.

Yazının Devamı

Kente ihanet

12 Kasım 2018

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen yıl “Şehir ve STK Zirvesi”nde kentlerde imar konularındaki yanlışları “ihanet” olarak niteledi.

Önceki katıldığı bir programda da, “Şu dikey yapılaşmaya illerimizde ve ilçelerimizde müsaade etmeyelim. Bu konuda bizim mimari anlayışımızda yatay mimari esastır. Buna odaklanmalıyız. Buna odaklandığımızda şehirlerimizin çok daha güzel olduğunu göreceksiniz. Şehirlerimizin bu çirkin binalarla kirletilmesine daha fazla tahammül edemeyiz” dedi.

***

İzmir’de son birkaç yılda imar konusunda alınan kararlar incelendiğinde, işin ne kadar vahim noktalara geldiği açıkça anlaşılıyor.

Yaklaşık 500 bin hektar orman alanı var.

Ama bu alanlar her geçen gün başka bir bahane ile yok ediliyor.

Orman alanlarında rüzgar enerji santrali kurulması amacıyla verilen kesin izin alanı 524 hektar.

İzmir’de maden arama, işletme amaçlı madencilik faaliyetlerine yönelik olarak Orman Kanunu’nun 16. maddesi hükmü gereğince bin 839 hektar alanda verilmiş devam eden izin bulunuyor.

Yazının Devamı

Olmasaydı bunlar olacaktı

10 Kasım 2018

Yaklaşık olarak bugünkü İzmir iliyle sınırlı alanda; Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süreyle Yunanistan’a bırakacak.
Bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan’a katılması için plebisit (halk oylaması) yapılacak.
Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere, Trakya’nın büyük bölümü Yunanistan’a bırakılacak.
Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye’ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacak.
İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak.
Boğazlar’da deniz trafiği, on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler’in donanmalarını yardıma çağırabilecek.
İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon, Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak. Bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabilecek.

***

Yazının Devamı

Tehlikeli izinler

5 Kasım 2018

Geçen Cumartesi (3 Kasım) yayımlanan yazımda, Gaziemir’de en az 100 ton nükleer atığın 11 yıldır temizlenemediği konusuna değinmiştim.

Ama ne yazık ki tehlikeli atık konusunda Gaziemir tek örnek değil.

İzmir’de son yıllarda tonlarca tehlikeli atık işleme tesisine izin verildi. Hem de neredeyse her ilçede.

Sadece son bir yılda izin verilen tehlikeli atık tesisine bakılınca tablo açıkça anlaşılıyor.

***

Menderes’e bağlı Kısıkköy’de yılda tam 10 bin ton tehlikeli atığın işleneceği bir tesis için “ÇED gerekli değildir” kararı verildi.

10 bin ton tehlikeli atığın işleneceği alanın 1336 metre uzağında Tekeli Mahallesi var. Çocukların her gün bahçesinde oynadığı Öğretmen Emine Yazlalı Ortaokulu, 1640 metre kadar yakında.

Foça’da katı atık yakılarak elektrik elde edilecek bir tesis de gerekli izni aldı. Hem de Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecine bile gerek duymadan.

Yazının Devamı

Nükleer atıklar 11 yıldır duruyor

3 Kasım 2018

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu(TAEK) 3 Nisan 2007’de Gaziemir Akçay Caddesi üzerindeki bir fabrikada radyasyonlu atıkların gömülü olduğu bir alan tespit etti.

Raporlara göre radyasyon fabrikanın nükleer santrallerde kullanılan nükleer çubukların eritilmesiyle oluşmuştu. Fabrikada ‘radyoaktif kaynak’ olduğu ve bu malzemelerin Türkiye’de bulunmadığı belirtildi. Radyasyonun ‘Europium 152’ adı verilen bir malzemeden bulaşmış olabileceği bu malzemenin de nükleer santrallerde kullanıldığı ve Türkiye’ye getirilmesinin de yasak olduğu ifade edildi.

