Öyle şeyler yaşanıyor ki, gel de, "müzmin muhalif" olma... Gel de, "Her şey mi yanlış?" diye sorma...
Türkiye Futbol Federasyonu'nda birçok kişi maaşlı ama, Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu ya da yönetimi değil... Dolayısıyla, fahri bir görev içerisindeler. Dolayısıyla, bir kazançları yok. Dolayısıyla, yapılan her işi, doğru yapmak istediklerinden şüphem de yok.
Ancak gelen eleştirilerin nedenini, ona yön verenler, bilgilendirenler, akıl verenler ya da her ne olursa olsun, Hacıaosmanoğlu'na, "Başkanım en doğrusu bu" diyenlerde aramak gerek.
Çare aramayan, çözüm bulamaz. Kabul... Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki kritik bir karşılaşma öncesinde iki başkanın davet edilmesi, ortamın yumuşaması açısından iyi bir görüntü olduğunu kabul etsek de, kural koyucunun yine "kuralların içinden" geçmesine ne demeli?
Ne diyor TFF Yönetimi?:
"Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu, iki kulübümüzün değerli başkanlarını 19 Şubat Çarşamba günü saat 13.00'te Riva'da bir araya gelerek dostluk ve kardeşlik
Adana Demirspor’un Galatasaray maçında sahadan çekilmesi, Türk futbolunda özellikle son iki yıldır makyajlanan sorunları yeniden gündeme getirdi. Herkes el birliğiyle futbolun temeline dinamit koydu, olanlar oldu.
Her ne kadar tabelada, Türkiye “Futbol” Federasyonu yazsa da, özellikle Mehmet Büyükekşi ve İbrahim Hacıosmanoğlu döneminde alınan her kararda, hazırlanan talimatlarda kulüpler ön plana çıktı. Genel kurullarda Süper Lig’deki her kulübün 7’şer oy hakkı bulunurken, amatör spor kulüpleri 10, futbolcular, Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı ile en fazla A Milli olmuş ve faal futbolculuğu bırakmış 5, Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı ile en uzun süre A Milli Takım teknik direktörlüğü yapmış 5, Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Başkanı (faal olduğu için oy kullanamıyor) ile ön eleme müsabakaları hariç Şampiyonlar Ligi ya da bu lig öncesinde bu statüye denk organizasyonlarda en fazla müsabaka yönetmiş 5 delegeyle temsil edilince, doğal
Türkiye Futbol Federasyonu, "gece yarısı operasyonu" ile disiplin sevklerini duyurdu. Gece yarısı diyorum, belki de kulüplere daha önce tebliğ edilmişti.
Burada iki önemli konu var ki, örneğine az rastlanan bir durum... Birincisi, Galatasaraylı Abdülkerim'in "bilinçli kart görme" eyleminden sevki, diğeri de Çaykur Rizesporlu Rachid Ghezzal'in Fenerbahçe maçında, hakeme "F.ck off" demesi nedeniyle ihraç edilmesi...
İki olayı da farklı değerlendirirken, PFDK'ya sevkin zamanlaması da manidar...
İlk olarak Abdülkerim'i masaya yatıralım:
Sevk edilen 37 maddede, "Müteakip müsabakalardaki ceza durumunu düşünerek bilinçli olarak sarı veya kırmızı kart gören futbolculara 2 müsabakadan men cezası verilir" ifadesi kullanılıyor.
Eğer Galatasaraylı futbolcu, daha önceden Vedat Muric'te olduğu gibi, "ceza tayinine yer olmadığına" karar verilirse sorun yok. Aslında var... Eğer ceza almazsa, yarınki Bolu maçında boşu boşuna oynamamış olacak. Çünkü tedbiri nedeniyle sahaya çıkamayacak. Ya ceza çıkarsa...
Yani, Abdülkerim Bardakcı hem sarı kart
FIFA'nın üç yıl önce uygulamaya soktuğu bir "kiralık sınırlaması" var. Özellikle, kadrosunu aşırı şişiren, "kullan-at" gibi, futbolcuları bir alıp-bir gönderen takımlar için çıkarıldı.
İlk senesinde 8 futbolcu uluslararası kulvarda kiralanabiliyor ya da kiralık verilebiliyordu. Geçen yıl 7'ye düştü. Bu sezon da sınır 6 futbolcuya indi. Üstelik bir kulübe en fazla üç futbolcu kiralanabiliyor.
Birçok kişi bunu nasıl öğrendi? Fenerbahçe, Skriniar'ı İstanbul'a kadar getirdi, ancak Paris Saint Germain'in kiralık futbolcularının fazlalığından dolayı sarı-lacivertliler Slovak stopere imza attıramadı.
Genç oyuncuların geliştirilmesi, rekabet dengesinin teşvik edilmesi ve kulüplerde oyuncu yoğunluğunun ortadan kalkması amacıyla ortaya çıkan bu durumda, FIFA iki önemli muafiyet sağladı. Bunlar; 21 yaş ve altı oyuncular ile kulübün altyapısından yetişmiş futbolcular bu sınırlamalardan muaf tutuldu.
Skriniar'ın Fenerbahçe'ye kiralık gelebilmesi için ne konuşuluyor? Cher Ndour'un Beşiktaş ile olan kiralık sözleşmesi feshedilecek, oyuncu
Futbolun siyasetini birçok kişi çözer, ancak gelin de Galatasaray'ın siyasetinin içerisinden çıkın... İnanın, Birleşmiş Milletler'i yönetmek bile, Galatasaray'dan daha kolaydır.
