A+ futbol, A++ ayaklar
Uluslar Ligi; kimine göre resmi görünen hazırlık maçları, kimine göre de “prestij” yansımaları... 2018-19’da start aldığı dönemde Türkiye, B Ligi’nde yer alması yetmezmiş gibi, bir sonraki sezon C Ligi’ne bile düştü. Üstelik, kader bu ya; Macaristan 2020-21’de lider olarak A Ligi’ne yükselirken, aynı grupta Türkiye sonuncu olarak 3. sınıf bir takım hüviyetine bürünmüştü.
Arka arkaya iki sezon, turnuvaların iyisi olarak kendini gösteren Millilerimiz, önce C’den B’ye, dün de B’den A’ya geçerken, hamasetle, edebiyat yaparak değil, sahadaki kalitesiyle, “Biz Avrupa’nın iyilerindeniz” diye bas bas bağırdı.
Milli Takımımız’da, o eksik, bu fazla bir kenara; Macaristan, Türkiye’nin birçok kritik maçta yaptığı hatayı gösterdi, stresiyle ay-yıldıza imkan verdi. Sanki sert futbol, “Bizim çocuklar”ı durduracakmış gibi! Fiola’nın “sert” fırça darbeleri, Türkiye’nin zafer tablosuna önemli katkılar sağladı. İsmail Yüksek, ilk yarıda artısıyla eksisini nötürledi. 29’da kaptırdığı top gol olsa, bugün yerden yere vurulurdu. Hatasını en azından sarı kartlı bir faulle geçiştirdi. Tabi Szoboslai’nin frikiği direkten dönmesi de onun adına iyiydi.
Ama aynı İsmail, ileri çıktı, penaltıyı kaptı, Hakan da perdeyi açtı.
Türkiye için “A+” takım yakıştırması yapıyoruz ya, ilk yarıda “A++” oynayan Arda Güler ile Kenan Yıldız vardı. İdareten santrfor oynayan Kerem Aktürkoğlu, 45 dakikalık performansıyla belki mutlu etmedi. Ancak ikinci golün de hazırlayıcısıydı. Tabi burada topa yetişen Oğuz’un hakkını da vermek gerekti.
İlk devreyi anlatırken, Uğurcan’ı da unutmamak gerek... 27’de Gazdag’ın şutunu öyle güzel savuşturdu ki... O bunu başarırken, skor 0-0’dı.
Skor avantajını iyice eline alan Türkiye, risk alır mı? Yine aynı ciddiyet, aynı oyun düzeni ve aynı fırsatçılıkla sahada yerini aldı. Maç eksiği bulunan sarı kartlı İsmail’den alacağını alan Teknik Direktör Vincenzo Montella, Salih Özcan hamlesiyle orta sahasını rahatlattı.
Sanmayın ki, Türkiye geriye çekildi, Macaristan’ı bekledi. Akıllıca hamleler, özellikle sağ kanadı parselleyen Mert ve Oğuz’un ikinci yarı başında getirdiği toplarla kaleyi yoklayan Türkiye oldu.
Son noktayı koyan ise Barış Alper ile Abdülkerim oldu. Zaman zaman Galatasaray’daki fırsatçılığını konuşturan usta stoper, ortaya çıktı, Barış’ın usta işi pasını golle sonuçlandırdı.
Savunma için söylenecek söz yoktu. Takım halinde komple bir defans hattı kurdu. Böyle bir başarı hikayesinde Hakan Çalhanoğlu olmaz olur mu? “Maestro” dört dörtlük ve kusursuzdu.
Sahada dört dörtlük olan bir isim de Alman Felix Zwayer’dı. Yönetim kaliteli olunca, kaliteli ayaklar da daha iyi bir performans ortaya koyuyor.
Türkiye, bir Karadağ kazasıyla doğrudan gidemediği A Ligi’nde... “Biz kolayı sevmeyiz” diyeceğim ama, play-off’taki Macaristan mücadeleleri o kadar kolay geçti ki...
Şimdi yeni bir “level”da, yani bir basamak daha üstte... İşler zor, rakipler çetin... Ama Türkiye bu... Başarır mı, başarır.