***

TAEK, 8 Eylül 2008’de gönderdiği yazıda fabrikada yapılan ölçümlerde depolama sahasında, fırın bölgesinde ve kapalı istif sahasında radyoaktif madde bulaşmış atık tespit edildiğini bildirdi. Radyasyonlu atıkların bulunduğu yerlerin acil olarak karantina altına alınması gerektiği vurgulandı. Tehlikeli atıkların 100 tonun üzerinde olduğu tahmin edildi. Toprak altına gömülen miktarı ise kimse bilmiyordu. Yani birileri göz göre İzmir’i nükleer çöplüğe çevirmişti.

***

Türki-ye’de radyoaktif maddelerle ilgili teknik bilgi ve yeterliliğe sahip tek yetkili kurum Türkiye Atom Enerjisi Kurumu.

Ama İzmir’deki sorunu çözemeyen TAEK, 3 yıl önce tehlikeli

Yazının Devamı

ÇED’ler çevreyi yok ediyor

27 Ekim 2018

İzmir’in en büyük sorunlarından biri taş ocakları. Ne yazık ki her geçen gün de yenileri ekleniyor.

Son olarak Çevre İl Müdürlüğü’nün 24 Ekim tarihinde Seferihisar’ın Gümüldür ilçesinde bir taş ocağı için başlattığı ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) süreci var.

İmar planlarında orman alanı içinde kalan tesisin kapasitesi 4700 metreküpten 100 bin metreküpe çıkarılacak.

Söz konusu tesisin ÇED süreci çok ilginç.

***

İlk olarak ormanın içinde 98.27 hektarlık ruhsat sahasının 24.93 hektarlık alanında planlanan mermer ocağı ve konkasör faaliyeti için 27.11.2002 tarihinde “ÇED Önemsizdir” belgesi alındı.

Yine 98.27 hektarlık ruhsat sahasının 24.93 hektarlık alanı içerisinde yapılması planlanan taş ocağı, konkasör ve hazır beton tesisi (259.200 ton/yıl kapasiteli) faaliyetleri için 24.06.2008 tarihinde “ÇED Gerekli Değildir”kararı verildi.

Ocak sahası ve kırma eleme tesisinde üretim kapasitesinin 390.800 ton/yıl artırılarak 650.000 ton/yıla çıkartılması talebi hakkında da 19.09.2012 tarihinde “ÇED Gerekli Değildir” belgesi verildi.

Yazının Devamı

Otogar metrosu başka bahara

22 Ekim 2018

Çok değil, 20 yıl önceye kadar metro ya da kent içi hızlı raylı sistem projeleri İzmir için bir hayaldi.

İzmirli, metroyla 2000 yılında tanıştı. Bugün, kent içinde hizmet veren raylı sistem hattı 200 kilometreye yaklaştı. İnşaatı süren ve 2019’da başlayacak olan projelerle 250 kilometreyi aşacak.

Aliağa’dan Selçuk’a kadar raylı sistemle gitmek mümkün. Halkapınar’dan Üçkuyular’a, Alaybey’den Mavişehir’e kadar da denizi seyrederek taramvay keyfiyle seyahat imkânı var. Evka-3’ten Üçkuyular’a kadar da metro hattı yıllardır hizmet veriyor.

İzmir Metrosu, raylı sistem yolculuğuna 18 yıl önce; 11.7 kilometre hat uzunluğu, 10 istasyon ve 45 araçla çıktı. 20 kilometrelik hatta 17 istasyonda 182 araçlık filoyla her gün ortalama 350 bin yolcu taşınıyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 1 milyar liralık Fahrettin Altay-Narlıdere Metro Hattı’nın temelini de attı. Metroyu Üçyol’dan Buca’ya ulaştıracak proje için alınacak 500 milyon euro’luk kredinin hazır olduğu açıklandı.

***

Ama, İzmir’de raylı sistemin gitmediği, hatta inşaatının bile başlamadığı önemli bir yer var. Her gün on binlerce yolcunun gitmek zorunda olduğu otogara tek toplu ulaşım şansı otobüs ya da minibüs. Aslında Metro’yu Halkapınar’a

Yazının Devamı