Öyle böyle değil, bir günde baş tacı edilen, bir günde yerin dibine girebilir. Bir sezon "Büyüksün baba" denerek, adeta "geleceğin başkanı" olarak ilan edilen, bir dakikada bakmış ki taca çıkmış ya da kral denilenin tacı uçuvermiştir.
Bunu neden söyledim? Son dönemde Galatasaray içerisinde ilginç bir "yapı" ya da "yapılar" mevcut... A Grubu, B Grubu demeyeceğim, herkes herkesi bir anda yerin dibine sokabilir. Yönetim, muhalefeti susturmanın telaşında, muhalefet Başkan Dursun Özbek ve ekibini ofsaytta bırakmanın derdinde... Yakında; tüzük değişikliği, üyelik tartışması, yerini liseli-lisesiz kavgasına bırakırsa kimse şaşırmasın.
Cim-Bom'un futbolunun başarı süreçlerinde genellikle "baş adam"lar değil de "tek adam"lar olmuştur. Son dönemden geriye doğru gidildiğinde, Erden Timur ve Abdurrahim Albayrak'ı görürsünüz. Daha öncesinde, Adnan
Türkiye Futbol Federasyonu'nda Mehmet Büyükekşi dönemine neden son verildi, neden bir değişim gerekti?
Yıllarca, Türk futbolunda "adalet" dendi, "liyakat" dendi, "hakemlik" dendi, "değişim" dendi ama bir şey değişmedi sanki... Çok eskilerde, "Yok aslında birbirimizden farkımız" diye başlayan bir banka reklamı vardı, bu, Mehmet Büyükekşi ile İbrahim Hacıosmanoğlu arasındaki benzerliğin tam da uyumu oldu.
Galatasaray da, Fenerbahçe de zamanında Büyükekşi'nin yanında durdu. Onun kulüp başkanlığından geldiği için kendilerini iyi anladığı, iyi niyetle Türk futbolunu kurtarmak için çalışacağı konuşuldu.
Sonuç; İbrahim Hacıosmanoğlu oldu!
Bu kez Hacıosmanoğlu için benzer ifadeler kullanıldı. "Biz ona oy verdik" yarışı başladı.
Hep söylüyorum, bir kez daha tekrarlayayım, ikisi de "kulüplerin federasyonu" oldu. İkisi de, kulüplerin faydasına olabilecek türlü arkadan dolanmalara müsaade etti. Harcama limiti, kulüp lisans vesair her türlü kalem oyunlarında, üç maymunu oynadı, duymadı-görmedi-konuşmadı.
Yeter mi? Tabii ki yetmedi.
Beşiktaş'ta Hasan Arat neden göreve geldi, neden gitti? Hüseyin Yücel neden Arat'ın yanında idi, neden yarışa girdi? Daha bir yıl önce, 4 bin 557 oy alabilen Serdal Adalı, ne oldu da 8 bin 901 oya ulaşarak, rekor kırdı?
Bu aslında Adalı'nın başarısı değil, Arat'ın oldu ya neyse... Artık geçmişe sünger çekip, geleceğe bakma zamanı olduğuna göre biraz Beşiktaş'ın son durumuna göz atmak gerek.
Parayı; Adalı da, Yücel de sorun etmemişti, bugün demek ki en güçlü haliyle görev başında Serdal Başkan... Öyle 40-50 milyon eurolar, mayıs ayında yapılacak yeni seçim öncesinde hiç rahatsız etmeyecek belli ki Beşiktaş'ı...
Ama şu hoca işi yok mu hoca işi... Sergen Yalçın şimdiden, "oldu gibi" diye lanse ediliyor ya... Sanırım bundan en çok rahatsız olan da Serdal Adalı'dır. Düşünün, takım krizde, yeni planlamada görünen teknik adam, yurt dışında tatilde... Ekip Rize'de, öyleyse takımın başına geçeceği söylenen teknik direktör nerede?
Sergen Yalçın gelir, Beşiktaş düzelir mi? Oluru da var, rizikosu da... Yarın bir
Yıllardır kangren haline gelen "hakemlik", sonunda layık olduğu yere geldi! Mehmet Büyükekşi döneminde filizlenen, İbrahim Hacıosmanoğlu ile meyvesini veren girişim nihayet sonuçlanacak. Kulüpler artık kendi elleriyle atamalarını yapacak. Ne güzel değil mi?
Eserinizle gurur duyun! Türkiye Futbol Federasyonu için aylardır, yıllardır "kulüplerin federasyonu" diyorduk ama bu artık, kendileri tarafından da tescil edildi. Merkez Hakem Kurulu'nun yetkilerini vermek yetmez! Tahkim Kurulu'nu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nu, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu'nu da kulüpler atamalı...
Kaderin garip bir tecellisi olarak, bunu açıklama görevi de Merkez Hakem Kurulu Başkanı Ferhat Gündoğdu'ya verildi. Adeta, mikrofonlar karşısına geçip, "Ben bu işi beceremedim. Buyrun siz yapın" demenin en iyi yolu oldu. Sanki, Gündoğdu'ya verilen bir "ceza" gibiydi. Ben olsam, bunları söylerken utanç duyardım.
"Danışma Kurulu" olarak lanse edilen oluşum ne yapacak? Hakem atamalarını yapan Profesyonel Müsabaka İcra Kurulu'nun (PMİK) görevlerini üstlenecek. Kimden oluşuyordu bu kurul? MHK